1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

İktidar gitsin, muhalefet gelmesin...

Son yapılan araştırmalar, iktidara olan desteğin azaldığına işaret ediyor.
Ancak...
İktidara olan destek azalırken, muhalefete olan desteğin arttığı gibi bir durumdan çok da söz edilmiyor.
Hâlbuki eşyanın tabiatına aykırı bir durum var ortada.
öyle ya...
Bir tarafa destek azalıyorsa, diğer tarafa olan desteğin artması lazım…
Ama olmuyor işte.
Bunun nedeni ne olabilir? diye düşündüğünüzde, ortaya muhalefet boşluğunun ülkede halen devam ettiği çıkıyor.
Dün bir sohbet sırasında konu bu meseleye geldi ve fikirlerine değer verdiğim bir dostum ilginç bir tespitte bulundu.
Dediği özetle şuydu:
-"İktidar muhalefet partilerini ve genel başkanlarını çok da kazımıyor. İktidar partisinden koparak kurulan iki parti de muhalefet anlamında pek etkili bir çıkış yapamadı. Dolayısıyla, seçmen arasında iktidara karşı destek anlamında ciddi bir azalma var. Ama bu diğerlerine destek verilmesini sağlamıyor. Kısacası, insanlar aslında 'İktidar gitsin ama muhalefet gelmesin' belirsizliğini sergiliyor"
Anlattığı gibi bir durumun, siyaseti kilitleyeceğini belirtip "Peki; o zaman  iktidarın ciddiye alacağı gerçek anlamda muhalefeti kim üstlenecek?" diye sorduğumuzda, ilginç bir adresi gösterip, şunu söyledi;
-"Muhalefet partilerinden seçilen büyükşehir belediye başkanlarının bir araya getirdiği oluşumdan başka aklıma hiçbir şey gelmiyor"
"Yani?" diye sorup, meseleyi biraz daha genişletmesini istedik.
 Şöyle bir yorumda bulundu;
-"CHP'li 11 büyükşehir belediye başkanı  zaman zaman bir araya geliyor ve ortak açıklamalar yapıyor. Bu 11 belediye başkanı yaptıkları görev itibarıyla seçmenin de neredeyse yarısından fazlasını temsil ediyor. İşte bu belediye başkanları, muhalefet boşluğunu yaşadığımız şu günlerde muhalefet boşluğunu doldurabilir, iktidarın da uyarılarını dinleyip, ciddiye aldığı bir muhalefet görevini üstlenebilir"
Siz nasıl değerlendirirsiniz bilemiyoruz ama 11 Büyükşehir belediye başkanının gerçek anlamda ve partiler üstü muhalefeti üstlenmesi çok da olmayacak bir iş gibi gelmiyor…


.....


Sürecin yaşattığı beceri ve beceriksizlikler…


Hükümetin Pandemi sürecini berbat bir şekilde yönettiğini söyleyemeyiz.
Zira…
Birlikte yaşadığımız süreç boyunca hükümetin doğru ve yerinde olan kararları ile başarılı uygulamalarına tanık olduk.
Yine…
Hükümetin aynı süreci mükemmel yönettiğini de söylememiz mümkün değil…

Zira…
Aynı süreçte hükümetin yanlış ve eksik kararları ile başarısız uygulamalarına da hep birlikte şahitlik ettik…
Süreç boyunca, tanık olduğumuz doğru ve yanlışların büyük bir bölümünü bir kenara bırakırsak, yaşadığımız şu salgın geçip gittiğinde, hükümetin bu sürece ilişkin başarılı ve başarısız olduğu sadece iki husus hatırlanacak bana göre…
-“Hükümet, sağlık bakanlığı, hastaneler ve sağlık çalışanlarıyla, salgına karşı müthiş bir savaş verdi. Eksikliklerine rağmen süreci güzel yönetti. Doğru ve yerinde kararlar aldı, başarılı uygulamalar gerçekleştirdi” denilerek, bu mücadeledeki başarısını konuşulacak.
öte yandan…
-“Hükümet, maske gibi basit bir gereksinmeyi süreç boyunca karşılama ve dağıtmada resmen çuvalladı. Sürekli yöntem değiştirmesine rağmen bir türlü vatandaşlarının tamamına maske ulaştıramadı. Neredeyse bütün ülkelere, hem de hiç gereği yokken maske göndermeyi becerdi de, kendi ülkesindeki kendi vatandaşına maske göndermeyi beceremedi.” denilerek, hükümetin bu konudaki beceriksizliğini ve başarısızlığını hatırlayacak.
Sonuç olarak…
Şu salgın süreci atlatıldığında, insanların bu sürece ilişkin aklında iki şey kalacak;
Birincisi:  sağlık hizmeti vermede ortaya koyduğu becerisi…
İkincisi ise: Maske dağıtımında yaşattığı beceriksizlikler!


.....


Başta çok da anlamlı gelmemişti bu fikir…


 “Yaradılış karıncaya ve size eşit değer verdiyse, siz kim oluyorsunuz da Karıncanın değersiz olduğunu, kendinizin süper bir varlık olduğunu düşünüyorsunuz?
Bu yargıya nereden varıyorsunuz?
Yaradılış hiç sorgulanmıyor.
Sadece bu gezegenin üzerinde dolaştığınız için üstün olduğunuzu düşünebilirsiniz?
Bu doğru değil…
O halde niçin yargılıyorsunuz.
Bu gezegendeki tüm solucanlara bakalım. Eğer hepsi şimdi ölürse  12-18 ay içinde gezegendeki tüm yaşam biter.
Bugün tüm böceklerin öldüğünü varsayalım. 2,5 ila 4 yıl arasında tüm hayat sona erer.
Peki tüm insanlar ölürse ne olur? Gezegen güzelleşir. Eğer insanların tamamı ölürse, devasa binaların altından bile ağaçlar büyür, her şey güzelleşir”
Hindistanlı bir düşünürün bu satırlarını ilk okuduğumuzda biraz saçma bulmuştuk.
İnsanların elbette diğer canlılardan üstün kılındığını düşünüp, pek de itibar etmemiş, okuyup geçmiştik.
Geçenlerde bu düşünürün sosyal medya üzerinde aynı konuşmasına rastladık.
Doğrusunu söylemek gerekirse, salgın süreci nedeniyle insanların evlere kapanılması ve bu sayede doğanın temizlendiğine şahit olduğumuz için, söyledikleri o kadar da yanlış gelmedi.


.....


Biraz da
gülmek lazım


Eczacı, yandaki bakkalın çırağını çağırıp,
- "5 dakika dükkana göz kulak ol, hemen döneceğim" der ve çıkar.
5 dakika sonra döndüğünde,
- "Gelen giden oldu mu.? diye sorar, çırağa,
- "Bir adam geldi ve öksürük ilacı istedi, ben de şu kırmızı kutulardan verdim", deyince eczacı telaşlanır.
- "Büyük kırmızı kutular müshil, küçük kırmızı kutular öksürük şurubu, sen hangisinden verdin"? diye sorar.
çocuk hatırlamayınca, eczacı adamın ne tarafa gittiğini sorar ve dükkanından fırlar. Az ileride bir ağaca sarılmış, tarife uygun bir adam görünce, yaklaşıp sorar...
- "Beyefendi, az önce eczaneden öksürük ilacı aldınız mı?
- "Evet" der.
- "Peki öksürüğünüz devam ediyor mu? deyince adam.
- "Cesaret edip öksüremiyorum ki.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi