Uykusuzluk depresyona neden oluyor

Sağlığımız için vazgeçilmez olan uykunun, çocukların büyümesinde, bağışıklık sistemi, öğrenme ve hafıza üzerindeki etkilerinin uzun yıllardır çok iyi bilindiğini söyleyen Prof. Dr. Hakan Kaynak, “Uyusun da büyüsün sözü halk arasında uykunun büyüme üzerindeki etkisini gösteren bir halk deyişidir. Üst solunum yolu enfeksiyonlarına bağlı olarak uykuda solunum bozukluğu yaşayan çocukların gelişiminin etkilenebileceği ve bademcik ameliyatı sonrasında gelişimin normale dönebileceği halk arasında yaygın olarak bilinir. Uykusuz kaldığımız günler sonrasında sıklıkla enfeksiyonlarla karşılaştığımız gerçeğini hepimiz birebir yaşayarak gözlemlemişizdir. Öğrenme ve uyku ilişkisi de halk arasında çok iyi bilinir. Öğretmenlerimiz ve büyüklerimiz, akşam öğrendiklerimizi sabah erken kalkıp tekrarladığımızda, bilgilerimizin çok daha kalıcı olduğunu hep söylemişlerdir. Son çalışmalar, uykusuzluk ve kilo alımı arasındaki ilişkiyi çok net bir şekilde ortaya koymuştur. Maalesef son yıllarda uyku saatlerinden kısıtlayarak daha çok yaşama zaman ayırma popüler bir görüş haline gelmiştir. Yapılan araştırmalarda son yüzyılda ortalama uyku süremizde iki saate yakın bir azaltma yaptığımızı ve buna karşılık, toplumların obezite oranlarının belirgin olarak arttığı gözlenmiştir” diyor.
Uykusuzluğun sağlığımız üzerinde negatif etkileri var
Dr. Hakan Kaynak, “Normal uyku süresini kısıtlamanın ötesinde çok sık görülen 100'e yakın uyku hastalığının da sağlığımız üzerine negatif etkileri çok daha önemlidir. Birkaç örnek vermek gerekirse horlamayla birlikte seyreden ve toplumda çok sık görülen uyku apne sendromunun hormonal, metabolik, kalp ve sinir sistemi üzerine etkileri çok iyi bilinmektedir. Uyku apne sendromlu hastalar, kilo vermek isterken kilo alırlar, kısa süre sonra diyabete yatkınlık ve ardından diyabet gelişir. Bu hastalarda hipertansiyon ve ardından kalp ve beyin damar tıkanıklıkları da çok sık gözlenir. Toplumda sık görülen ve uykusuzlukla seyreden bir uyku hastalığı olan huzursuz bacak sendromunun da kilo alımına ve hipertansiyona sebep olduğu bilinmektedir” diyor.
Uyku apne sendromlu hastaların yaklaşık yarısında depresyon görülür
Çoğu insan için 7-8 saat uykunun yeterli olduğunu, kişilerin kendi uyku sürelerini gözlemleyip, hayatlarını buna göre düzenlemelerinin hem sağlıkları hem de sosyal hayatları için önem teşkil ettiğini belirten Uyku Bozuklukları Uzmanı Prof. Dr. Hakan Kaynak, uykusuzluğun en iyi bilinen sonuçlarından birinin zihinsel fonksiyonlarda bozulma olduğunu söylüyor ve ekliyor: “Kısa süre bile yetersiz ve kısa uyuyan kişilerde hemen konsantrasyon bozuklukları, unutkanlık ve sinirlilik gibi belirtiler başlar. Birçok uyku hastalığında da bu belirtilere çok sık rastlanır. Örneğin uyku apne sendromlu hastaların yaklaşık yarısında depresyon ve depresyonu taklit eden belirtiler görülür. Stresin uyku bozukluklarına etkisi de sinir sistemi ile uyku ilişkisinin başka bir boyutudur. Stresin uykumuzu kaçırdığını, stresli olduğumuzda uykuya dalmakta güçlük çektiğimizi hepimiz gözlemlemişizdir. Böyle gecelerde hem uykuya dalmakta güçlük çeker hem de gece çok sık uyanırız. Ancak tüm uykusuzluk sorunlarını da strese bağlamak çok yaygın yapılan bir yanlıştır. Bu nedenle birçok uyku hastalığının teşhisi gecikir. Stresle birlikte olan ve uykusuzluğa sebep olan birçok uyku hastalığı olduğu unutulmamalıdır. Özellikle de teşhisi netleştirmeden uyku ilaçları ve alkolden yardım ummak, uykusuzluğu daha kronik ve tedavisi daha zor bir hale getirir.”
Uyku kalitesini artırmak için neler yapılabilir?
Uyku kalitesini artırmak için dikkat edilmesi gereken birçok şey olduğu söyleyen Prof. Dr. Hakan Kaynak, “Kötü beslenme uykuyu çok negatif etkiler. Uyku öncesi mutlaka 2-3 saat bir şey yememeli, özellikle de şekerli ve yağlı yiyeceklerden uzak durulmalıdır. Sakin, ılık bir ortam, iyi kaliteli bir yatak uyku kalitesi için çok iyi bilinen gerçekler olsa da bunlardan daha önemlisi, uyku için yeterli süre ayırmaktır. Herkesin kendi için gerekli uyku süresini ve uyku saatini gözlemleyerek, organizmasının ihtiyaçlarına direnmek yerine, vücudunun isteklerine itaat etmesi gerekir” diyor.