1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Siyasette çaresiz bırakma!

Belki çok sık duymadınız bu tanımı ama siyasette “çaresiz bırakma” diye bir durum söz konusudur.
Kısaca nasıl bir durum olduğundan bahsedelim isterseniz…
Şimdi! Bir partinin adayını beğenir, ona inanır ve güvenirsiniz.
Onun kazanması gerektiğini düşünüp, onun adına elinizden geleni yapmaya başlarsınız.
Desteğiniz öylesine yüksektir ki, karşılık dahi beklemeden zaman ve para harcar, bir dolu fedakârlıkta bulunursunuz.
Tek isteğiniz, o beğendiğiniz, inandığınız, güvendiğiniz ve topluma faydalı olacağına inandığınız insanın seçilip, koltuğa oturmasıdır.
öylesine benimsersiniz ki o adayı, hakkında olumsuz laf dahi söylenmesine tahammül edemez bir hale gelirsiniz.
Girdiğiniz her ortamda canhıraş savunursunuz.
Sonunda istediğiniz olur.
Desteklediğiniz, yanında olduğunuz, fedakârlıkta bulunduğunuz aday seçilir, koltuğa oturur.
O koltuğa oturmasında, çorbadaki tuz tanesi  misali katkınızın olduğunu düşünüp, mutlu olursunuz.
Ancak…
Bir gün gelir, hayal kırıklıkları başlar.
Güvendiğiniz adamın güvenilmez, inandığınız adamın inandırıcı olmadığını görmeye başlarsınız.
öyle şeylere şahit olursunuz ki, gün gelir gördükleriniz “Ben bunun için mi uğraştım?” noktasına getirir sizi
Ancak bunu çıkıp aleni şekilde söyleyemezsiniz…
-“Hata etmişim. Peşinden koşulacak adam değilmiş” diyemezsiniz.
çünkü daha dün laf kondurmadığınızı, en büyük destekçisi olduğunuzu bilmeyen kalmamıştır.
-“Suyu kesildi de o yüzden sırtını döndü.” şeklinde düşünülmemesi için susar, bir köşeye çekilirsiniz.
İşte bu anlattığımız durum, seçilen kişilerin seçilir seçilmez en yakınında olmuş insanlardan kurtulmak için başvurduğu “çaresiz bırakma” yöntemidir.
-“Nasıl olsa beni desteklediğini herkes biliyor. O yüzden karşıma geçemez. Toplum önünde rezil ve hain pozisyonuna düşer” diye düşünen koltuk sahiplerinin sık sık başvurduğu bir yol olmuştur.
Küçücük çevremde bile böyle bir sürü insan tanıyorum…
Zannettiği kadar muteber çıkmayan koltuk sahipleri hakkında sırf “Dün destekledim. Bugün karşısında olduğumu ilan edersem, haklı bile olsam haksız bulunacağım” endişesiyle yaşayan bir dolu insan var çevremde…
Sessiz sedasız hayal kırıklıklarıyla birlikte yaşıyorlar…
Onları çaresiz bırakanlar ise hayatlarından gayet memnun.
-“Desteklemeseydi kardeşim” diyerek meseleden kendilerini sıyırıyorlar…
Velhasıl enteresan bir durum bu…


.....


Bir takımın geleceği nasıl mahvedilir?


-Eskişehirspor, şampiyon olup süper lige çıktığı 2007-2008 sezonu sonrasında işi gücü bırakıp sağlam bir altyapının temelini atsaydı.
-Yarım saat bile top oynamayan futbolcu transferlerine verilen kucak dolusu paraların yarısı Eskişehirspor’un geleceği olan çocuklara harcanmış olsaydı.
-Şehrin en değerli markası olan kulüp iki kişi arasında pinpon topu gibi bir oraya bir buraya savrulup giderken, Eskişehirspor’u bugünlere taşıyacak olan çocukların yetişeceği altyapı tüm bu olup bitenlere kurban edilmeseydi.
-Kulübün başına gelen başkan ve yöneticiler, altyapı takımlarını sırtlarında bir kambur olarak görmeseydi.
-Yönetimler, transfer edilecek olan futbolcuların sırtından para kazananlara değil de kulübün geleceği olan yetenekli çocukların bulunmasına emek verecek insanlara önem vermiş olsaydı.
-Bir gün de o küçük çocukların sırtları sıvazlanabilseydi.
-Başkan ve yöneticilerin bir gecelik meyhane hesabı keşke altyapı’daki çocuklara harcanabilseydi.
-Transfer edilen ama ayağı topa bile değmeyen üstelik kulübün başına her türlü belayı saran adı sanı duyulmamış futbolculara ödenen paralar keşke bu çocuklardan esirgenmeseydi…
Bu gün Eskişehirspor’un arkasından gelen en az 3 Eskişehirspor daha vardı.
***

2008’den sonra bu iş yapılsaydı, o tarihte 15 yaşında olan çocuklar, bugün 25 yaşında, Türkiye futbol kulüplerinin peşinden koştuğu futbolcular olacaktı.
O gün 10 yaşında olan çocuklar, bugün 22 yaşında ve ağabeylerinin yedek kulübesinde sıralarını bekleyecekti.
2008’den sonra gelen her yönetim yaptığı yanlışlarla Eskişehirspor’u da geleceğini de mahvetti.
Anlık, günlük ve sezonluk başarı peşinde koşmak varken, 10 yıl sonrasının yatırımını hem riskli hem de gereksiz gördü…

Bu yüzden…
O günden bu yana başkanlık ve yöneticilik yapanların her birini ayrı ayrı kutluyorum!
Not- Eskişehirspor’un düşüş süreci örnek alınacak bir durumdur.
Eskişehirspor’un bu süreçte yaptığının tam tersini yapan kulüpler başarılı olur…
Aynısını yapan kulüpler ise ancak Eskişehirspor’un liginde Eskişehirspor’a rakip olur.


.....


Hayaller ve umutlar bitirilirse!


İnsanı yaşatan umuttur.
Kötü yaşam koşullarının bir gün değişeceği, çocuklarının iyi bir meslek sahibi olup, çok para kazanacağı, desteklediği takımın şampiyon olacağı gibi hayaller bu umudun birer parçasıdır.
İnsanlar, yaşamı boyunca, kurmuş olduğu  hayallerin ve beklentisi içine girdiği umutlarının gerçekleşmesi adına elinden geleni yapar.
örneğin, çocuklarının iyi eğitim alıp, iyi bir meslek sahibi olması adına maddi- manevi büyük fedakârlıklarda bulunur.
Bir gün zengin olma hayalinin gerçekleşmesi adına zaman zaman da olsa  şans oyunları oynar.
Ya da...
Tutkusu haline gelen takımının başarılı ve şampiyon olmasıyla bundan büyük haz alacağını düşünerek, zamanını harcar.

***
İnsanı umut yaşatır...
Umudun bittiği yerde var olan ama üzeri bu hayal ve umutlarla örtülmüş daha büyük sorunların gerçekliği ile yüz yüze gelinir.
İşte en kötüsü de budur.
O yüzden devlet insanların umutlarının tükenmesine izin veremez, vermemelidir...
Umutların tükenmesine yol açacak güvensizlik ortamına izin veremez, vermemelidir…
Zira...
İnsanların tükenen umutları, devletin benzeri hayal ve umutlarını da tüketir...

***
Ne yazık ki, bugün insanların yukarıda bahsettiğimiz hayal ve umutları tükenme noktasına geliyor, getiriliyor.
İşsizlik ve liyakatsizlik, insanların gelecekte çocukları için kurduğu hayalleri ne yazık ki ortadan kaldırmış durumda.
Bir gün zengin olma hayali, hep aynı ilçeye isabet etmesi ve sürekli aynı numaraların çıkması gibi yaşanan olaylar nedeniyle güvenilir olmaktan çıkmış vaziyette.
Futbolda bile siyasetin müdahalesi olduğuna inanılan, şampiyon olacak takımı siyasetin belirlediğine inanılan bir süreç yaşanıyor.
Kısacası...
İnsanların hayalleri ve gelecek umudu, yaratılan güvensizlik ortamına yenik düşmüş vaziyette...
Bu kötü!
Bu hem de çok kötü!


....


BİRAZDA
GüLMEK LAZIM


Görevi gereği orta kademeden bir bürokrat, emrinde çalışanları yerinde görmek, denetlemek üzere bir köy yoluna girer. Nasıl olduysa ayağı kayar ve kendini bataklıkta bulur. Kurtulmak ister daha da batar ve başlar bağırmaya:
— İmdat! Boğuluyorum. Kurtarın beni!
Yoldan geçmekte olan bir köylü bu sese gelir ve başlar olanları izlemeye... Köylünün gelip de kendisini sadece izlemesine bozulan bürokrat, kızgın ses tonuyla:
— Görmüyor musun be adam!?! Bataklığa düştüm. Kurtar beni!!!
Hiç oralı olmayan köylü:
— Görüyorum, geçmiş olsun, der.
Kurtarmak bir tarafa, neredeyse dönüp gidesi olan köylünün bu durumunu anlayan bürokrat panikler, başlar yalvarmaya:
— Lütfen! Bir dal uzat. Kurtar beni!
Köylü bağırır:
— Olmaz! Ben ve sen şu anda hazine topraklarındayız. Hazineden bir şey almak, koparmak suçtur! Sen benimle dalga mı geçiyorsun bey!
Ağzına dolan çamurlarla bağırmasını sürdüren bürokrat:
— ölüyorum. Kurtar beni!
Köylü hiç istifini bozmaz:
— Ben öyle hazine’den mal alıp suçlu duruma düşemem. Ancak köpek ciğer işte!! seni böyle bırakacak da değilim. Gidip muhtara haber vereceğim. O kaymakamı, kaymakam da valiyi arar elbet.. Malmüdürüne talimat verilir. Şayet, hazine arazisi değilse, itfaiyeye talimat gider ve onlar seni kurtarır.
— Yahu! Bunlar oluncaya kadar ben ölürüm.
Köylü güler:
— Ben ölmezsin demiyorum ki. Hem ölsen de, mevzuata uygun ölürsün!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi