1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Alın terinin karşılığını vermemek hangi vicdana sığar ki?

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, Tıp Fakültesi Hastanesi;
Eskişehir ve çevresinde ki illeri de göz önüne aldığınızda, Bölgenin en büyük Hastanesi.
Bu Hastanede görev yapan Öğretim üyesi, Memur, Sağlık personeli ve diğer hizmetlerde çalışanların sayısını hesap ettiğinizde ise, Seyitgazi ilçesinin nüfusundan fazla nüfusu içinde barındıran bir kurum.
Bırakın Eskişehir'i bir tarafa, her gün Kütahya, Afyon, Bilecik, Uşak ve diğer illerden yüzlerce hasta ve yakınları geliyor bu hastaneye.
Kısacası.
Eskişehir'in hem Sağlık hem de Tıp Eğitimi alanında ki en önemli kurumu.
Dahası...
Eskişehir'in, kurulduğu günden bu yana gurur duyduğu bir kurum Tıp Fakültesi Hastanesi.
HASTANE DEVASA AMA SIKINTILAR DA BİR O KADAR DEVASA HALİNE GELMİŞ
Bu devasa hastanede ne yazık ki işler iyi gitmiyor.
Son yıllarda memnuniyetsizlik her geçen gün artıyor.
Verilen sağlık hizmetlerinde ki sıkıntılardan tutun da, hasta ve hasta yakınlarının yakınmaları her geçen gün artıyor.
Bu da, hiç de hoş olmayan bir tablo ortaya çıkartıyor.
Eskişehir'in gurur duyduğu kurum, gerek sağlık gerekse vermiş olduğu Tıp eğitimi ile konuşulmak yerine, ne yazıktır ki sorun ve sıkıntılarıyla sık sık gündeme geliyor.
ÖZEL HASTANELER KÜÇÜCÜK ALAN İÇİNDE
DAHA FAZLA CİRO YAPIYORSA
Yukarıda da söyledik.
Tıp Fakültesi Hastanesi hem kapladığı alan, hem de görev yapan kadro bakımından devasa bir kurum.
Normalde...
Hem iş kapasitesi, hem de ortaya çıkarmış olduğu hizmet açısından devasa işler yapması gerekirken, ne yazık ki olması gereken potansiyele bir türlü ulaşamıyor.
Bir bakıyorsunuz ki...
Tıp Fakültesi Hastanesinin hem kapladığı alan, hem de sahip olduğu potansiyelin çok çok altında ki özel Hastaneler daha fazla sağlık hizmeti ve cirolar ortaya çıkartıyor.
Bunun nedenini araştırdığınızda ise, o Özel Hastanelere o ciroları yaptıran hekimlerin çoğunun Tıp Fakültesi Hastanesi'nden ayrılıp de gidenler olduğunu anlıyorsunuz.
Çünkü...
Tıp Fakültesinde çalışmasının karşılığını alamayan ve bir şekilde mağdur olan öğretim üyeleri, kendilerini alın terinin karşılığını alabilecekleri Özel Hastanelere ve başka Üniversitelere atmak durumunda kalıyor.
HASTANEYE PARA KAZANDIRANA PARA VERMEZSEN KİMSEYİ O HASTANEDE TUTAMAZSIN
Şu sıralar Tıp Fakültesi Hastanesinde ki Döner sermaye paylarının dağıtımında büyük bir sıkıntı yaşanıyor.
Anlaşılmaz bir uygulama öğretim üyelerini bıktırmış vaziyette.
Verimlilik adı altında ki uygulamayı kimse anlamış değil.
Örneğin; verimlilik oranı artan bir öğretim üyesinin döner sermayeden aldığı oran düşüyor.
Bir önceki ay verimliliğini ikiye katlayan öğretim üyesi, iki kat daha fazla pay alması gerekirken, yarı yarıya daha az para alıyor.
Bu durum da ister istemez, yaptıkları muayeneler ve Ameliyatlarla Hastaneye asıl para kazandıran öğretim üyelerinin heveslerini kırıyor.
Çünkü...
Dağıtılan döner sermaye paylarına baktığınızda, Hastaneye para kazandırmada Hiçbir katkısı olmayanların, olanlardan daha fazla döner sermaye payı aldıkları gibi tezat bir durum ortaya çıkıyor.
İsterseniz örnek de verelim...
Tıp Fakültesi'nde gecesini gündüzüne katan yardımcı Doçent 2 Bin lira, Profesör ise 4 Bin lira alırken, Devlet hastanesinde bile bir hekim aylık 5-6 Bin lire Döner sermaye payı alabiliyor.
İşte bu yüzden öğretim üyeleri, yaptıkları işin karşılığını alamıyor olmanın verdiği moral bozukluğuyla bir an önce kaçmanın ve alın terinin karşılığını alabilecekleri bir yere kapağı atmanın yolunu arıyor.
BU DURUM NE İNSAF,
NE DE VİCDAN ÖLÇÜLERİNE SIĞAR
Netice itibarıyla...
Tıp Fakültesi Hastanesinde, öğretim üyelerinin, üstelik Hastaneye para kazandıran öğretim üyelerinin yaşadığı bir haksızlık var.
Döner sermaye payları ile ilgili, alın terinin karşılığını alamayanlar, bunun karşılığında ise alın teri akıtmadan daha fazla döner sermaye payı alanlar var.
Bu durum ne insaf, ne de vicdan ölçüsüne sığan bir durum değil.
Üstelik...
Rahatsızlık veren bu durum giderilecek, adaletli bir zemine oturtulacak gibi de görünmüyor.
Demek oluyor ki...
Bu güne kadar olduğu gibi, bundan sonra da Tıp Fakültesinden kaçış sürecek.
Çünkü...
Alın terinin karşılığının alınamadığı bir yerde hiç kimse durmak istemez.
Alın terinin karşılığını vermeme vicdansızlığının karar vericileri de, bunun sonucuna katlanırlar.
Tabii azıcık sorumluluk taşıyorlarsa...
Tüm bu anlattıklarımızdan sonra dileğimiz, Tıp Fakültesi'nde ki haksızlıkların biran önce sona ermesi.
Hastanenin, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da gurur duyulan bir kurum olmasıdır.
Bunun yolunun da, insanlara alın terlerinin karşılığının verilmesinden geçtiğini bir kez daha hatırlatırız...
...........
Bilen var mı? Ne oldu 3 ncü ilçeye?
Tıpkı Türkiye gündemi gibi, Eskişehir gündemi de çabuk değişiyor.
Şunun şurasında birkaç ay önce tartışılan ve gündemin önüne geçen konular, bugün hatırlanmıyor bile.
İşte bunlardan bir tanesi de Eskişehir'e kurulacak olan üçüncü ilçe.
İsterseniz bir hatırlatalım bu konuyu yeniden.
Her şey cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Eskişehir'e gelmesiyle başlamıştı.
Yunus Emre etkinlikleri için Eskişehir'e gelen Cumhurbaşkanı Gül, "Niçin mevcut ilçelerin birine yunus emre İsmini vermiyorsunuz ki?" demişti.
Bunun üzerine, mevcut Tepebaşı ilçesinin adının "Yunus Emre" olarak değiştirilmesi fikri çıktı ortaya.
Tepebaşı belediye Meclisi, isim değişikliği için harekete geçti.
Meclisinde karar aldı.
Ancak alınan bu karar, kent merkezinde ister istemez tartışma meydana getirdi.
Hemen herkes, mevcut tepebaşı ilçesinin isminin yunus emre ismine dönüştürülmesini beklerken, ortaya ikinci bir fikir alternatif olarak atılıverdi.
Bu alternatif;
-"Eskişehir'e üçüncü bir ilçe kurulacak ve ismi de Yunus Emre ilçesi olacaktı"
Bunun üzerine, Eskişehir'i üçe bölen sınırlar belirlendi, konu İl genel Meclisinde kabul edildi ve onay için bakanlığa gönderildi.
Bu durum da ister istemez tartışmalara neden oldu.
Kamuoyunun görüşü alınmadan üçüncü ilçe kararı verilmesi, bazı çevrelerin tepkisine neden oldu.
Tüm bunlar yaşanırken, bir anda üçüncü ilçe meselesi rafa kalktı.
Kamuoyu gündeminden de çıkıverdi.
Şimdi, bir zamanlar Eskişehir kamuoyunun ilk gündem maddesi olan üçüncü ilçe meselesini hiç kimse hatırlamıyor bile.
Akıbetini de merak etmiyor.
Sahi...
Ne oldu bizim üçüncü ilçemize?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi