50 yaşın üstündeki erkeklere düzenli PSA testi şart!

Dünyada her yıl milyonlarca erkeğe prostat kanseri tanısı konulduğunu belirten Acıbadem Eskişehir Hastanesi Üroloji Uzmanı Dr. Yurdaer Kaynak "Prostat kanseri, erkeklerde en sık görülen kanserlerden biridir. Özellikle 50 yaş üstü erkeklerde risk artmaktadır. Ancak erken teşhis sayesinde hastalık büyük oranda tedavi edilebilmektedir" dedi.
Prostat kanserinin başlangıçta genellikle belirti vermediğini vurgulayan Dr. Kaynak hastalık ilerledikçe idrar yapmada güçlük, sık idrara çıkma, gece uyanmaları, idrarda kan gibi işaretlerin ortaya çıkabileceğini; benzer belirtilerin başka prostat hastalıklarında da görülebileceği için doktor kontrolünün şart olduğunu söyledi. Risk grubunda yer alan kişilere dair "50 yaş üstü erkeklerde daha sık görülür. Baba veya erkek kardeşte prostat kanseri varsa risk artar. Yağlı besinlerden zengin, sebze ve liften fakir beslenme riski yükseltir. Genetik faktörler de önemli rol oynar" ifadelerini kullandı.
"İhmal etmeyin, ‘Bana bir şey olmaz’ demeyin"
Erken teşhisin hayat kurtardığının altını çizen Dr. Kaynak 50 yaşından itibaren tüm erkeklerin düzenli olarak PSA testi ve üroloji muayenesi yaptırmasını tavsiye etti. Ailesinde prostat kanseri olanlar için kontrollerin 45 yaşında hatta bazı durumlarda daha erken başlaması gerektiğini sözlerine ekledi. Erkeklerin çoğu zaman utanma, ihmal veya "bana bir şey olmaz" düşüncesiyle doktora gitmeyi ertelediğine değinen Dr. Kaynak "Erken teşhis ile yaşam süresi uzar. İleri evrelerde tedavi daha zor ve yıpratıcıdır. Sevdiklerimizle daha uzun ve kaliteli bir yaşam için kontroller hayati önem taşır. Erken tanı konan prostat kanseri tedavi edilebilir ve kişi sağlıklı yaşamına devam edebilir" diye konuştu.
"Kişiye özel tedavi uygulanır"
Prostat kanserinin kesin teşhisi için biyopsi yapıldığını belirten Dr. Kaynak tedavi yöntemleri hakkında da bilgi verdi. Tedavinin, hastalığın evresine, hastanın genel sağlık durumuna ve bireysel tercihlere bağlı olarak değişebileceğini vurgulayan Dr. Kaynak erken evrelerde aktif izlem, cerrahi müdahale ve radyoterapinin gündeme geldiğini; daha ileri evrelerde ise hormonal tedavi, kemoterapi, immünoterapi ve hedefe yönelik tedavilerin tercih edildiğini dile getirdi. Hastanın durumu ve hastalığın yayılım durumuna göre birden fazla tedavi yönteminin bir arada kullanılabileceğini söyledi.
Gözlem ve takip olarak özetlenebilen aktif izlemin yavaş ilerleyen ve düşük riskli prostat kanseri vakalarında tercih edildiğini ve böylece gereksiz tedavilerden kaçınılabileceğini ifade eden Dr. Kaynak "Cerrahi işlem yani ‘radikal prostatektomi’ prostat bezinin ve çevresindeki dokuların cerrahi olarak çıkarılmasıdır. Açık, laparoskopik veya robotik cerrahi yöntemlerle uygulanabilir. Kanser hücrelerini yok etmek için yüksek enerjili ışınların kullanıldığı radyoterapi yöntemi yine tedavi seçeneklerinden biridir. Kemoterapi ise ileri evre prostat kanseri hastalarında, kanser hücrelerini öldürmek veya büyümesini yavaşlatmak için değerlendirilir. Bu tedavi genellikle hormon tedavisine dirençli vakalarda tercih edilir" diye konuştu.
"Testislerin cerrahi olarak çıkarılması da gündeme gelebilir"
Testosteron hormonunun prostat kanseri üzerindeki etkisini azaltmak için ilaç veya testislerin cerrahi olarak çıkarılması (orşiektomi) yoluyla "Androjen Baskılama" yönteminin uygulandığını ifade eden Dr. Kaynak "Bunun yanısıra kanser hücrelerini spesifik olarak hedef alan ilaçlar kullanarak ‘hedefe yönelik tedavi’ seçilebilir. Ayrıca bağışıklık sisteminin kanser hücrelerine karşı savaşmasını teşvik eden ilaçlarla da özellikle ileri evre hastalarda ‘immünoterapi’ denenebilir" dedi.