
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
Kimse kalkıp "Niye Bursa?" falan demeye kalkmasın!
Eskişehir’in bir zamanlar, ekonomik bakımdan 6’ncı sıradayken giderek gerilere düşmesinin tek bir sebebi vardır…
Devletin önemli sanayi yatırımlarının bulunduğu şehrin, sanayinin özel teşebbüse geçtiği süreci ıskalamış olmasıdır.
İşte bu süreçte Otomotiv üretimi kırılma noktasıdır Eskişehir için.
Otomotiv üretimi için altyapısı en hazır şehirlerden biri olmasına rağmen bunu kaçırmış, Bursa’ya kaptırmıştır.
Daha doğrusu…
Otomotiv üretim üssü için demiryolu ile liman bağlantısı bile olmayan Eskişehir yerine, haliyle limanı olan Bursa tercih edilmiştir.
Otomotiv konusunda hem tecrübesi, hem teknik altyapısı hem de insan altyapısı bulunmasına rağmen, liman bağlantısının olmayışı bütün işi bozmuş, üretim için Bursa tercih dilmiştir.
İşte Eskişehir’in düşüşü de bundan sonra başlamış, sonraki süreçte Türkiye’de otomotiv üretimi yapmak isteyen her firmaya hararetle götürülen “Yatırımınızı Eskişehir’de yapın. Size bedava arsa verelim, çeşitli imkanlar sağlayalım” şeklindeki teklifler de hiçbir işe yaramamıştır.
Zira…
Eskişehir’in demiryolu ile liman bağlantısının olmayışı, her yatırımda Eskişehir’in üzerinin çizilmesine neden olmuş, tüm otomotiv üretimleri Bursa, Sakarya ve Kocaeli üçgenine yerleşmiştir.
O yüzden…
Yapılacak olan ve tanıtımları devam eden ilk yerli otomobilin üretileceği yer olarak Bursa’nın seçilmesi kimseyi şaşırtmamalı…
Kimse de kalkıp “Eskişehir dururken niçin Bursa?” falan da dememeli…
çünkü…
Gelmiş geçmiş tüm hükümetlere bir demiryolu ile liman bağlantısını bile yaptıramayan Eskişehir’in “Niye ben değil?” deme hakkı bile yok…
Zira…
Bu hakkı çoktan kaybetti…
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
İnsan kendi işini neden yapmaz ki?
Şöyle çevrenize bir bakın!
Ya da…
Şehrin gündemini yakından takip etmeye çalışın.
Odaların, Derneklerin, STK’ların başkanlarından tutun da, kurum müdürlerine, belediye Başkanlarına, rektörlere kadar, hatta siyasi parti ve kamu yararı oluşumlarının başında olan kişileri şöyle bir takip edin.
Hangisi kendi işinden çok başka işlerle meşgulse, o kişi kendi yaptığı işe hakim değildir.
Hangisi kendi işinden çok başka işlerle kamuoyu gündemine geliyorsa, o kişi bulunduğu görevi basamak olarak görüyordur.
Hangisi kendi işini bir tarafa bırakıp, başka işlerle kamuoyuna sempatik görünmeye çalışıyorsa, o kişinin gözü başka yerlerdedir.
öyle ya…
İnsan, kendi başında bulunduğu işle tanınmak, bilinmek, başarılı bulunmak ister…
Aynı insan, kendi başında bulunduğu işle alakası olmayan işlerin peşinde koşuyorsa; bu ya kendi işini kıvıramadığı ve yetersiz kaldığı içindir...
Ya da…
Derdi, yaptığı iş değil, göz koyduğu başka bir iş olduğu içindir…
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
Hani? Nerede?
Bir zamanlar sık sık yazıyorduk.
Eskişehir’in bir film stüdyosu haline geldiğini…
Gerçekten ardı arkasına film ve dizi filmler çekilmeye başlanmıştı Eskişehir’de.
çoğu da izleyicilerden beğeni kazanan filmlerdi bunlar.
Ne olduysa oldu.
Birden bıçak gibi kesiliverdi.
Şimdilerde yeni film çekimleri yapılıyor mu bilemiyoruz.
Ancak…
Eskişehir’i film stüdyosu olarak kullanacak yeni filmlerin olduğunu da pek duymuyoruz.
Ne oldu dersiniz?
Eskişehir’in film Platosu olma yolunda ki hayalleri suya mı düştü acaba?
“Eskişehir Türkiye’nin film platosu olacak” diyenler, sözlerini mi unuttu yoksa?
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
Bunu söylemek ne kadar dürüstlük olur ki?
Sahip olduğu ahlaki değerleri var herkesin…
Belli bir kültürü…
Coğrafi konumdan tutun da topum içindeki konuma kadar herkesin durduğu bir yer var.
Herkesin yapmış olduğu bir iş var örneğin…
Herkesin bir inancı…
Hedefi var örneğin hemen herkesin…
Gittiği yolu var, bir gayesi, taşıdığı bir amacı var…
Geçmişi var, geçmişte yaşadıkları var, ileriye dönük planları var…
üyesi olduğu, aidiyet duyduğu, içinde bulunduğu olmuşumlar var…
çevresinde sevdikleri var, sevmedikleri var…
Saygı duydukları var, duymadıkları var…
Hayran olduğu da ifrit olduğu insanlar da var örneğin…
Kendine göre bir Dünya görüşü, bir siyasi görüşü bir toplumsal görüşü var…
Kesinlikle kıramayacağı, asla bir araya gelemeyeceği çevreleri var örneğin…
İnsan bir makine değil ki, gördüğü iyilikler, maruz kaldığı kötülükler var…
Gördüğü ve görmediği yardımlar var.
Var da var anlayacağınız…
Yaşamı süresince bunca “Var”lara sahip olmuş insanların “tarafsızım” demeleri, ne kadar dürüstlük olur?
Adalet ve Hakkaniyet dışındaki hemen her konuda “tarafsız olma” söylemi ne kadar doğru bir anlam taşır?
Konu ne olursa olsun “tarafım yok” sözü aslında, bunu söyleyenin, “tarafım diyenin karşısındayım” demesi değil midir?
...........................
BİRAZ DA GüLMEK LAZIM.
Bir aile davetinde, erkekler ve kadınlar ayrı ayrı gruplar halinde sohbet etmektedir.Sohbetin iyice koyulaştığı sırada, erkeklerden biri, birazda yüksek sesle;
- Ah ulan ahh!!! Şu anda Patagonya'da olmak vardı!!
Sesi duyan arkadaşları dayanamaz nedenini sorarlar...
O da:
- Hiç sorma arkadaş!Patagonya'da 1 erkeğe 10 kadın düşüyormuş...üstelik kadınlarla beraber olduğun zaman, her defasında sana 100 dolar vermekteler.. Ah ulan ahh..Şu anda Patagonya'da olmak vardı...
O ana kadar konuşmaları sessizce dinleyen eşi lafa girer;
- Kocacığım sana bir soru sorabilir miyim?
- Tabii hayatım... Bir değil iki soru dahi sorabilirsin... Neyi merak etmiştin acaba? Genç kadın olabildiğince sakin;
- Şunu merak ettim. Acaba sen şu Patagonya'da 200 dolara koskoca bir ay boyunca nasıl geçineceksin?