Eğitimde yapılan son yasa değişikliğiyle eğitim çalışanları kaygı ve endişe verici bir bekleyiş içine girmiş bulunmaktadır. 4 yılını dolduran okul müdürlerinin, müdür başyardımcılarının ve müdür yardımcılarının görevlerinin sona ermiştir. Belli bir ''kozmik oda''nın dışında hiç kimse yarın ne olacağını bilememektedir. Aldığımız duyumlara göre şimdiden kimin nereye atanacağı bellidir. Yine duyumlarımıza göre, iktidar partisi yetkilileri ve yandaş sendika temsilcileri gerekli direktifleri milli eğitim müdürlüklerine bildirmişlerdir. Haziran 2014 tarihine kadar uygun bir zaman içinde listeler açıklanacaktır. Hatta milli eğitim yetkilileri bazı yöneticileri arayarak yandaş sendikaya üye olunmalarını telkin ve tavsiye etmektedir. Liyakat, ehliyet , temsil, tecrübe, bilgi birikimi gibi yöneticilerde bulunması gerekli olan özellikler, sadece performansa indirgenmekte ise de onun da ne olduğu izah edilememektedir.
Milli eğitimin bazı üst düzey yetkilileri, onurlu ve şanlı bir sendikaya; ''bakın sizin üyelerinize dokunmayacağız. Bu iş sadece paralel yapıya karşı yapılacaktır.'' şeklinde hiçbir insani ölçüye sığmayan sözler sarf ederek daha büyük hataya düşmektedirler. Kaldı ki, eğitim sistemi tamamen başı bozuk bir duruma getirilmişken sorun daha da büyüyecektir. 2002 yılından beri aynı iktidarın bakanları reform adı altında yüzlerce projeyi uygulamaya sokmuşlar, karışıklıktan başka netice alamamışlardır. Hani nerede, Türk gençliğini yarınlara hazırlayacak uygulamalar? Gördüğümüz kadarıyla zaten böyle bir niyet de bulunmamaktadır. Milli eğitim sadece öğretmenle oynamakta, milli enerjimizi bu çekişmelerle tüketmektedir. Bize göre yetkililer bir an önce adında ''milli'' kelimesi bulunan bakanlığı tez bir zaman içinde ''yandaşları atama bürosu''na çevirmelidir. İnsanları ''alırım ha'' diyerek tehdit edenler aslında kendilerini onursuz kıldıklarının farkında mıdır?
Kültürümüzde ; ''mahkemeye kadıya mülk değildir. Devlet mansıbı bir güvercinliktir, konan göçer.'' şeklinde günün yöneticileri için yüzlerce uyarı vardır. Alnı secdeye değenler ,''kul hakkı''na riayet etmenin günahını elbette bilirler.
Önümüzdeki Haziran'a kadar yeni senaryolar, yeni dedi-kodular hep gündemde olacaktır. Yine bazı kişiler , Hz.Hüseyin misali, ''zulme karşı çıkmazsam, dünyada zulüm ebedi olur ve zalimler hep iş başında kalır.'' diyerek gerçekleri haykıracaktır.
Bildiğimiz şudur : Tarih boyunca hiçbir kişi, zümre payidar olamamıştır.