1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

CHP'nin ilk ciddi seçim organizasyonu...


CHP Eskişehir'de ilk ciddi seçim etkinliğini gerçekleştirdi önceki gün.
Kızılcıklı'da bulunan seçim bürosunun açılış töreniydi aslında yapılan...
Ancak...
Yer olarak, Gezi eylemlerinin de başlangıç noktası olan ETİ parkı toplanma yeri olarak tespit edilmişti.
Amaç:
Seçim bürosu açılışına gezi ruhunu da hatırlatmaktı belki...
Yapılan seçim etkinliğinin iyi tarafı:
-İlk kez 3 Belediye Başkanı ve 6 Milletvekili adayının, parti yöneticileriyle birlikte aynı platform üzerinde yer almalarıydı.
-CHP'nin Eskişehir'de ilk kez derli toplu bir fotoğraf vermeleriydi aynı zamanda.
-Gelen kalabalığın coşkusuydu örneğin.
-Konuşma yapılan platform üzerine dev ekran konulmasının düşünülmesiydi mesela.
-Küskünlükler ve dargınlıkların seçim sonuna kadar buzdolabına kaldırıldığının meydana yansımasıydı.
-Kısa konuşmalarla, etkinliğe gelenlerin sıkılmamalarına özen gösterilmesiydi belki...
Ancak...
Yapılan etkinliğin kötü ve göze hoş görünmeyen tarafları da yok değildi hani...
-Keşke, Eskişehir'de gezi eylemlerinin başladığı o yerde gezi eylemlerine de atıfta bulunulsaydı.
-Keşke, İkinci sıra adayı Cemal Okan Yüksel konuşması sırasında sık sık avucunun içine bakmasaydı.
-Keşke, üçüncü sıra adayı Utku Çakırözer konuşmasını kağıttan okumasaydı.
-Keşke, Erman Gölet konuşması sırasında birilerine çakma gereği duymasaydı.
-Keşke, CHP tişörtleri giyen gençler, Kızılcıklı caddesi üzerinde halkı açılışa davet etseydi.
-Keşke, törene bizzat gelen bazı aday adayları da jest olarak o kürsünün üzerine çağrılsaydı.
Sonuç olarak:
CHP'nin Eskişehir'de, seçim çalışması adı altında düzenlemiş olduğu en ciddi törenin, iyi yönleri de vardı, kötü yönleri de...
Ama şu da bir gerçek ki:
Takkalı ve Emek Mahallesi'nden gelen iki ekip, etkinliği düzenleyen ekipten sanki daha organize bir haldeydi...
......


Bu seçim Emirdağlılar için de bir sınav niteliğinde...

CHP'nin üçüncü sıra adayı Cemal Okan Yüksel bir araştırma yaptırmış.
Kendisi de Emirdağlı olduğu için, Doğum yeri Emirdağ olan ve Eskişehir'de yaşayanların sayısını çıkarttırmış.
-"Doğrusu 50-60 Bin civarında olduğunu tahmin ediyordum" dedi önce.
Fakat...
Ortaya çıkan rakam kendisini bile şaşırtmış.
-"Tam 120 Bin civarında, Emirdağ doğumlu olup da Eskişehir'de yaşayan olduğunu öğrendim" dedi.
Emirdağ kökenli bir aday olarak Emirdağlı seçmen oylarına güveniyor ister istemez Cemal Okan Yüksel.
Kendisine, Emirdağ kökenli adayların geçmişte başına gelenleri hatırlatıyoruz.
-"Sen istersen çok da güvenme Emirdağlı oylarına. Malum, Emirdağlıların kavgada bile bir araya gelememe gibi bir durumu var" dediğimizde ise Cemal Okan Yüksel:
-" Yok. Bu seçim Emirdağlılar için de bir sınav niteliğinde. Belçika'da bile bir araya gelip o ülkenin parlamentosuna Milletvekili sokabilen Emirdağlılar, bunu Eskişehir'de haydi haydi yapacaktır. Ben güveniyorum" diyerek tamamlıyor sözlerini.
.................


Siyasetin hastalığı


Eskiden, yani 12 Eylül müdahalesi öncesinde ODTÜ, yani Ortadoğu Teknik Üniversitesi Sol ağırlıklı bir Üniversite olarak bilinirmiş.
Hazırlık sınıfında ki öğrenci, sempatizan olarak tanışırmış Sol düşünce ile.
Ardından 1 ve 2 nci sınıflarda, işin içine daha da girer, bir anlamda ustalaşırmış.
Üçüncü sınıfta ise, Sol'un tam bir fikir ve eylem adamı haline gelir, dördüncü sınıfı bitirmeye yakın bu özelliği sürermiş.
Ancak...
Okul yıllarının bitimine yakın başlarmış bir yandan askerlik, diğer yandan mesleği eline alma telaşı.
O yüzden de, o ana kadar hayatın büyük bir parçası olan Sol görüş, yavaş yavaş ikinci, üçüncü planlara itilirmiş.
Genelde, askerlik sonrası Devlet kurumlarında bulunan iş, iyiden iyiye unuttururmuş solculuğu.
Bir müddet sonra ise, tamamen terk edilir, düzene uyuluverirmiş.
Hatta...
İçlerinden, hidayete erenler bile çıkarmış ODTÜ kökenlilerden.
Bunu çok eskiden anlatırlardı.
Aslına bakarsanız, bu tablo, Türkiye'nin aynı zamanda siyaset tablosunu da yansıtıyor.
Defalarca karşılaştık.
Adam bir siyasi partinin üyesi.
Her ağzını açtığında Parti içi demokrasiden söz etmeden geçemiyor.
Hemen her fırsatta, Demokrasinin uygulanmıyor olmasından yakınıyor.
Genel Başkan cuntası olduğunu söyleyip, Genel merkez baskısından yakınıyor...
-"Herkes seçimle gelmeli. Seçimle gitmeli" diye neredeyse avazı çıktığı kadar bağırıyor.
Gün geliyor, hasbelkader yönetim sırası ona denk geliveriyor.
O güne kadar eleştirdiği Genel başkanın talimatıyla koltuğa bir güzel oturuyor...
Önceden söylediği o sözleri sanki kendisi söylememişçesine;
-"Partimin verdiği görevden kaçmam mümkün değil" diyor.
Tepeden indiği hatırlatıldığında ise;
-"Ne yani? Verilen görevi kabul etmese miydim? Benim particilik anlayışımda bu yok. Verilen görev yapılır" diye de üste çıkmaya çalışıyor.
Anlayacağınız...
Her şey, göreve gelinceye kadar...
Bir koltuk bulduğunda, hemen herkes geçmişi unutuveriyor...
Tıpkı bir hastalık gibi...
Bu hastalık uzun yıllardır devam ettiğine göre...
Bizim ülkemizde ki siyasetin Hasta olmadığını söylemek mümkün mü?
..............

BİRAZ DA GÜLMEK LAZIM

Temel gölde balık avlamaktadır.
Yanına jeepiyle yabancı bir adam yaklaşır ve Temel'e şöyle der:
- Ağabey su çok derin mi? der.
Temel cevap verir:
- Yok uşagum senin jeep geçer der.
Temel'lin sözü üzerine adam jeepi göle sürer ve sonra jeep batmadan adam kapıyı açar boğulmaktan güç bela kurtulur, sinirli bir şekilde Temel'in boğazına atlar:
- Hani geçebiliyordu ulan ölüyordum bee! der.
Temel:
- Ne bileyum ben, biraz öncesinde bir ördek geçiyordu, vallahi su boynuna celiyordu da... 


Önceki ve Sonraki Yazılar
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi