
spor -9- N. Mesut KÜKRER (GENİŞ AÇI)
ATAN-TUTAN-YATAN
Aslında ,yazımın başlığını “ çapa’ya Açık Mektup” olarak atıp, sonrasında da bu güne kadar mütevazi kişiliği ve Es-Es ‘in kapanmaması için verdiği mücadele ile ön plana çıkan ama transfer tahtamızın açılmasından bu yana geçen süreçte “Kadro mühendisliği” ni iyi yapamayan ve gençlerle deneyimli oyuncuları harmanlayamayan Sayın çapa’ya , Eskişehirspor-Altınordu maçı ile ilgili olarak; kafamı kurcalayan pek çok soruyu sormak ve eleştirmek amacıyla oturdum klavyenin başına.
örneğin Hocamıza, Altınordu maçında “Kafasındaki Oyun Sistemine Uyan Kadroyu Sahaya Sürüp-Sürmediğini” sorduktan sonra;
1- Topu bize vererek defans bloğu ile orta sahasını birbirine yakın oynatan ve hızla hücuma çıkan Altınordu takımı karşısında daha kontrollü oynamak varken ,maça NEDEN ön bölgede baskı kurmaya çalışarak başladığımızı,?
2- Amaç erken gol bulup maçı kopartmak ise, maça NEDEN ( önde pres yapma özelliğine sahip) İbrahim Halil öner’ le başlanmadığını ?.( Gerçi, maçta ilk golü 20.dakikada tesadüfen biz attık ama onu da koruyamadık.)
3-Hamle oyuncusu olarak daha fazla verim alacağımız Milinkoviç ‘ in doksan dakika NEDEN oyunda tutulduğunu?
Ve ,daha pek çok şeyi sormak istedim ama Hocamızın kişiliğine duyduğum saygıdan dolayı Ona, Milli maç arasında (takımı toparlaması için )yeni bir “ KREDİ” daha açmaya karar verdim.
Gelelim Es-Es-Altınordu maçına:
Futbol; çok basit bir oyun aslında…Oyundaki tek hedef; futbol topunu, üç direkten oluşan ve adına kale denilen yerden geçirerek golü atmak ve ortaya konan “üç PUAN” ı almak.. üç puanın alınmasındaki tek istisnai durum ise yediğin golden bir fazlasını atmak sadece…Bir de futbol şansı yanında oldu mu ? işlem tamam. İşte dünkü Eskişehirspor- Altınordu maçında konuk takım da bunu başardı ve yediğinden fazlasını atarak 3 puanı cebine koyup İzmir’e döndü.
Bize gelince, - yukarıda da belirttiğim gibi--“Kompakt” oynayan Altınordu Takımı karşısında golü bulmak adına savruk bir futbol anlayışını benimserseniz ve hele bir de defansınız ve kaleciniz( hadi kötü demeyelim) gününde değilse golleri kalenizde görürüsünüz…
Bu noktada sorun sadece hocanın oyun planı ya da oynanan oyunu okuyamayışında değil elbette, Sahada yer alan oyuncu grubunun maç içinde göstereceği performans da bir o kadar önemli.. Kısacası, bizim takım adına oyunda fark yaratmak için sahaya sürülen Sisokko ve Milinkoviç’ in bencil oyunlarına ve kalecimiz Ekrem Kılıçaslan’ ın yediği hatalı gollere bakarak ; Fuat Hoca’ ya da çok fazla yüklenmenin doğru olmadığını düşünenlerdenim..
Yazıyı, futbol literatüründe pek sevdiğim bir deyimle noktalayayım :”bir takımın ATANI ve TUTANI iyiyse o takım iş yapar”..
Yatanlara gelince: TAKIMDAKİ YATANLARI DA SİZ BULUN ARTIK…