20 Kasım Dünya Çocuk Günü nedeniyle Eskişehir Barosu Çocuk Hakları İzleme Komisyonu Baro Hizmet Binasında açıklama gerçekleştirdi. Yapılan açıklamada Eskişehir Barosu Çocuk Hakları İzleme Komisyonu Başkanı Ayten Balaban, çocukların yaşadığı sorunlara dikkat çekti.
Balaban, “Ülkemizde yaşanan ahlaki yozlaşmanın, denetimsizliklerin ve hatalı düzenlemelerin faturasını en başta maalesef çocuklarımız ödemektedir. Grand Kartal Otel yangını 36 çocuk vefat etmiştir. Otel sahipleri, resmi denetim mekanizmalarının başındaki yetkililer, müdürler ve bakanlık nezdinde görevini yapmayan herkes sorumlu iken, sadece bir kısmı ceza almıştır. MESEM uygulaması sebebi ile sadece 10 ayda yaklaşık 80 çocuk hayatını kaybetmiş, patronları tarafından öldürülmüştür. Ağır tehlikeli iş yerlerinde sadece ucuz emek gücü ile bakılan çocuklarımız asansör boşluğuna düşmüş, elektrik akımına kapılmış, yüksekten düşmüş, uzun çalışma gibi nedenlerle vefat etmiştir. Bu çocukların çalıştırılmaması ile katledilmelerinin önüne geçilmesi, ülkemizde sözleşmenin uygulanmadığını göstermektedir. Cinsel istismar mağdurları olan çocuklar ile ilgili olarak, hala rızasının olup olmadığı değerlendirilmektedir. Yapılan yargılamalarda mağdur çocuk daha da yıpranmaktadır. Örneğin ilimizde yaşanan, çocuğun cinsel istismarı suçundan sanık olan müftü önce Sivas’a sonra İstanbul’a görevlendirilmiştir. Kaldı ki, telefon kayıtları ile sabit olan bir durum var iken. Burada çocuk haklarının korunduğunu söyleyebilir misiniz? Okullarımızda bir öğün beslenme desteği sağlanamamıştır. Halbuki çocuğun beslenme hakkı vardır ve kurumlar bu konuda da sorumludur. Henüz bu problem çözülememişken, ÇEDES uygulaması ile hiçbir formasyon eğitimi almamış kişilerin okullarda etkinlik yapmasına ve kendi siyasi, dini vb. düşüncelerini empoze etmesine izin verilmiştir” ifadelerini kullandı.
Eskişehir’de yaşanan ve haberlere konu olan 2-3 yaşlarındaki bir çocuğun sigara içmesi görüntüleri karşısında elle tutulur hiçbir yaptırım gündeme gelmediğini savunan Balaban, savunmasız çocukları binlerce çocuğu bulundukları yerel otoritesi koruyamayacak ise kim koruyacak sorusunu sordu. Balaban, “Önemle belirtmek isteriz ki; otizmli ya da herhangi bir engeli sebebi ile bakıcı veya öğretmen gözetimine bırakılan çocuklarımız da güvende değildir. Geçen haftalarda Konya ilinde yaşanan bir otizmli çocuğun öldürülmesi neticesinde, 1 birkaç ne dediğini bilmeyen insanların yaptığı açıklama durumun daha da vahametini göstermektedir. Başta denetim mekanizmasının çürük olması, verilen cezaların caydırıcı olmaması, sosyal politikaların yetersiz kalması vb. Nedenler dikkate alındığında hep mağdur olan çocuk olmuştur. Ancak toplumun en kıymetli üyesinin çocuk olduğu dikkate alındığında, tehlikenin giderek arttığı görülmektedir. Bu bağlamda kıymetli ailelere de büyük görev düşmektedir. Siz de çocuklarınızın her türlü ihtiyacından, terbiyesinden sorumlu olduğunuzu unutmayınız. Özellikle akran zorbalığı mağduru olan ya da çocuğu akran zorbalığı yapan aileler tehlikenin boyutunu hem ceza dosyalarımızdan hem de basından takip etmekteyiz. Böyle bir durumda destek almak en önemli göreviniz olacaktır. Sadece kendi çocuğunuz değil her çocuk için resmi makamlara başvuru yapmaktan kaçınmamanızı tavsiye ederim” sözlerini kaydetti.