Tahta atın öğrettikleri

İki çocuklu bir aile hafta sonunu piknik yaparak geçirmeye karar verirler.
En güzel ağacın altına vardıklarında anne yemeği hazırlarken, çocuklar babalarıyla birlikte yürüyüşe çıkar.
Uzun uzun yürürler. Küçük oğlan çok yorulur ve babasına yalvarır...

"Ne olur beni kucağına al!"
Baba: "Ben de yorgunum oğlum"demez. Tek kelime etmeden yolun kenarına gördüğü kuru dalı alır ve oğluna verir...

"Al oğlum, sana güzel bir at. Buna bin git!"
Çocuk sevinçle daldan atına biner ve koşarak, zıplayarak, dehleyerek annesinin yanına doğru uçar adeta... Babasını ve ablasını çok gerilerde bırakarak...

Baba gülerek kızına döner:
"İşte yaşam budur kızım. Bazen zihnen ya da bedenen kendini çok yorgun hissedeceksin. İşte o zaman kendine değnekten bir at bul ve neşeyle yoluna devam et.
Bu at, bir arkadaş, bir çiçek, bir şiir, ya da bir çocuğun sevinci olabilir."

------------------------------------


Sus yoksa amcaya veririm...

Çanakkale'den 30-32 yaşlarında bir kadın, kucağındaki süt bebeğiyle otobüse biner. Yanına da iri kıyım bir adam oturur. Otobüs Ezine'ye ulaştığında kadın çocuğunu emzirmek amacıyla memesini açar ve çocuğa verir.

Ancak çocuk inatla memeyi emmek istemez. Kadın çocuğa kızar ve sert bir sesle;

-Al yoksa amcaya veririm !....

Adam göz ucuyla bakar ve önüne döner...

Ayvacık'a geldiklerinde kadın yine memesini çıkarır ve çocuğu yine emzirmek ister, çocuk yine emmez ve yine aynı sözler kadının ağzından dökülür;

-Al yoksa amcaya veririm.

Bu olay her durakta tekrarlanır ve hepsinde de aynı şeyler yaşanır.

Küçük kuyu, Altınoluk, Güre, Akçay derken Edremit'e kadar gelinir. Edremit'te de kadın;

-Al yoksa amcaya veririm diyince adam patlar

-Hanım hanım yeter artık !...Vereceksen ver. Ben taa Ayvacık'ta inecektim, buralara kadar geldim...

Önceki ve Sonraki Yazılar
AKTÜEL Arşivi