
spor -9- N. Mesut KÜKRER (GENİŞ AÇI)
MİRASYEDİ ÇAPA.
Hafta arası oynanan İstanbulspor-Eskişehirspor maçını yorumlamadan önce, başlığa uygun düşecek cümleyi ilk başta söyleyerek başlayalım yazıya: Ligin ilk devresinde topladığı kredisini ikinci yarıda hızla tüketen sayın Fuat çAPA : şu andan itibaren takkeyi/ külahı önüne koyup, nerede hata yaptığını kendine sormalı ve –GEREKİRSE-( Eskişehirspor’ un menfaatlerini göz önüne alıp ) İSTİFA ETME SEçENEĞİNİ de düşünmelidir. Zira artık takke düşmüş, kel görünmüştür.
İstanbul maçındaki kulübe yanlışlarımıza değinmeden önce, Fuat Hocamızın önceki maçlara ait “KULüBE” performansına şöyle bir göz atacak olursak, BİZE GöRE;
1-Ligin ilk yarısında ( taraftarın desteğini de arkasına alarak) gençleri iyi motive eden Hocamızın; ligin ikinci yarısında bu gençlerimizi (transfer tahtasının açılması ile birlikte) kadroya yeni katılan tecrübeli isimlerle iyi harmanlayamadığı ortaya çıkmıştır.
2-Bir önceki hafta sahada üst düzey verim alınan bir oyuncunun , ertesi hafta ( cezalı/sakat ya da hasta olmamasına rağmen ) ilk on bir şöyle dursun 18 kişilik kadroya bile alınmaması ; zihinlerde ve camiada “FORMA HAK EDENE VERİLMİYOR” algısını oluşturmuştur.(Bu noktada pek çok oyuncumuzun ismini sıralayabiliriz)
3- Hocamızın; kısaca ( a) top rakipte iken b) topa sahip iken diye ifade edilebilecek ve günümüzdeki futbol anlayışında hemen-hemen her teknik adamın artık klişesi haline gelen oyun formatını, oyuncularımıza benimsetemediği görülmüş; rakipten kaptığımız topların olumlu kullanılması aşamasında, orta saha ve hücum hattı geçişleri ( yanlış oyuncu tercihleri yüzünden) sağlanamamıştır.
4- Ligin ilk yarısındaki gençlerin üst düzey mücadelesine dayanan oyun disiplini , tecrübeli ayakların takıma katılmasıyla yerini savruk ve kişiliksiz futbola bırakmıştır. Hocanın, şapkadan tavşan çıkarma olarak özetlenebilecek tecrübelilere yer açma inadı sonrasında ortaya çıkan puan kayıpları da “ EYVAH DüŞüYORUZ..” endişesini de beraberinde getirmektedir.
5- Oyunun akışı içerisinde, rakip takım hocasının hamlelerine reaksiyon gösterilememesi, taktiksel anlamda varyasyon üretilememesi; oyuncu değişikliklerinin maçı kurtarmak adına değil de yasak savmak için yapılması vb. gibi nedenlerle , hocamızın “OYUNU OKUMA” konusunda sınıfta kaldığı düşünülmektedir.
6-Yine, Görevleri arasında bir hafta sonra oynayacağı rakip takımı izlemek/ izlettirmek olan hocamızın bu görevi yerine getirmede de sınıfta kaldığı-evimizde oynadığımız Altınordu ve son oynanan İstanbul maçlarına bakınca- ortaya çıkmıştır. (Eğer örnek verilen karşılaşmalarda rakip takımlar maç öncesi masaya yatırılıp iyi etüt edilseydi; her iki takımında topu rakibe verip hızla kontratağa çıktıkları görülür ve bu takımlara karşı oyunu çift santraforla ve önde oynama isteğinden vaz geçilir, rakibin arkaya sarkmasına izin verilmezdi)
7-Hocamızın Eskişehirspor’ un yaşadığı sıkıntıları yüreğinde hissederek, takımın düzlüğe çıkması için verilen mücadeleye destek vermesi takdir toplamış ve Es-Es camiası O nu bağrına basmıştır. Ancak, ülkemizin yaşadığı son seçimde, sadece vatandaşlık görevini yerine getirip sandığa oyunu atması gereken hocamızın ( Yönetim Kurulu ile birlikte)Siyasetin peşine takılması camiada yıllardır savunulan ”ESKİŞEHİRSPOR FUTBOL TAKIMI SİYASET üSTüDüR*” tezine gölge düşürmüştür.(*Y azar notu: Futbolun içindeki siyaseti ayrı bir makale konusu olarak ele alacağım.)
Geldik son maça, yani İstanbul- Es-Es maçına…Daha o maçı ele alıp analiz edeceğiz ama ne yalan söyleyeyim hocamızı eleştiriyim derken yazının sonunu getirdik. “Yerim dar..” diye bahane gösterip, o maçın yorumunu da “Seyredenler, seyredemeyenlere anlatsın” a bağlayalım .NE DERSİNİZ..?