
spor -9- N. Mesut KÜKRER (GENİŞ AÇI)
ÇIĞLIK....
Yazıya nasıl başlayacağımı kestiremiyorum bir türlü...Zira, yazmak istediğim cümlelerin gelip kalemime takıldığı karma- karışık bir duygu aleminde yaşıyorum şu an…Armasının peşinde koşan aklı selim her Es-Es sevdalısı gibi ben de; haftalardır yaşadığım üzüntünün “öfkeye” dönüşmesinden; beynimi tırmalayan ve oto- kontrolümden çıkmak için fırsat kollayan öfkemin de beni esir alarak “yanlış şeyler” yazdırmasından korkuyorum.. Lafın özü: “Sözün Bittiği Yerdeyim”…
Sahi!... Sizce, 54 yıllık koca bir çınarın göz göre göre yok olmasına sebep olanlar kimler…
Kulübün son 10 yılının en az yarısına damga vuran ve kurduğu kadro ile, takımı süper ligde yarışmacı takımların arasına sokup “Avrupa arenası” na taşıyan Halil ünal mı?.. Yoksa, Takımı Göztepe maçında sahadan çeken, camiaya 31 Ağustos rezaletini yaşatan ,transfer tahtasının açılmayacağını bile bile 15 futbolcu transfer etme basiretsizliğini gösteren Halil ünal mı?..
Ya Mesut Hoşcan ‘ a ne demeli ?...Kurumsallaşma yolunda kararlı adımlar atıp eski bir bürokratı CEO olarak görevlendiren, hocaların hocası Sayın Kamuran Yavuz’ a alt yapıyı teslim eden ve iyi niyetinden asla şüphe edilmeyen Hoşcan mı suçlu? yoksa çevresinde toplanan ve amaçları bağcı dövmek olan “danışmanlar” ına kulak veren ve çer-çöp topçuları alarak takımın ikinci liğe düşeceğini öngöremeyen Hoşcan mı?...
Sinan özeçoğlu ve Kaan Ay…. Alın teri ile kazandıkları paralarını, sırf Es-Es ‘ i yaşatmak için başkan olup kulüp kasasına koyan bu insanlara sorumluluk yükleyebilir miyiz?.. Hele Es-Es ‘ den bir vebalı gibi kaçan sanayicisinden –tüccarına; seçilmişinden-atanmışına insanları görünce.; bu başkanlara neden erken bırakıp gittiniz diyebilir miyiz?...
Liste uzun…
Sormadan, sorgulamadan her kongrede yönetimleri ibra eden “Kongre üyeleri” ;takıma sahip çıkma adına işin içine fazlasıyla giren ”Büyük Taraftar” ve söylemleri ile eylemleri birbiriyle çelişen, renkli kişiliğine – ES-ES’ in FİŞİNİ çEKME PAHASINA - istifa etmeme inadını da ekleyen Osman Taş…
Rus Edebiyatının dünyaca ünlü yazarlarından Dostoyevski( 1821-1881) , “Suç ve Ceza” isimli başyapıtında :”
Fakir ve iyi niyetli bir üniversite öğrencisi olan ve Maddi imkansızlıklar sonucu eğitimi bırakmak zorunda kalan Raskalnikov ‘un , herkesin nefret ettiği bir tefeci kadını ve onun; kimseye zararı dokunmayan ama cinayet işlenirken gören üvey kardeşini öldürmesini ve kendisiyle olan vicdan muhasebesini anlatır..
Dostoyevski, kahramanının kendi için yaşama tutkusunu ve onun iç dünyasında yaşadıklarını yüceleştirir ve hak, hukuk kavramlarının tamamını alt üst ederek çözümlemelerde bulunur; sonrasında da :Suç Nedir?... Ceza Nedir? Amaca ulaşmak için her yol mubah mıdır? Raskalnikov haklı mı? Asıl suçlu kim? Raskalnikov mu? Toplum mu? Tefeci kadın mı? gibi soruları sorarak kimliklerin ve kişiliklerin değil sistemin sorgulanmasının altını çizer.
Acaba ?... diyorum; Es-Es’ e gönül vermiş sevdalılar olarak, kişileri yargılayıp suçlamak yerine, Endüstriyel futbolu bize dayatan “SİSTEM” i mi sorgulasak?....