1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Ticaretin ve siyasetin kullanamayacağı tek marka!

Daha önce de çeşitli vesilelerle yazdık…


Kalabak Eskişehirlilerin alıştığı, sevdiği ve yokluğunda eksikliğini büyük oranda hissettiği bir su.
Dahası…
Yine Eskişehirlilerin, yerine başka bir muadilini asla koyamadığı, Eskişehir’den ayrı kaldığı süreçte yokluğuna daha çok ihtiyaç duyduğu da bir sudur Kalabak suyu…
öte yandan…
Kalabak suyu; alışkanlık ve tutku yüzünden diğer ticari markaların Eskişehir’de istenilen düzeyde satış yapamamasının da önündeki tek engeldir aslında…
Sırf bu yüzden zaman zaman iftiraya uğrar Kalabak suyu…


 


xxx



Yazın ishal, kışın soğuk algınlığına bağlı rahatsızlıklar arttığında günah keçisi olur…
Şehirde  “sağlık ocağına gittim, sebebi Kalabak suyuymuş” söylentisi yayılır bir anda.
Bazı hekim ve sağlık çalışanlarının da bilerek ya da bilmeyerek bu söylentiye ortak olması, söylentinin bir anda kulaktan kulağa yayılmasına neden olur.
Hiç kimse, bu söylentinin doğru olması halinde, “bu suyu içen 600-700 bin kişinin aynı anda hasta olacağı” mantığını bile yürütme gereği duymadan  inanır buna iyi mi?
-“Bak Kalabak suyu hasta ediyormuş. Hiç olmazsa çocuklara içirmeyelim” demeye başlar insanlar.
İşte! İftira ile ticari suların Eskişehir pazar payını ele geçirmenin ilk adımı da böylece atılmış olur.


 


xxx


İlginçtir! Kalabak suyuna yönelik bu söylentilerin çıkması ile diğer ticari suların kampanyalara başlamaları hep aynı sürece denk gelir.
öte yandan…
Kalabak suyu fabrikada yapay üretilen bir su değildir.
Kaynağından fışkırır…
Borularla getirildiği tesislerde işlenir, arıtılır, sağlıklı bir şekilde içilecek hale getirilerek, şehre dağıtılır.
Zaman zaman yetersiz yağışlar yüzünden, Kalabak suyu kaynağında eksilme yaşanır.



Bu durum ister istemez ihtiyacı karşılamada sıkıntıya neden olur.
Geçmiş dönemlerde, yine yağış yetersizliği nedeniyle kaynağından azalan Kalabak suyunun Sarı su ile karıştırılıp şehre verildiği ve sıkıntının bu şekilde önlendiği defalarca olmuştur.


 


xxx

Bugün Kalabak suyu ile ilgili yaşanan bir sıkıntı var.


Sıkıntı, suyun kaynağında yaşanan bir azalma değil.


İhmal sonucu bugüne kadar fark edilmeyen son kullanma tarihi geçmiş damacanaların yenilenmesinden kaynaklı bir sıkıntı yaşanıyor.
İşte böylesine bir sıkıntı yaşanırken, hiç şaşırmayacağımız şekilde, diğer ticari sular bu fırsatı kaçırmayarak kampanyalarını devreye sokmuş, sitelere özel fiyatlar çıkartmaya başlamıştır…
Yaşanan sıkıntı yakın bir süreçte ortadan kalkacak, yenilenen damacanalarla dağıtımı eskiden olduğu gibi bir düzene girecektir
Bu arayı fırsat bilerek, Pazar payının üzerine oturmayı hedefleyen diğer ticari  su firmaları da, her zaman olduğu gibi hedeflerine ulaşamayacaktır…
çünkü…
Kalabak Eskişehir’in suyudur, Eskişehirli Kalabak suyundan başkasını içmez…


 


xxx

Not- Şimdi birileri bu yazı üzerine kalkıp “Belediye’ye nasıl da yağ çekmiş” diyebilir.



Ama kendi adıma şunu söylememde yarar var ki, ben bu şehirde bu  suyu içmeye başladığımda ve sonraki yıllarda belediye başkanı olanlar şimdi hayatta değil.


Yarın bu belediyelerin başındakiler de orada olmayacaklar. Fakat Kalabak suyu bu şehirde ve bu şehrin suyu olarak  hep olacak. O yüzden bu yazı birilerine yağ çekme ya da avukatlık yapma yazısı değil, tam tersine nüfus kâğıdında “Eskişehir” yazan birinin, kendi suyuna sahip çıkma gayreti yazısıdır.


Dahası…


Kalabak suyu bana göre, Eskişehir’in sahip olduğu, siyasetin ve ticaretin kullanamayacağı tek markadır…


-------------------------------------------------


 


çorlu’da “Yılmaz Büyükerşen Balmumu Heykeller Müzesi”


 


çorlu Belediye Başkanı Ahmet Sarıkurt, Büyükşehir Belediyesinin çalışmalarını incelemek üzere  Eskişehir’e geliyor.


Bir güzel geziyor Eskişehir’i.


Odunpazarı’nda ki Yılmaz Büyükerşen Balmumu Heykel Müzesine götürüyorlar.


Türkiye’de ilk olan müze çok hoşuna gidiyor.


Benzerini çorlu’da yapmak için hemen harekete geçiyor.


110 tane balmumu heykelin alımı için meclisinden karar çıkartıyor önce.


Ardından…


110 heykeli Eskişehir’den satın alarak, söz konusu müzenin çorlu’da açılması için kolları sıvıyor.


İşte o müze geçtiğimiz 9 Eylül günü “çorlu Yılmaz Büyükerşen Balmumu Heykel Müzesi” ismiyle, törenle açılmış…


Törende gerek Tekirdağ gerekse çorlu Belediye Başkanları, açılışı yapılan müzenin Tekirdağ ve çorlu’ya büyük değer katacağını söylemiş.


Yani…


Eskişehir’den sonra “Yılmaz Büyükerşen Balmumu Heykel Müzesi’nin” sayısı 2’ye yükselmiş.


Bu arada…


Açılışı yapılan “çorlu Yılmaz Büyükerşen Balmumu Heykeller Müzesi”ne, geçmişte tıpkı Eskişehir’de olduğu gibi AK parti cenahından tepki ve eleştiriler gelmiş…


çorlu’daki AK partililer, müzede Enver Aysever ve Berna Laçin ile Marilyn Monroe gibi isimlerin balmumu heykellerinin bulunmasına tepki göstermişler.


 


----------------------------------------------------


 


Asıl tehlike dışarıda…


 


Hekim bir arkadaşımız, dostumuz anlatmış biz de yazmıştık bu sütunlarda…

Salgının ilk ayında,  sürekli virüs taşıyan hastalar ile iç içe olduğunu hatırlatıp “Hastaneye sürekli salgına yakalanmış virüs taşıyan hastalar geliyor ve sen de onlarla bütün gün iç içe ve sürekli temas halindesin. İşin bir hayli zor gerçekten… Nereden baksan kelle koltukta çalışıyorsun.” Demiştik kendisine…


O da; “Yok, tam da öyle değil” demiş, Ardından da, şöyle bir tespitte bulunmuştu;
-“Biz, hastaneye gelen hastaların en azından virüs taşıdıklarını ya da taşıma ihtimalleri olduğunu biliyor buna göre de gerekli kişisel koruyucu önlemlerimizi alıyoruz. Ama asıl tehlike sokakta. Sokakta dükkan dükkan dolaşanların virüs taşıyıp taşımadıkları bilinmiyor. En büyük tehlike de bu. Zira sağlıklı gibi görünen ama virüs taşıyan bu insanlar girdikleri her yerde önlem almamış diğer insanlara kolaylıkla virüs bulaştırabiliyor. O yüzden, şu anda sokaklar hastanelerden daha güvensiz bir durumda. Ben mecbur kaldığım için dışarıya çıktığımda, hastanede olduğumdan daha fazla endişe ve korku duyuyorum.”


O günün üzerinden neredeyse 4-5 ay geçti…


Bugüne geldiğimizde, dışarısı hastaneden inanın kat be kat daha tehlikeli bir yer haline geldi…


Yani…


Asıl tehlike dışarıda sokak sokak, cadde cadde kol gezer oldu…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi