Erzincan İliç’te Anagold Madencilik tarafından işletilen altın ocağındaki liç yığınının kayması sonucu 9 işçi göçük altında kaldı.
KESK Eskişehir Şubeler Platformu, konuyla ilgili basın açıklaması yapmak ve “artık yeter altın değil insan; ölüm değil yaşam. İşçi katliamlarına, çevre felaketlerine karşı ayaktayız” demek için Hamamyolu Yediler Park’ta bir araya geldi.
Platform üyeleri, “Fıtrat değil, rant öldürür”, “Madenler halkındır satılamaz”, “Altın değil insanca yaşam”, “Doğa katili emperyalist şirketler”, “Havama, suyuma, toprağıma dokuma” sloganları attı.
KESK Eskişehir Şubeler Platformu adına konuşan Dönem Sözcüsü Tarım Orkam Sen İl Temsilcisi Osman Emre İnselöz, “Erzincan’ın İliç ilçesinde bulunan, Anagold şirketine ait Çöpler Altın Madeninin cevher döküm sahasında toprak kayması yaşanırken ilk açıklamalara göre 9 işçi göçük altında kaldı; tonlarca siyanürlü solüsyon ve toprak çevreye saçıldı. İşçilerin milyonlarca metreküp kaya kütlesinin altında kaldığı, çevreye tonlarca siyanürle kirlenmiş kaya kütlesinin yayıldığı bir faciada ihmaller zincirinin olduğu açıktır” ifadelerini kullandı.
“İKTİDARIN KOL KANAT GERDİĞİ ŞİRKET YİNE CEZASIZLIKLA ÖDÜLLENDİRİLECEKTİR”
“Yaşanan faciaya yol açan nedenlere ait pek çok soru bulunmaktadır” diyen İnselöz, şu soruları yöneltti:
“Liç yığınının kaymaması için stabilite hesapları yapıldı mı? Hava durumu ve iklim değişikliğine dair önlemler alındı mı? Bölgenin depremsellik haritasına uyuldu mu? Kayma sonucunda ne kadarlık alanı etkileyeceği hesaplandı mı? Son olarak soruyoruz: Çıkarılan altından elde ettiğiniz kirli karlar; kaybettiğimiz muhtemel canlara, çevreye ve doğaya verdiği zarara değdi mi? Biliyoruz ki bu sorular biz ısrarlı bir mücadeleyle gündeme getirmediğimiz müddetçe cevapsız kalacak, iktidarın bugüne kadar kol kanat gerdiği şirket yine cezasızlıkla ödüllendirilecektir.”
“ŞİRKET İKTİDAR TARAFINDAN DOKUNULMAZ KILINMIŞ, DOKUNAN YANMIŞTIR”
İnselöz, söz konusu maden işletmesi hakkında, “Madeni işleten Anagold şirketinin yüzde 80’i Kanadalı altın maden şirketi AlacerGold’a (SSR Mining), yüzde 20’si ise Çalık Grubu bünyesinde bulunan Lidya Madencilik’e aittir. Söz konusu maden faaliyete geçtiği 2008 yılından bu yana birçok skandalla gündeme gelmiş ve iktidar tarafından korunup kollanmıştı. Altın madeni açıldığı günden bu yana hukuksuz ÇED kararlarıyla büyütülüp genişletilerek adeta bölgeyi istila etmiştir. Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner örneğinde olduğu üzere şirket iktidar tarafından dokunulmaz kılınmış, dokunan yanmıştır. Uzun yıllardır bölgeyi zehirleyen maden tesisinde 2022 yılında da 20 ton siyanürlü solüsyon etrafa saçılmıştı. Bu olayın ardından şirkete 16 milyon TL ceza kesilmiş; ancak aynı şirket biz emekçiler ağır bir vergi yükü altında ezilmeye mahkum edilirken 2023 yılı Mart ayında 7,2 milyon dolar (dönemin dolar kuruna göre yaklaşık 140 milyon TL) vergi affıyla ödüllendirilmişti. Üstelik maden şirketinin ruhsatının iptal edilmesine ilişkin dava hukuki bir sonuca bağlanmamışken” bilgilerini paylaştı.
“SORUMLULARIN ÖDÜLLENDİRİLDİĞİ BİR TÜRKİYE MANZARASIYLA KARŞI KARŞIYAYIZ”
31 Ekim 2022 tarihinde kapasite artışı yapan maden şirketinin söz konusu orojesinin felaket riski taşıması konusuyla ilgilenen meslek örgütleri TTB ve TMMOB tarafından olası risklerin sıklıkla dile getirildiğini hatırlatan İnselöz, şöyle devam etti:
“Tarafını şirketten yana belirleyen sorumsuz yöneticiler bu uyarıları asla dikkate almadılar ve söz konusu tesise; deprem, su kaynakları ve nehirlerin korunması bakımından bilimsel gerçeklere aykırı olarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca Nihai ÇED Olumlu kararı verildi. Kararın altında imzası bulunan dönemin Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, bugün İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adayı! Yine AKP Genel Başkan Yardımcısı olduğu dönemde Binali Yıldırım madenin bulunduğu köyün halkının tepkisine ‘Burada bir bilgi kirliliği var. Bilgi kirliliğinin sebebi şu; bir takım küçük menfaatlerine halel gelenler ne yazık ki olumsuz propagandaları körüklüyorlar. Madenin ciddi anlamda İliç’e desteği var’ sözleriyle karşılık vermişti. Kısacası yine sorumluların ödüllendirildiği bir Türkiye manzarasıyla karşı karşıyayız.”
“AKP İKTİDARI BU GÖÇÜĞÜN BAŞ SORUMLUSUDUR!”
İliç’te yaşanan felaketin yaratacağı sorunları dile getiren İnselöz, geçmişte yaşanan facialara da değinerek, “Soma, Ermenek, Amasra, Şirvan ve daha sayamayacağımız pek çok maden katliamı ve iş cinayeti. Manzara hiç değişmiyor. Kader ve fıtrat denilerek geçiştirilen her felaket bir sonrakine kapı aralıyor. Bizler sorumluları iyi biliyoruz. En başta şirkete bugüne kadar kol kanat geren, doğamızı yaşam alanlarımızı yağmalamasına izin veren, tüm uyarılara rağmen bu facianın gelişini izleyen, hukuksuz kapasite artışlarına izin verdiği yetmezmiş gibi şirketi vergi aflarıyla ödüllendiren AKP iktidarı bu göçüğün baş sorumlusudur! Bizler daha fazla kâr hırsıyla topraklarımızı, doğamızı, emperyalist şirketlere peşkeş çekenlerden hesap soracağız. Bu toprakların yerli ve yabancı sermaye tarafından talan edilmesine göz yumanların; emekçilerin canı, kanı üzerinden zenginleşenlerin peşini bırakmayacağız” şeklinde konuştu.
“ATALAN, ALPAGUT, TEKECİLER DE AYNI KATLİAM ER YA DA GEÇ YAŞANACAKTIR”
“Son yıllarda Türkiye’nin hemen her yerinde olduğu gibi, Eskişehir’imiz de kar etmek dışında hiçbir amacı olmayan madencilik şirketlerinin hedefindedir” diyen İnselöz, “Eskişehir Kaymaz’da yapılmaya çalışılan 3. Atık barajında da, yine Cengiz Holding tarafından 713 hektarlık, 180 milyon ton kazı yaparak, patlatmalı ve açık alan işletmeciliği, siyanürlü yığın liç yöntemi ile Altın-Gümüş çıkartacak olan Atalan, Alpagut, Tekeciler de aynı katliam er ya da geç yaşanacaktır. Kaldı ki siyanürlü pasa, dik yamaçlı arazi olan Sarıcakaya ve çevresi ile Sakarya nehrini siyanürlü toprak ile er ya da geç zehirleyecektir” ifadelerini kullandı.