Japonyada ay ışığını seyretme toplantısı diye birtoplantı vardır, sizi ona davet ederler fakat orada hiç konuşulmaz. Güzel ve zevkli bir çevrede oturur, ayın doğmasını seyreder ve bundan zevk almayı öğrenirsiniz.
Japonlar tabiata karşı olan hayranlıklarında bizim anlayamayacağımız kadar ileri giderler.
Kışın ilk yağan karını seyretmek ve kutlamak için toplantılar yaparlar, karın birden çevreyi nasıl değiştirdiğinin, bütün çizgilerini nasıl yumuşattığının, ışıkla gölge arasındaki farkları nasıl ortadan kaldırdığının zevkini tadarlar.
Beni birgün birçok kibar hanımın mangal gibi bireyin etrafınnda oturdukları bir toplantıya çağırmışlardı. Mangal kömürü yanarken içine değişik bir çok odun parçacıkları atıyorlar, biraz yanıncaya kadar içinde bırakıyorlar,sonra duman çıkaran bu odun parçalarını özel bir tepsi içinde sıra ile herkes kolsanı diye gezdiriyorlardı. İnsan ilk defa orada şeftali, kiraz, çam, pelesenk ve daha başka odunların müzik notaları gibi birbirinden ayrı konu nüansları olabileceğinin farkına varıyor.