4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

ÖNLEMLER SÖZDE DEĞİL ÖZDE ALINMALI

Eskişehir'de, 14. 02. 2010 tarihinde, saat 22:25:04' de yerin 3.0 km derinliğinde, 3.0 şiddetinde deprem oldu. İnsanlarımız, bu depremlerden sonra, ne düşündü bilinmez ama en azından, depremle ilgili önlemleri, bir kez daha hatırladılar. Aslından Anadolu Üniversitesi, Uydu ve Uzay Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Can AYDAY, Eskişehir'in, deprem tehdidi altında olduğunu, sürekli hatırlatıyor ve ilgilleri de uyarıyor. Kentin, her zaman depreme hazırlıklı bir kent olması gerektiğini, aksi halde bir depremde Eskişehir'in, hasar görebileceğinin söylüyor. Ayrıca resmi kurumların, konuya ilgisiz kaldığını, hatta Valilik tarafından konuyla ilgili çalışma yapılmasına rağmen, diğer kurum/kuruluşların, bu çalışmalara, gerekli özeni göstermediğini sürekli vurguluyor.
Yine Eskişehir Valiliği, Belediyeler, Osmangazi Üniversitesi ve Anadolu Üniversitesi ile Jeoloji Mühendisleri Odası tarafından düzenlenen, "1999'dan günümüze Eskişehir Depremselliği" konulu panel, ESOGÜ Prof. Dr. Necla Özdemir konferans salonunda gerçekleştirilmişti. Bu konferansta, ESOGÜ Jeoloji Mühendisliği Bölümü Başkanı Sayın Prof. Dr. Erhan Altunel, "Dünyanın, en tehlikeli faylarından biri olan Kuzey Anadolu Fay zonuna Eskişehir'in çok yakın olduğuna dikkat çekerek, "Bu fay hattında, şiddetli bir deprem olursa, Eskişehir'de bundan hasar görecektir."diyerek, uyarıda bulunmuştu.
Depremle ilgili panele, katılan, Tepebaşı Belediye Başkanı Tacettin Sarıoğlu' nun, depremden sonra ağıt yakmak yerine, daha önceden muhtemel felaketin bilimsel toplantılarda gündeme gelmesinin, unutulmaması ve unutturulmaması gerektiğini belirtmesi, doğru bir tespitti Ancak Belediyelerin, deprem riskine karşı gösterdikleri icraatları ortada.
Öte yandan 1999 yılında, Marmara Bölgesi'nde meydana gelen ve 17 bin kişinin ölümüne neden olan 7.4 büyüklüğündeki depremden sonra da ülke genelinde ve Eskişehir' de depremle ilgili önlemler, sürekli gündemde oldu. Hatta 17 Ağustos depreminden sonra, TBMM'de grubu bulunan siyasi partilere mensup milletvekilleri, deprem felaketiyle ilgili alınan ve alınması gereken tedbirler konusunda, meclis araştırması açılması için önerge verdiler. Önerge de "afet riski yüksek olan bölgelerden başlamak üzere, mevcut yapı ve altyapıların afetler olmadan önce güçlendirilmesi ve yenilenmesi çalışmalarına kamu binalarından başlayarak, önem ve öncelik verilmeli ve bu amaç için yeterli iç ve dış kaynaklar bulunarak, özel bir uygulama projesi hazırlanmalıdır. " ifadesi yer almıştı. Bugün bu ifadeler, ne ülke bazında, ne de Eskişehir'de hayata geçirildi.
Yine aynı önerge de," planlama ve yapı sektöründe görev alan şehir plancılığı, mimar, inşaat, jeoloji, jeofizik, makine ve elektrik mühendisliği gibi, uzmanlık alanlarının yetki ve sorumluluklarını belirleyen, meslek yasaları çıkarılmalıdır. Bu yasalarda, Meslek Odalarına üyelerini denetleme yetkisi verilmeli, gereği yerine getirilmez ise, Odalar da sorumlu tutulmalıdır. Ülkemizde sağlıklı yapılaşma için, yeterli sayıda mimar, mühendis ve teknik eleman bulunmaktadır. İnşatlarda mimar, mühendis, tekniker kalifiye usta-işçisinin istihdamını sağlayacak yasal düzenlemeler yapılmalıdır. Bağımsız ve uzman bir meslek kuruluşu olarak İnşaat Müteahhitleri Odası kurulmalı ve müteahhitler meslek ilkeleri açısından denetlenmelidir. Müteahhitlik sistemi değiştirilerek, yetki ve sorumlulukların belirleneceği bir hukuki sisteme kavuşturulmalıdır. "ifadeleri arzu edilen boyutta gerçekleşmediği gibi, bir müddet sonra unutuldu. Ortama da "eski tas eski hamam" felsefesi hakim oldu. Oysa depremlerle ilgili önlemler, sözde değil özde alınmalıdır.
17 Ağustos Marmara Depremi'nde, sabahın erken saatlerinde, Gölcük' te idik. Üç gün, enkaz kaldırma çalışmalarına, yardımcı olduk. Orada gördüğümüz eksiklileri ve yapılması gerekenleri, o günlerde, Eskişehir Valisi olan, Sayın Ali Fuat Güven'e aktardık. Eskişehir' de, birkaç adet çadır kent kurulmasını da istedik. Önerilerimizin büyük çoğunluğu, o yıllarda hayata geçti. Hatta o günlerde, üç yerde çadır kent yeri tespit edildi. Bunlardan Zincirlikuyu Mahallesinde gerçekleştirilen 62500 m2, Mamuca da gerçekleştirilen 55500 m2 çadır kentlere, ne oldu bilinmez ama bir çadır kent sahası da, içinde sivil savunmacılarında bulunduğu, bir kooperatife, tahsis edilerek ortadan kaldırıldı.
Oysa bu çadır kent sahalarının ve depremlerde gerekli malzemenin, her an hazır olacak şekilde muhafaza edilmesi gerekir. Eskişehir'de, depremin doğurabileceği zararların azaltılması konusunda, "HALKIN" bilgilendirilmesi amacıyla sürekli, etkili eğitim programları yapılmalı ve alınan önlemlerde, sürekli gündemde tutulmalıdır. Vilayet, Anakent, Tepebaşı, Odunpazarı, İlçe, belde belediyeleri ve bilim adamlarımız, özellikle de halkımız, depremle ilgili önlemleri, kesinlikle ihmal etmemeli ve Eskişehir' de her yıl depremle ilgili çalışmalar, geniş kapsamlı bir toplantıda değerlendirilmelidir. Çünkü deprem, ihmale gelmez. Nitekim Japon ünlü fizikçi Torahiko TERAD, "DOĞAL AFET UNUTULDUĞU ZAMAN GELİR." demiştir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi