Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesinde eğitimini gördü.
2008 yılında eğitimini tamamladı.
Ardından ESOGÜ Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalında çalışmaya başladı.
Coşkun Kaya…
Coşkun Bey diğer doktorlardan farklı…
Farkı mesleki hayatına kattığı “ironiler”…
Onunla konuşmaya başladığınız an kahkaha atmadan dönmüyorsunuz.
Hatta kendisine “Ön takım ustası” lakabı konulmuş.
Halkı bilen bir doktor…
Halkın içinden gelen bir doktor…
Ben kendisine “Eskişehir’in Haydar Dümen’i” diyorum.
Gülüyor.
Ve güle güle güzel bir sohbet gerçekleştiriyoruz.
Sizi biraz tanıyabilir miyiz hocam?
Eskişehir’deki maceram 2008 yılında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni bitirip uzmanlık eğitimime ESOGÜ Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı’nda başlamamla başladı. Eşim de Eskişehirli, 14 yıldır Eskişehirliyim anlayacağınız.
Herkesten farklı bir doktorsunuz. ‘’Ön takım ustası Coşkun hoca’’ lakabı nerden geliyor?
Aslında çok da farklı bir doktor değilim. Halkın içinden gelip hastalarımla nasıl iletişime geçebileceğimi iyi biliyorum sadece. Her gelen hastamı mutlaka ‘Hoş geldiniz, geçmiş olsun, şikayetiniz nedir’ diye karşılarım. Gelen kişiyi kabaca bir değerlendirir sosyo-ekonomik düzeyini kabaca tahmin eder, bir an da hastamla aynı seviyede olabilirim. Üst düzey bürokratla onunla o seviyede konuşabilir iken 5 dakika sonra pazarcı Erol abi ile meyve-sebze fiyatlarını konuşabiliyorum. Bu da hastalarımın çok hoşuna gidiyor çünkü onlarla iletişime giren, halini hatırını soran, kah onlarla gülen kah onlarla üzülen, içi dışı bir insanı karşılarında görmek farklı bir deneyim oluyor onlara. Bir gün sanayide arabamı tamir ettirirken muhabbet esnasında tamirci abi ne doktorusunuz diye sormuştu. Ben de üroloji dedim ama karşımdaki ürolojiyi ilk defa duyduğu için anlamamıştı. Ben de erkeklerin ön takımcısı demiştim. Sonra bir gün tamirci abi bana muayene olmaya gelmişti. Merhaba ön takımcı Coşkun Ustam dedi. Açıkçası benim de çok hoşuma gitti. Sonra bunu duyan bir başka reklam tabelacı hastam da masamdaki isimliği getirdi. Hem doçent isimliğim hem de Coşkun ustalı isimliğim aynı anda masamda duruyor ve bundan gurur duyuyorum. Çünkü derin bir anlam taşıyor benim için. Ne kadar unvan alsak da o kadar mütevazi olmaya çalıştığımı göstermeye çalışıyorum karşımdakilere.
“ESKİŞEHİRSPOR MAÇLARINA GİTMEYE DEVAM EDECEĞİZ”
Eskişehirli değilken Eskişehir spor sevdası nerden geliyor?
Aslında ben de zamanında İstanbul takımlarından birini tutuyordum. Hatta Eskişehirspor’un Süper Ligdeki hiçbir maçına da gitmedim hiç. Daha sonra Eskişehirspor zor günler yaşamaya başlayınca bu durum dikkatimi çekti ve acaba nasıl destek olabilirim diye ben de kafa yormaya başladım. Bu sezon tüm iç saha maçlarına oğlumla gittik, gitmeye devam edeceğiz. Sonuçta benim oğlum Eskişehirli ve tabi ki Eskişehirspor’u tutacak. Şimdiden ona da bu sevdayı kazandırmaya başladım.
Peki, sizce Eskişehirspor bu zor günleri atlatacak mı?
Elbette, hem de çok kısa bir sürede. Şehrin önde gelenlerinin bu sürece duyarsız kalmalarından çok şikayetçiyiz. Ama bunun nedeni geçmişte yaşatılan acı tecrübeler. Bu yüzden ivedilikle aynı sorunlarla karşılaşılmasını engelleyecek mali ve idari yapıya bir an önce kavuşulmalı, bu esnada şehrin önde gelenleri transfer tahtasının tekrar açılması için gereken yardımı yapmalı, futbolcu kardeşlerimiz ellerinden gelenin kat be katını yapıp adlarını altın harflerle Eskişehirspor tarihine yazdırmalıdır. Tabi burada Mehmet Şimşek başkanımızı ve diğer tüm yöneticilere de gösterdikleri insan üstü mücadele için de ayrıca teşekkür ediyorum.
Sosyal medyada, yazılı ve görsel medyada çok aktifsiniz. Neden?
Çok sıradan olacak ama çağımız iletişim çağı. 7’den 70’e herkes her şeye her platformdan rahatlıkla ulaşabiliyor. Bu yüzden hem ürolojiyi tanıtmak hem de hastanemizde yaptıklarımızı tanıtmak için günün trendlerine uygun paylaşımlar yapıyorum. Bu paylaşımlarımdan, çıktığım televizyon programlarından, katıldığım radyo programlarından 1 kişi bile kendisindeki bir farklılığı fark edip bir ürologa başvuruyorsa veya kontrole hastaneye gidiyorsa ne mutlu bana. Yoksa ünlü olmak gibi bir derdim yok, amacım herkesin hayatına bir şekilde dokunabilmek.
“DOĞRU YAŞAYABİLSEK HAYATIN EN ZEVKLİ AKTİVİTESİ”
Eskişehir’in Haydar Dümen’i desek doğru bir benzetme olur mu sizin için?
Rahmetli Haydar Dümen’den sonra doğan boşluğu elimden geldiğince doldurmaya çalışıyorum, umarım bu konuda da başarılı olabiliyorumdur. Şaka bir yana, malum cinsellik konuşulması çok ayıp olan, kulaktan duyduklarımızla yaşamaya çalıştığımız belki de doğru yaşayabilsek hayatın en zevkli aktivitesi. Ama ne yazık ki yalan yanlış bilgiler kişileri yanlış yönlendirebiliyor. Elimden geldiğimce de bu şekilde sorun yaşayan hastalarımızı hem doğru bilgilendirmek hem de bilimsel bir şekilde tedavi etmek için çabalıyorum.
“ARABANIZA VERDİĞİNİZ DEĞERİ KENDİNİZE VERİN”
Çılgın bir doktorsunuz. Bu özgüvenli olduğunuzu da gösteriyor aynı zamanda ancak bunun doktorluk kariyerinize artıları mı eksileri mi oluyor?
Özgüvenli olduğum doğru çünkü işimi elimden geldiğince düzgün yapıyorum. Dünyadaki tüm teknolojik gelişmeleri yakından takip edip hastalarımı uygulamaya çalışıyorum. ‘Bilimsel Gözle Halkın Dili ile’ sloganıyla iki kitap yazdım. Ulusal düzeyde birçok canlı yayına katıldım. Akademik anlamda kimsenin desteğini almadan, dişimle tırnağımla kazıya kazıya bugünlere geldim. Biraz özgüvenli olmam bundan dolayı. Bu da başım dik, alnım açık olmamı sağlıyor. Ama bu özgüven asla cerrahime yansımaz. Çünkü ne zaman ben oldum derse bir cerrah, o zaman düşüşe geçmiştir. O yüzden sosyal hayatta özgüvenli iş hayatında haddini bilen biriyimdir.
Son olarak neler söylemek istersiniz?
Arabamıza verdiğimiz değeri kendimize de verelim. Bu yüzden mutlaka belli aralıklarla hastaneye uğramayı lütfen ihmal etmeyin.