GERÇEK DOST

Savaşın en kanlı günlerinden biriydi. Asker, en iyi arkadaşının az ilerde kanlar içinde yere düştüğünü gördü. İnsanın başını bir saniye bile siperin üzerinde tutmayacak ateş yağmuru altındaydılar.
Tam cepheden dışarı doğru bir hale yaptığı sırada başka bir arkadaşı onu omzundan tutarak tekrar içeri çekti, Delirdin mi? gitmeye değer mi? Baksana delik deşik olmuş. Büyük olasılıkla ölmüştür bile. Artık onun için yapacak hiçbir şey yok. Boşuna kendi hayatını da tehlikeye atma sakın!
Fakat asker onu dinlemedi ve kendisini cepheden dışarı attı. İnanılması güç bir mucize gerçekleşti Asker o korkunç ateş yağmuru altında arkadaşına ulaştı. Onu sırtına aldı ve koşa koşa geri döndü. Birlikte siperin içine yuvarlandılar. Fakat cesur asker, yaralı arkadaşını kurtaramamıştı siperde kalan arkadaşı dedi ki:
Sana deymez demiştim. Hayatını boşu boşuna tehlikeye attın.
Değdi, dedi, gözleri dolarak asker,Değdi
Nasıl değdi? Bu adam ölmüş, görmüyor musun?
Yinede deydi. Çünkü yanına ulaştığımda henüz sağdı. Onun son sözlerini duymak, dünyalara bedeldi benim için.
Ve hıçkırarak arkadaşının son sözlerini tekrarladı:
Geleceğini biliyordum.. geleceğini biliyordum...

Nasıl olduğunu veya nasıl başladığını anlamazsınız.Ama bu özel armağanı bilirsiniz ve arkadaşlığın Allah'ın en büyük armağanı olduğunu anlarsınız. Arkadaşlar çok nadide mücevherlerdir. Sizi gülümsetip başarmanız için cesaret verirler.
Sizi dinlerler ve kalplerini size açmak isterler. Hayatın zorlu, zevkli her anında yarenlik ederler.

Önceki ve Sonraki Yazılar
AKTÜEL Arşivi