Eskişehir için deprem kapıda: 7.2 büyüklüğüne kadar çıkabilir

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi’nden Prof. Dr. Volkan Karabacak, Eskişehir Fayı üzerinde yapılan çalışmaların kentin büyük bir deprem riski taşıdığını ortaya koyduğunu belirtti.

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Jeoloji Mühendisliği Bölümü Başkanı Prof. Dr. Volkan Karabacak, Eskişehir Fayı’nda yürütülen bilimsel çalışmaları paylaşarak kentte her an 6.4-6.6 büyüklüğünde bir depremin meydana gelebileceğini belirtti.

DEPREM 7.2 BÜYÜKLÜĞÜNE KADAR ÇIKABİLİR

1956 yılında gerçekleşen 6.4 büyüklüğündeki depremin fayın ürettiği en büyük deprem olmayacağına dikkat çeken Prof Dr. Karabacak, “Fayın üzerinde 6.4 büyüklükte bir deprem oldu 1956 yılında. Şimdi bizim derdimiz bu 6.4 her seferinde üretebileceği en büyük deprem mi? Eskişehir fayının tamamında bu çalışma detaylı bir şekilde yapıldı. Bu bize gösteriyor ki 6.4-6.6 büyüklüklere bunu normal zamanlarda oluşturabileceği deprem. Herhangi bir zamanda bu depremi bekleyebiliriz Eskişehir Fayı'nın üzerinde. Ancak Eskişehir Fayı'nın tamamı da kırılabilir ve bu kırılma sırasında 7.2 büyüklüğüne kadar çıkabilir. Bunun sebebi de belli dönemlerde fayların parçalarının bir arada kırılma özelliği. Bunlar tek tek kırıldığında ufak depremler oluşturuyor ancak bu kırılmalar eş zamanlı denk geldiğinde birden fazla segment bir arada kırıldığında o zaman çok daha büyük depremlerle karşılaşıyoruz” dedi.

“ZEMİN GEVŞEKSE DEPREM OLDUĞUNDAN DAHA BÜYÜK HİSSEDİLİR”

Sarsıntının etkisinin zemin türüne göre değiştiğini belirten Karabacak, Eskişehir’in büyük bölümünün tarım arazisi üzerinde kurulduğunu ve bunun büyük risk oluşturduğunu ifade etti:

“Binalar ana kaya dediğimiz kompakt malzemenin üzerinde olduğunda sarsıntıyı olduğu gibi hisseder. Ama yapı gevşek bir zeminin üzerinde oturuyorsa depremi olduğundan çok daha büyük hissedersiniz. Yani orada 6.4 büyüklüğünde deprem olmuştur ancak sizin 7 büyüklüğünde hissedersiniz. Eskişehir'de ülkemizdeki çoğu kent gibi verimli toprakların olduğu bir alanda yerleşilmiş. Dolayısıyla Porsuk ve onun verimli arazilerine gittikçe şehir ilerlemiş. Aslında oraları tarım arazisi olarak vermemiz lazım ama bunu yapmıyoruz. O yerleştiğimiz yerler tamamen yerleşmeye elverişsiz yerler. Dolayısıyla siz oraya bir yerleşim yapıyorsanız olabilecek depremin çok daha üstünde bir sarsıntıya hazırlıklı olmanız lazım. Bizim ana kayalara yerleşmemiz lazım. Daha yüksekte zeminin sağlam olduğu yerlere yerleşmemiz lazım. Buraları tarım arazisine ayırmamız lazım. O zayıf zeminin içerisinde bir de su varsa o zaman zayıf zemin iki defa daha zayıf davranıyor. Bu da suyun olduğu yerlerde bu sarsıntının daha da şiddetli hissedilmesini sağlıyor.”

ESOGÜ Jeoloji Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Volkan Karabacak

“DEPREMİN ELİ KULAĞINDA”

Eskişehir’de her an deprem olabileceği uyarısında bulunan Prof. Dr. Karabacak, “Eskişehir fayı 2.500-3.000 yılda bir bu depremden üretiyor. Eskişehir'in özellikle kent merkezinin yerleştiği üzerindeki segment yaklaşık 3000-3100 yıldır deprem üretmemiş. Bu ne anlama geliyor? Biz o tekrarlanma aralığının artık içerisindeyiz ve her an deprem olmak üzere burada. Biz böyle yerleri sismik boşluk olarak nitelendiriyoruz Türkiye'de. Eskişehir Kent Merkezinin üzerinde yerleştiği segment de aynı durumda. Şu anda deprem eli kulağında. Her an 6.4-6.6 büyüklüğü arasında bir deprem üretmesi çok doğal bizim için” şeklinde konuştu.

“TIP FAKÜLTESİ BİNASI RİSK TAŞIMIYOR”

ESOGÜ yerleşkesinden geçen fay hakkında da bilgi veren Karabacak, “Üniversitemizin de içerisinde olduğu protokol kapsamında yapılan çalışmalarda Eskişehir Osmangazi Üniversitesi'nin içerisinden fay geçtiğini net olarak ortaya koydu. Bu fayın geçtiği yerden itibaren belli bir alanın yapılaşmaya kapanması lazım. Biz buna sakınım bantı diyoruz. Bu bantın içerisinde yapı yapmayıp orayı yeşil alan ayırmak lazım. Bizim tıp fakültemiz bu bantın içerisine girmiyor. Dolayısıyla Tıp fakültesinin binası bu fayın üzerinde diyemeyiz faylanmayla ilişkili bir yüzey kırığı sırasında o riski taşımayacak bina ama binanın kendi yapım özelliklerinden kaynaklı olarak ve zemin özelliklerinden kaynaklı riskler bu suretlerin dışında. Ama fayın üzerinde olmadığını net olarak söyleyebilirim” diye konuştu.

“SICAK SULAR FAYLARDAN ÇIKIYOR AMA HEPSİ DİRİ FAY DEĞİL”

Eskişehir’deki sıcak suların kaynağının faylar olduğunu söyleyen Karabacak, “Sıcak sular sadece diri faylardan çıkmaz. Geçmişte çalışmış ama artık deprem üretmeyen faylardan da yüzeye ulaşabilir. Faylar, suyun dolaşımına yol sağlar. Yani fayların kentimize risk kadar avantaj getiren yönleri de var” dedi.

“ESKİŞEHİR’İN PLANLAMASI DEPREM GERÇEĞİNE UYGUN DEĞİL”

Kent planlamasında deprem gerçeğinin göz ardı edilemeyeceğini vurgulayan Karabacak, şu çağrıyı yaptı:

“Eskişehir Fayı'nın genel nitelikleri tam olarak artık biliniyor. Artık yani bunun kaçılacak bir yeri yok. Biz bununla yaşamayı öğrenmeliyiz ne büyüklükte deprem üretebileceğini biliyoruz ve nereleri kırabileceğini biliyoruz. Dolayısıyla artık bunu kentin planlamasında, planlama aşamasına aktarılması lazım. Bunun için belediye bir takım çalışmalar yaptı ancak çevre şehircilik tarafından henüz kabul edilmedi. Depremin ne zaman olacağını gün saat olarak söyleyemiyoruz ama yapılaşmamızı buna göre planlamamız gerekiyor.”

“KARARLAR UYGULANIRSA 5-10 YILLIK SÜREÇTE ESKİŞEHİR DEPREME HAZIR OLABİLİR”

Kentin en büyük sorununun eski yapılar olduğunu dile getiren Karabacak, “Her binayı bir anda yıkıp yeniden yapmak mümkün değil. Ama yeni yapılaşmayı kesinlikle sağlam zeminlere kaydırmalıyız. Eski binalarda ise güçlendirme ya da ömrü dolduğunda yenileme yoluna gidilebilir. Önemli olan bundan sonrası için doğru planlamayı yapmak. Dolayısıyla şimdi kararlanıp uygulanırsa yeni yapılaşma en azından doğrudan sağlam zeminde faydan uzak yerlerde net şekilde yapılabilir. Bu 5-10 yıllık süreçte, Eskişehir'in depreme dirençli bir kent olması sağlanabilir” diye konuştu.

Güncel Haberleri