SUÇLU, SUÇSUZ...

UEFA'nın Eskişehirspor'a kestiği 1 yıl men kararından sonra herkes suçlu ve suçsuz arayışına geçti.
Kimilerine göre göre tek suçlu Bülent Uygun ve Ümit Karan, kimilerine göre ise Halil Ünal ve Zafer Tüzün.
Her nedense ortada bir suç varsa kimse üzerine alınmaz ve üstüne üstlük bu suçu başkalarına atar.
İşte camiada 3 gündür durum böyle.

Ümit Karan ve Bülent Uygun'un Eskişehir'e geldiği ilk günleri daha dün gibi hatırlıyorum.
Ümit için Atatürk stadında tören yapılmış, kapalı tribün dolmuş, ve herkes de bir heyecan yaşanmıştı.
Halil Ünal yaptığı konuşma da " Ümit Karan bir sözle bize geldi. Gelirken Türkiye kupasında, ligde üst sıralara oynama ve Avrupa kupalarına gitme hedefi ile gelirim şartını koştu. Bizde kendisi ile üç yıllık sözleşme yaptık" dedi.
Bülent Uygun için de durum farklı değildi.
Şimdiki başkan Mesut Hoşcan o zaman başkan Ünal olmadığı için Uygun'un imza töreninde yer almış ve "Amacımız, Eskişehirspor'u hedefi olan bir takım yapmak. Adam gibi adam olan Bülent Uygun hocamız, bize zorluk çıkarmadı. Kendisi, bize iddialı bir takım oluşturmak istediğini söyledi. Bülent Uygun kulübümüze hayırlı olsun, camia olarak daha güzel günler yaşayacağız'' demişti.
Bu konuşmalar arşivde de mevcuttur.
Eskişehir halkı hep iyi niyetlidir.
Ama kim bilirki ilerleyen günlerde teknik adam veya futbolcunun sıkıntılar yaşatacağını.
Adamların geldiği günleri değil giderken, arkalarından neler konuşacağımıza kimse bilemez.

Şu bir gerçek ki iyi niyetle yaklaşmanın faturasını hep Eskişehirspor çekiyor.
Bu konuda tek bir suçumuz var.
Maalesef teknik direktör ya da İstanbul'dan gelen ve özellikle de yaşını almış oyuncuları getirirken, bulunmaz hint kumaşı gibi görüp, allı ballı sözleşmelere göz yummamız en büyük hatadır.
Bu böyle geldi böylede gidiyor.
Adamlar ne şart koysa sanki başka yere gider korkusuyla "Tamam olur. Sıkıntı yok. Onu da çözeriz. Bunu da yazalım" deniyor.
Böyle bir şey yok.
Hangisi geldi de parasını çatır çatır almadan gitti. Kalan alacakları için bile Eskişehirspor'u mahkemeye verdiler.
Biri de "Tamam ben bu takımdan ekmek yedim. Alacağım olan şu kadar parayı da bağışlayarak gidiyorum" dedi. Tek bir örnek bile yok.
Bu nedenle yönetimler kim olursa olsun, sözleşmeler yapılırken biraz da kulüp düşünülmeli.
Sanki bundan sonra bunlar olmayacak mı? Yine olacak. Bari biraz dikkat edin.
Giden paralar da kimsenin cebinden değil Eskişehirspor'un kasasından gidiyor.

Artık suçlu suçsuzu aramayı bırakmalıyız.
Ceza Eskişehirspor'a kesildiyse bu caminanın içindeki herkesin yada hepimizin suçu var.
Bu saatten sonra yapılacak tek iş var o da yönetimin güzel bir dosya hazırlayıp CAS'a başvurması gerekli. Zaten bu konuda hassas olan başkan Hoşcan'ın bizzat çalışmaları yakından takip ettiğini duyuyoruz.
CAS'a yapılacak olan iyi bir savunma ile birlikte lehimize sonuç çıkabilir.

Son olarak UEFA'nın şike konusunrda aldığı kararları da anlayamıyorum.
Şahısların suçunu camialar ödememeli.
Nasıl ki bir sporcu da doping çıktığında kulüp değil oyuncu cezalandırılıyor.
Şikede de aynı uygulama olmalı diye düşünüyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Erkan Midilli Arşivi