Kırmızı Şimşekler için Bolu maçı hem önemli, hem de zorluydu.
Daha önce bu tip deplasmanlardan olan Sakarya, Antalya, Malatya, Ordu ve Kayseri Erciyes'e takılan Kırmızı Şimşekler'de aynı hastalık maalesef Bolu'da da sürdü.
Rakip takım karşısında daha ilk dakikalarda öne geçmişsin, ardından penaltı yakalamışsın rakip çökmüş ama devamı yok. Antalya ve Ordu maçında olduğu gibi hem öne geçip hem de mağlup olmak Eskişehirspor'a yakışmıyor.
Peki suçlu kim.
Kimse suçu üstüne almıyor.
Bazı maçlar hakem, son maç ise Diyadin'in açıklamasına göre futbolcular. Peki teknik kadronun hiç mi suçu yok.
Eskişehirspor'da Metin Diyadin ve 4 yardımcısı olmak üzere 5 teknik adam görev yapıyor. Yani ortalama 4 oyuncuya bir teknik adam düşüyor.
Bakıyoruz her hafta 2-3 oyuncu sakat. Bir de sanki Eskişehir'de ki hastaneler bitti, Ankara'da MR çektiriliyor. Ardından 1 hafta 10 gün tedavi. Sonra form düşüklüğü. Zaten sakatlanan bir daha da toparlanamıyor. Acaba sakatlıklar neden bu kadar çok oluyor. Yoksa Eskişehirspor'lu oyuncular kendilerine iyi bakmıyor mu?. Daha önceki sezonlarda Eskişehirspor'da bu kadar sakat oyuncu olduğunu hatırlamıyorum. Sezon boyunca kaleden forvete sakatlanmayan oyuncu kalmadı. Bu da düşündürücü. Bolu maçında Ömer ve Fatih ilk 18 kişilik kadroda. Maçı kulübede tamamladılar. Oyuna sakat oldukları için alınmamışlar. Peki sakat oyuncuların kadro da işi ne. Oyuncularda kendine bakmalı ve Eskişehirspor formasının ağırlığını taşımalı.
Futbolcular kadar biraz da teknik kadronun da şapkasını önüne koyup düşünmeli ve 'nerede ne hatalar yaptık' sorusuna cevap vermeli. İlk devre sonunda Eskişehirspor yine ligin en iddialı takımı.
Yani Bolu maçını kaybetmekle herşeyin sonu gelmedi. Yapılacaksa operasyon yerinde yapılmalı. Bir maçlık öfkeyle operasyon olmaz. Böyle operasyonlarda zararı takım görür. Takımın eksik yerleri belli. Önemli olan bu mevkilere kaliteli takviyeler yapmak ve ligin ikinci yarısında yola devam etmek. Yıllar sonra yakalanan bu şampiyonluk şansını iyi değerlendirmek gerekli.