Ligde beş hafta geride kalırken Eskişehirspor'un yenilmezliği başkentte de sürdü.
Bir haftalık milli aranın ardından Ankara'da Gençlerbirliği ile karşılaşan Eskişehirspor'u diğer 4 maça göre futbol yönünden daha etkisiz buldum. Aslında bu tür aranın ardından takımlar daha hazır ve istekli olur ancak Eskişehirspor'da aranın çok da iyi geçtiğini söyleyemeyiz.
Es-Es'i iyi analiz ettiren Gençlerbirliği'nin Alman teknik patronu Doll takımını ilk 20 dakika içinde kendi yara alanına hapsederken, hücum oynayan Es-Es'e karşı önlem almaya çalıştı.
Diğer maçlarda rakibe şok baskı yaparak maça başlayan Şimşekler bu sefer karşı takıma ayak uydurdu.
Es-Es'in teknik patronu Çalımbay sakatlıktan kurtulan Doğa'ya görev verirken, Bülent Kocabay'i de kulübeye oturtması bana göre yanlıştı. Bu oyuncunun yerine hücumdaki bir futbolcu Ankara'da maça yedek başlayabilirdi.
El Saka'nın atılmasından sonra Nadareviç'in oyuna hemen alınması doğru ama, ilerleyen dakikalarda önce Burak, ardından da Youla gibi hareketli iki oyuncunun oyundan çıkarılması yanlıştı. Ayrıca Youla gibi bire birde etkili olan ve her an ne yapacağı belli olmayan bir futbolcunun 90 dakika sahada tutulması gerekliydi.
Eskişehirspor çok rahat kazanabileceği maçta 1 puan aldı. Aslında alınan puan iyi ama kaçan 3 puana da üzülmemek elde değil.
Sonuçta Kırmızı Şimşekler başkentteki galibiyet hasretini yeni sezonun Ankara'daki ilk deplasman maçında da sürdürdü.
Artık bu maçı unutup Cumartesi günü oynanacak olan Gaziantepspor maçına en iyi şekilde hazırlanmak gerekli.
Gurbette Es-Es sevgisinin ne kadar büyük olduğunu Ankara'da Es-Der'in iftar yemeğinde bir kez daha gördük.
Her geçen gün çığ gibi büyüyen Es-Der'de bu işi örgütleyen ve Türkiye'nin hemen her ilinde Eskişehir'in adını duyuran baş mimar genel koordinatör Oral Büyüksarı'yı kutlamak gerek.
Maçta Eskişehir'den gelen taraftarlar ile hep birlikte olan Ankara'da ve diğer çevre illerdeki taraftarlar 90 dakika takımı destekleyip, Es-Es hasretini biraz olsun dindirdiler.