4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)
KÖO VE ŞEHİR HASTANESİ
Kamu-özel Ortaklığı(KöO), uluslararası alanda bilinen adıyla PPP (Public Private Partnership), bir finansman modelidir. Devletin sunacağı, mal ve hizmetlerin, yapım işlerinin bütçe yetersizliği nedeniyle, ertelenmesinin veya yapılamamasının önüne geçmek amacıyla kullanılmaktadır. Ancak halkımız, bu uygulamalar, karşısında kaygılıdır.
çünkü borçlanma, özel sektörce yapıldığından, kaynak maliyeti daha yüksek olabilmektedir. Zira bu modelin, özelleştirmenin, yeni bir yolu olduğu kanısı artmaktadır. Ayrıca yatırım planlama, daha karmaşık bir hale gelmektedir. Bu modele yabancı sermayenin ilgisi, yabancılaşma ve kapitülasyonları çağrıştığından, kamuoyu tepkisi oluşabilmektedir.
Nitekim Kamu-özel Ortaklığının, uygulandığı, Şehir Hastaneleri ile ilgili, küçümsenmeyecek görüş geldi. Gelen görüşlerde, Eskişehir’ de, gerçekleştirilen, şehir hastanesinin, yanlış bir lokasyonda inşa edildiği, yüklenicinin, verdiği hizmetlerin, maliyeti (yemek, temizlik, sekretarya vb.) maliyeti şuan, devlet hastanelerinden, çok daha yüksek olacağı da vurgulandı.
Ayrıca yerel yöneticiler, projede eksiklikleri tespit etmelerine rağmen, yüklenici düzeltme cihetine gitmiyor. Yüklenicinin, hastane yapımı için, temin ettiği malzemelerin çoğunluğu ithal ve yerli tercih etmediği de iddialar arasındadır.
Yüklenici ile bakanlık arasındaki sözleşmeler, işin uygulama esasları ve ilin gerçekleri dikkate alınmadan belirtiliyor. Ayrıca bu sözleşmeler, yerel idarecilere ulaştırılmıyor. Kamu özel Ortaklığı kapsamında, yapılan hastane için, yüklenici yüklü miktarda dış kredi kullanıyor ve bu krediler hazine garantili krediler. Yani devletin, dış borcu yok gibi, gözükse de hazine garantili firmanın, borcu bir manada devletin borcudur.
Okuyucumuza göre, Kamu özel Ortaklığı (KöO) kapsamında, yapılan hastane, “Yap işlet devret yöntemiyle yapılan,hastaneler” köprüler gibi değildir. Köprülerin, alternatifi mevcut iken hastaneye gitmek zaruridir. Ayrıca Eskişehir de, yapılan hastane şehrin gelişmesine ve büyümesine, ters bir yerde inşa edilmiş olup, tüm özellikli birimler için, bir manada şehrin batısında bulunan, özel hastanelere mecbur etmiştir.
Diğer bir görüşte, özel hastanelerin, para kazanmaya matuf kuruluşlar olduğunu düşünülürse, (denetlemesi de son derece zor) herkesin, bildiği hastalık endikasyonunu genişletmek suretiyle, hasta ve kamuya olan maliyeti, çok daha fazla olacaktır.
Şehir Hastaneleri ile ilgili olarak, vatandaşlar görüş belirtirken, Eskişehir ve Bilecik Tabipler Odası dışındaki sivil toplum örgütlerinden, bir açıklama yok. Sağlık sektöründe çalışan personel ise şehir hastanelerle ilgili gelişmeleri takip etmiyor.
Nitekim Eskişehir-Bilecik Tabipler Odası, tarafından düzenlenen, şehir hastaneleri ile ilgili panele, Eskişehir’deki tüm doktorların, davet edilmesine rağmen, katılımın istenen düzeyde olmaması ise dikkat çekti.
Elbette gelen görüşlerin, doğruluğu, önümüzdeki yıllarda görülecektir. Ancak Kamunun arazisi üzerine, özel şirketlerce yapılan şehir hastanelerinin, gerek yapım, gerekse de hizmet sunumu maliyeti çok yüksek. 2016 yılı sonunda, 11 milyon 788 bin m2 kapalı alanda ve 41.091 yatak kapasiteli 29 şehir hastanesi için, yatırım bedeli toplam 10 milyar ve daha sonra ödenecek 32 milyar USD. Hazineden; yani bizim ödediğimiz vergilerden şirketlere dolar üzerinden para ödenecek. Dolar arttıkça şirketlere, borç daha da büyüyecek.
Yine Türkiye’de, yatak başına düşen kapalı alan, son yıllarda yapılan modern hastanelerden %40 daha fazla. Bu daha fazla enerji tüketimi, temizlik giderinin artması, bakım/onarım giderlerinin artması demektir.
Sözleşmenin, 25 yıllık yapıldığı göz önüne alındığında, bu süre içinde şirkete çok büyük kira bedelleri ödeneceği açıktır. Ayrıca yüklenici firma ile devlet arasında yapılan sözleşme gereği, Devlet, Türkiye ortalamasında doluluk oranı %62 iken, yüklenici firmaya %70 doluluk oranı taahhüt etmektedir.
Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı tarafından, Haziran 2016’da yayınlanan, “özel hastane ön Fizibilite Raporu”na göre 150 yataklı tam donanımlı bir özel hastanenin, sabit yatırım tutarı 40.498.587 TL olarak hesaplanmıştır. Bu durumda 1 yatağın maliyeti 269.991 TL’dir. Şehir hastanelerinde bu tutarın, bir yatak başına 654.785 TL bir maliyet belirlenmiştir.
Ayrıca Eskişehir-Bilecik Tabipler Odası tarafından düzenlenen, şehir hastaneleri ile ilgili panel’ de, TTB Merkez Konsey Başkanı, Sayın Prof. Dr. Raşit TüKE’ in, Sağlıkta Kamu özel Ortaklığı’nın, Birleşik Krallıktan ithal edilen bir sistem olduğunu belirtmesi ve anlaşmalara da “Ticari Sır” diye ulaşılamadığını söylemesi, dikkat çekmişti. Oysa milletin parası ile yapılan, şehir hastaneleri ile ilgili anlaşmaların, kamuoyuna açıklanması gerekir.
Şehir hastaneleri, her ne kadar kamu hastanelerinin, kavuşacağı yeni ve modern binalar olarak, tanıtılsa da kamu-özel- ortaklığı yöntemiyle, yapılacak bu yerleşkelerin “kamu” ile ilgisinin olmadığı da bir gerçektir
Ayrıca, Şehir hastaneleri, “kamu” adını kullanarak, küresel sermayeye, yeni ve büyük bir kaynak aktarmanın, aracı olduğunda ve halkımız da sağlık alanında, yeni bir özelleştirme ile de karşı karşıya kaldığı da iddialar arasındadır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.