Seçimler 2019’da yapılacak.
önce mahalli seçimler, ardından milletvekili genel seçimleriyle birlikte aynı gün yapılacak olan başkanlık seçimleri.
Mahalli seçimlerin 2019 Mart’ında yapılacağı düşünüldüğünde sanki daha 2 yıllık süre varmış gibi geliyor insana.
Halbuki 2019 Mart ayında yapılacak olan seçimin adaylarının 2 ay önceden belirlendiği düşünüldüğünde, seçimlere şunun şurasında 11 aylık bir süre var.
Kısacası…
Siyasi partiler için belediye başkan adaylarını tespit etmede zaman hiç de uzun değil…
CHP’nin bu konuda, en azından mevcut başkanların yeniden aday gösterilme ihtimalinin yüksek olması nedeniyle biraz daha rahat olduğu düşünülebilir.
Ancak…
Aynı durum AK Parti için geçerli değil.
AK Parti bu seçimde, belediyeleri kazanma adına 1 Büyükşehir, 2 de merkez ilçe belediye başkan adayı bulup, çıkartmak zorunda.
Belediye başkan adayı olarak çıkartacağı isimleri de, belki de şu günlerde tespit edip, adaylığı açıklanıncaya kadar parlatmak durumunda.
O yüzden…
Siyasi partilerin önünde 11 ay gibi bir zaman var…
Ve bu zaman her geçen gün, özellikle belediyeleri kazanma ihtimali olacak isimleri bulup çıkartmakla yükümlü iktidar partisi aleyhine işliyor.
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
Binmişiz bir alamete…
Unutkanlıkları ve dalgınlıklarıyla ünlü Albert Einstein, trenle yolculuk yaparken, kondüktör yolculardan biletlerini göstermelerini istemiş.
Sıra Einstein’a geldiğinde, profesör telaşla ceplerini karıştırmaya başlamış.
Kondüktör kaygılanmamasını, onun kim olduğunu bildiğini, onu gayet iyi tanıdığını söylemiş. Bu arada beklememek için diğer yolculara yönelmiş.
Einstein’ın telaşı eksilmediği gibi, eğilerek biletini koltuk altında aramaya koyulmuş.
Bunun üzerine kondüktör yanına gitmiş, “üstadım demiş, ben sizi gerçekten tanıyorum. Kaygılanmanıza hiç gerek yok” demiş.
Einstein’ın yüzündeki telaşı hiç eksilmeden, “ben de kim olduğumu biliyorum, ama nereye gideceğimi bilmiyorum!” demiş.
Sözde dahi, kıskanılan, kimsenin çekemediği bir ülkeyiz…
Bir yerlere doğru gidiyoruz ama nereye gittiğimizi biz de bilmiyoruz…
Binmişiz bir alamete.
Sonu kıyamet olmasa bari…
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
CHP’de kongre süreçleri
Cumhuriyet Halk Partisi’nde kongre süreçleri oldukça sert geçer.
Bunun iki nedeni vardır.
Birincisi, Cumhuriyet Halk Partisi’nde biat kültürü oluşmamıştır.
Her dönem, Genel Merkez, Genel başkan ya da belediye başkanına muhalif bir ekip mutlaka çıkar.
çünkü…
CHP kurumsal bir partidir ve CHP lilere göre, partinin yönetiminde bulunan insanların varlığı çok da önemli değildir.
Asıl olan partinin kendisidir.
İşte bu yüzden CHP’li Genel merkezini de, Genel başkanını da, belediye başkanını da eleştirmekten pek korkmaz.
Diğer neden ise, geçmişte yaşananların rövanşının alınmasıdır.
CHP’liler, kongre günlerini "Hesap görme" günü olarak bekler.
Geçmiş kongrede yaşadıklarının bir anlamında intikamını almak içindir kongre süreci.
O nedenle.
CHP de yaşanılanlar hiç unutulmaz.
Unutulmadığı için de, hiçbir kongre süreci öyle sakin bir şekilde geçmez CHP de.
Ve şu anda CHP bu süreci yaşıyor…
.....
Gözden kaçan nokta…
Alpu Termik Santrali ile ilgili olarak gözden kaçırılan bir nokta var.
Santral kurulmasını savunanlar ve olaya olumlu yönünden bakanlar “Teknoloji ile her türlü tedbir alınabilir ve santralin çevreye verebileceği zarar en aza indirilebilir” diyorlar.
Bu yaklaşım yanlış bir yaklaşım değil.
Gerçekten de, en son teknoloji ve filtreleme sistemi kullanılmak suretiyle, çevre kirliliği yaratmayacak şekilde teçhizat kullanıldığında, kurulmak istenilen termik santralin gerek canlı yaşamına gerekse çevreye verebileceği zarar en aza indirilebilir.
Ancak…
Bunun olabilmesi için devletin ihale ettiği santral bünyesinde bu saydığımız teknolojik önlemlerin tamamının alınmasını şart koşması gerekiyor.
Bu da maliyetin artması demek…
Bu önlemlerin alınmasında kullanılacak teknoloji ile yükselecek olan maliyet, santral ihalesine girenlerin verecekleri en düşük elektrik fiyatını arttırmasına yol açacak.
Sonuç olarak…
Devlet, kurulacak olan termik santral’de, cevre ve canlı yaşamı düşünerek en son teknolojinin kullanılmasını ihale şartı olarak koyabilir.
Bu durum, maliyeti bir hayli yükselteceği için, ihaleye talipli çıkmamasına yol açacaktır.
Zira bu durumda, santralin kurulması ve üretilecek elektrik maliyeti yükseleceğinden, hiçbir firma bu ihaleye girmek istemeyecektir.
Ya da…
Devlet, kurulacak olan termik santral’de kullanılacak olan teknoloji konusunda biraz esnek davranabilir ki, bu da canlı yaşamı ve çevre gözden çıkartılması olacaktır.