1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Belediyeleri nasıl mı değerlendiririz?

 


 





Belediye çalışmaları eskiden şu şekilde değerlendirilirdi:


örneğin:


-Fakir-Fukara, Garip guruba: Belediyelerin kendisi ve kendisi gibi olanlara yardım yapıp yapmadığına bakardı…


-Kendi halinde yaşayan insanlar ise; yolunda asfalt var mı? , çöpleri düzenli toplanıyor mu?, kaldırımları düzenli mi? gibi hizmetlerin yapılıp yapılmadığıyla ilgilenirdi…


-Orta halli insanların ölçüsü ise; Aile bütçelerinde önemli bir yer tutan içme ve kullanma suları ile ulaşım ücretlerinin yüksek olup olmadığıydı…


-çocuk sahibi olanların değerlendirme kriterleri; Evinin yakınında oyun parkları olup olmadığı ve çocuklara yönelik hizmet verilip verilmediğiydi örneğin…


-Bisikletin yaşamında önemli bir yeri olanlar, bisiklet yolu olup olmadığı, Hayvan severler ise, hayvanlara karşı ne gibi hizmetler sunulduğuyla ilgilenirdi…


-çevre tutkunları, çevreyi koruyup kollayan projelerin hayata geçirilip geçirilmediğine, Kültür-sanat tutkunları, bu alanda neler yapılıp yapılmadığına bakardı.


Hatta…


-Zenginlerin en büyük kriteri, sosyal hayata müdahale eden uygulamaların olup olmadığı, Esnaf ve tüccarların kriteri ise, yapılan uygulamaların ticareti engelleyip engellemediğiydi…


-Gençler, kendilerine yaratılan sosyal alanlarla, Emekliler oturup vakit geçirebilecekleri mekânlarla, araç sahipleri trafikle değerlendirirdi belediye çalışmalarını.


-Mahalle ve sokaklarda spor alanlarının bulunup bulunmaması spor tutkunlarının en önemli kriteriydi örneğin.


-Entelektüeller, belediyelerin kendilerine ihtiyaç duydukları ortamı yaratılıp yaratmadığına bakardı…


Kısacası…


Şehirde yaşayan toplumun hemen her kesiminin, şehri yöneten belediyelerden beklentisi farklı farklı ve kendine göre öncellikliydi…


Kimileri, toplanan çöplerden ve yapılan kaldırımlardan mutlu olup, belediyeleri başarılı bulurdu.


Kimileri ise, “Filarmoni Orkestrası niçin yok?” diye belediyeleri başarısız görürdü…


Sonuç olarak…


Hemen herkesin, kendi ihtiyaçları doğrultusunda bir beklentisi vardı.


Bugün bunların hiçbiri yok…


Belediye çalışmalarının değerlendirilmesinde siyasi düşünce tek kriter oldu…


İş artık öyle bir hale geldi ki;


CHP’li bir belediye, AK partili bir seçmene, AK Partili bir belediye de CHP’li bir seçmene ağzıyla kuş tutsa kendini beğendiremez oldu…


 


,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,


 


Tramvay’da öküz var!


 


İnsanların inmesini beklemeden binmeye uğraşan, telefonla bağıra çağıra konuşan ya da yaşlı, engelli, hamile insanlara yer vermeyip, ayakta yolculuk etmesine aldırış bile etmeyen öküzlerden bahsetmeyeceğiz.


Onlar ayrı bir öküz zaten.


Bizim asıl bahsetmek istediğimiz öküz, başka bir öküz.


Malumunuz olduğu üzere önceki gün 29 Ekim’di…


Yani…


Cumhuriyetimizin kuruluşunun 96 ncı yıldönümü…


Bayramı kutlamak üzere muazzam bir yürüyüş düzenlendi Eskişehir’de.


Kadın-Erkek, genç-yaşlı Cumhuriyet yürüyüşüne iştirak etti.


Eskişehir7in caddeleri rengârenk bir görünüme kavuştu, coşku sel gibi aktı.


Bu yürüyüş sırasında Tramvay seferleri de kısa bir süreliğine ister istemez durdu.


İşte tam da bu sırada, tramvayların biri içinde yolculuk yapan bir öküz çıkmış “madem yürüyorlar, tramvay’ı niçn engelliyorlar” diye yakınmaya başlamış…


Yolcuların tamamı, tramvayın durmasına aldırış bile etmeden, Cumhuriyet yürüyüşüne katılanları hayranlıkla izleyip, el sallamak suretiyle destek olurken, bizim öküz “Şöyle bir kenara çekilseler de gideceğimiz yere gitsek” falan diye bağırıp çağırıyormuş.


Yukarıda da söyledik…


Biz sadece öküzleri insanların inmesini beklemeden binmeye uğraşan, telefonla bağıra çağıra konuşan ya da yaşlı, engelli, hamile insanlara yer vermeyip, ayakta yolculuk etmesine aldırış bile etmeyen insanlar bilirdik ya…


Meğer öküzün de öküzü varmış…


,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,


 


Eleştirmek de alışkanlıkmış!


 


 


Günlük yaşamda sık tekrarlanan olumsuzlukları kaleme alıp, sürekli eleştiriyoruz.
Meğer yaptığımız eleştirilerin kaynağında Türk halkının alışkanlıkları yatıyormuş.



Yapılan bir araştırmada Türklerin çok sık başvurdukları ve anlam verilemeyen birçok alışkanlıkları ortaya çıkmış…
Ne mi bu alışkanlıklar?


Okuyunca siz de "vallahi doğru" diyeceksiniz…
İşte Türklere, yani sadece bize has olan alışkanlıklar;
-Faturaları son gün ödemek…
-Yolda yürüyen arkadaşının üzerine araba sürmek…
-Kimsenin bilgisinin olmadığı bir konuda yalan yanlış bilgi sahibi olmak…
-Yeşil ışık yanar yanmaz kornaya basmak…
-Koltukları yırtıp, yazı yazmak…
Otobüsten illa ön kapıdan inmek…
-Yaşanmayan olayları yaşanmış gibi anlatıp, bir de buna inanmak…
-ünlü birini görünce fotoğraf çektirip, samimiymiş görüntüsü vermek…
-Eğer ünlü uzaktaysa mutlaka el sallamak…
-Yan yoldan çıkana kesinlikle yol vermemek…
-Şerit değiştirdikten sonra sinyal vermek…
-Trafikte sizi geçeni ne yapıp edip geçmek…
-Reklam afişlerini yırtmak…
Tuvalete kesinlikle bir şeyler yazmak…
-İskambil kâğıdından yapılan kuleyi bozmak…
Tiki olanla uğraşmak…
-Cep telefonuyla bağırarak konuşmak…
Gaz kaçağını çakmakla kontrol etmek…
-Ters yola girip, düz yoldan gelene ters ters bakmak…
-Ambulansın hasta taşıdığına kesinlikle inanmamak…
-Ev telefonunu arayıp "evde misin" diye sormak…
-Kaza ve kazı alanı etrafına toplanmak…
-Misafirlerin ayakkabılarını düz çevirmek…
-Kavgaya "Sen kimsin olum" diye başlamak…


Ve son olarak:


Her şeyi eleştirmek…


…………………………..


 


BİRAZ DA GüLMEK LAZIM



Adam bakmış, küçük oğlu Hz. İsa`nın resmi önünde dua ediyor.
- Tanrım anneme, babama, büyükbabama uzun ömür ver. Güle güle anneanne..


Bir anlam verememiş bu duaya. Ancak ertesi gün acı haber gelmiş. Anneanne sizlere ömür. Ertesi hafta adam bakmış çocuk yine duada :
- Tanrım anneme babama uzun ömür ver. Güle güle büyükbaba. Ertesi gün büyükbaba vefat eder.
Bir hafta sonra adam bakmış küçük çocuk yine duada :
- Tanrım anneme uzun ömür ver. Güle güle baba...
Adam ertesi sabah bir hastaneye gitmip yatmış. Tetkikler, tahliller, kalp elektrosu, röntgen çekimleri. Sapasağlam. Eve döndüğünde bakmış karısı iki gözü iki çeşme ağlıyor.
- Ne oldu hanım.
- Bizim postacı, demiş hanım. Ne iyi adamdı. Bugün haber aldım.ölmüş!!


,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,


 


 


 


 

Önceki ve Sonraki Yazılar
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi