
spor -9- N. Mesut KÜKRER (GENİŞ AÇI)
BURSA' nın UFAK TEFEK TAŞLARI...
Son günlerde dilime bir şarkı pelesenk oldu; nereye gitsem, ne yöne baksam aklıma geliyor ve başlıyorum mırıldanmaya: ”Geçti Sevdalarla ömrüm; ihtiyar oldum bu gün”… Eh..! az-buçuk musiki kültürümüz var: Beste Şükrü Tunar üstadın; makamı da Hüseyni…Hele bir de rahmetli Müzeyyen Senar’ ın sesinden dinlediğinizde mest olmamak mümkün değil!. Bunların hepsi tamam da şarkı nereden düştü benim aklıma?. Sonunda buldum!.. Şarkının dilime pelesenk olmasının sebebi:” Hafta sonu deplasmanda oynayacağımız Bursaspor maçı”…Sizi daha fazla meraklandırmadan sadede geleyim izninizle;
Geçtiğimiz gün eski dostlarımdan birisiyle Es-Es üzerine sohbet ederken arkadaşım.” üstadım!.. şaka- maka sen de bende tam 55 yıldır bu takımın peşinden koşuyoruz” deyince, şarkı da ufak bir mutasyona uğradı ve “Es-Es ‘ in peşinden koşmakla geçti ömrüm. İhtiyar oldum bu gün…” şekline dönüşerek gelip belleğime yerleşti. üstelik bir de hafta sonu Bursa maçı olunca!...Şarkıyı mırıldanırken de ister istemez , Es-Es in oynağı ve belleğimde derin bir iz bırakan ilk Bursa maçına uzanıverdim.
1966 yılının bahar ayları... çocukluktan çıkıp, bıyıklarımın yeni-yeni terlemeye başlayacağı ergenliğe adım atmaya hazırlandığım; daha da önemlisi rahmetli amcamın sayesinde Es-Es ‘ le tanışmaya başladığım günlerdi.. O hafta sonu Bursa’ da Bursa –Es-Es maçı vardı ve amcam arkadaşları ile birlikte bu maça gitmenin planlarını yapıyordu. Arkadaşlarından bazıları:” Beyler, biz daha yeni kurulmuş bir takımız. üstelik Bursa lider ve çok iyi topçuları var, bizi beşlik yapar. Bu maça gidilmez” deyip gitmekten vaz geçerken; rahmetli Ayhan abi ve rahmetli amcam gitmekte ısrarlıydı. Kulak misafiri olduğum konuşmaları duyup ve tüm cesaretimi toplayıp amcama ”Ben de geleyim Amca” deyiverdim. Sonrasında da annemin ve rahmetli babamın itirazlarına rağmen amcamın ”Ben yeğenime sahip çıkarım” sözleri, yıllar geçtikçe içimde büyüyüp koca bir çınara dönüşecek olan Es-Es sevdamın ilk tohumlarını atacaktı.
Maç günü otogara gittik ve Bursa otobüslerinden birine binerek yola çıktık.. Şimdilerde tarihin tozlu raflarında yerini alan Bursa-Altıparmak’ taki “ATATüRK STADYUMU” na ulaştığımızda maç başlamak üzereydi ve stadyumun önünde yoğun bir kalabalık vardı. Eskişehir’ den maç otobüsleri ile gelen Es-Es taraftarı , stadın çekirge tarafındaki kale arkasında yerini çoktan almıştı. Stat dışında önlem alan polis araya tampon bölge oluşturmuş; Es-Es taraftarının bulunduğu tarafa geçişlere kesinlikle izin vermiyordu. Ayhan abi amcama ”Buraya kadar geldik maçı seyretmeden olmaz. Bursa taraftarının arasına girelim “ deyip amcamdan da” olur..” cevabını alınca Bursa’ lı taraftarların arasına karışıp maça girdik.
VE… Maçın başlamasına az süre kala tam yarım asır öncesinden o günkü çocuk belleğime kazınan TARİHİ TABLO;
- Elinde dibi delik yeşil beyaz bir kovayla sahaya atlayıp delik kovaya kolunu sokup çıkararak saha kenarında koşmaya başlayan 20 25 yaşlarında bir Es-Es taraftarı;
- Bu gencin, Kapalı tribünün önünde de önüne çıkıp kendini durdurmaya çalışan iri-kıyım bir adamı tek yumrukta yere sermesi ve polisler tarafından karga-tulumba stadın dışına alınması;
- Sonrasında, Bursa tribünlerinden, stadın küçük bir bölümüne sıkışan Es-Es tribünlerine yağdırılan taşlar- şişeler;
- Oldukça geç başlayan maç ve ES-ES ‘in 3-1 li TARİHİ ZAFERİ .
Biz Bursa tarafında olduğumuz için maçtan erken ayrılmıştık. Otogara geçmek üzere dolmuşlara yönlendiğimizde; Ayhan abi , çevrede dövmek için Es-Es ‘ li arayan Bursalılara dönüp ( biraz da aldığı alkolün etkisiyle); “siz bize taş attınız biz size gol; Taşa gol..! Taşa gol!..” deyince kızılca kıyamet koptu. Bize yönelen taşlardan kaçmak için de dolmuşa binmeyi bırakıp ilk taksiye çevirip bizi Eskişehir’ e götürmesini söyledik.. Bursa çıkışında toplanıp Eskişehir plakalı araçları taşlayan, hatta durdurup tartaklayan grupların arasından( aracımız Bursa plakalı olduğu için) rahatça geçtik. Bozüyük’ e geldiğimizde bu kez de Es-Es taraftarı yolu kesmişti. Bursa plakalı aracımız kalabalık tarafından durdurulmuş ve yumruklanmaya başlanmıştı. Şoförümüzün yalvarmalarına , amcamın: ”Arabada çocuk var, hem biz de Eskişehirliyiz ” sözleri karışıyordu. Derken, bir mucize oldu ve kalabalık içinden birisi “ Ben bu abiyi tanıyorum. Bunlar gerçekten Eskişehirli arkadaşlar” deyince kendimizi bir anda kalabalığın omuzlarında bulmuş, kahraman edasıyla epeyce turladıktan sonra da, amcamı tanıyan arkadaşının aracıyla Eskişehir’e dönmüştük.
Yukarıda çocuk gözüyle aktarmaya çalıştığım Es-Es Bursa rekabeti bu tatsız olayla başlamıştı. Sonrasında Bursa plakalı araçların Porsuk çayına atılması, Eskişehir plakalıların da Bursa ‘ ya sokulmaması şeklinde tırmanıp takip eden yıllarda da tribün olayları ile devam etmişti.
Son yıllarda , Anadolu futboluna yön veren bu iki güzide kulübümüzün aralarında oynadıkları maçlar ( her iki taraftar grubunun büyük katkısıyla) sahada “ EZELİ REKABETE” ; saha dışında da “EBEDİ DOSTLUĞA” dönmüş durumda..
Son olarak halen Es-Es formasını terleten çocuklarımıza seslenelim:
BURSA MAçLARININ BİZ FOSİLLER (! ) İçİN BüYüK öNEM TAŞIDIĞINI SAKIN UNUTMAYIN…
-