"40 yıllık kül yutmaz politikacı" ve yaptığı acemice işler

CHP İl Yönetim Kurulu’nda yapılan görev değişiklikleri var.
İl Sekreteri Gökhan Açıker’in yerine Yaprak Eryılmaz, Örgütten Sorumlu İl Başkan Yardımcısı Kazım Durur’un yerine de Erdal Çakıcıer geldi.
Değişiklikler, görevden ayrılanların kendi isteği ile gerçekleşmiş değil…
Ne istifa ettiler, ne de ‘’görevden aflarını’’ istediler.
Değişiklikleri yapan İl Başkanı Recep Taşel…
Bunu yapabilir mi?
Elbette ki yapabilir…
Parti tüzüğünden kaynaklanan yetkisi var.
İl Yönetim Kurulu’nda görevlendirme yapmak da, görev değişikliğinde bulunmak da il başkanının yetkisinde…
Demokratik olmasa da öyle…
Daha önce de benzeri değişiklikler yapıldı.
İl Yönetim Kurulu oluştuğunda Recep Taşel’in İl Sekreteri yaptığı isim, Esma Altınel idi.
Onun görevden ayrılması üzerine yerine Gökhan Açıker görevlendirildi.
Uzun sözün kısası, il başkanının yönetim kurulu üyeleri arasında görev değişikliği yapması, tüzük gereği son derece doğal…
Ancak, Recep Taşel’in yaptığı değişiklikler pek doğal karşılanmadı.
Nedeni de görevden alınan 2 ismin sergilediği performans…
Gökhan Açıker, ‘’partinin profesyonel görevlisi’’ gibi mesai harcayan bir isim… Gününün büyük bölümünü partide geçiriyordu.
Üyelerle sürekli ilişki içerisindeydi.
Dahası yürüyüş ve benzeri etkinliklerin organizasyonu da onun üzerindeydi.
Yargılandığı da oldu.
Kısacası ‘’görev ve sorumluluklarını fazlasıyla yerine getiren’’ bir yöneticiydi.
Kazım Durur içinde aynı durum söz konusu…
Örgüt konusunda oldukça deneyimli ve başarılı bir yönetici…
Daha önceki yönetimlerde de aynı görevde bulundu.
Dahası, yalnızca ‘’görev ve sorumluluklarını yerine getirmek’’ ile yetinmedi.
Partide, neye gereksinim duyulsa karşılayan o oldu.
Onun için Gökhan Açıker ve Kazım Durur’un görevden alınması, parti kamuoyunda doğal karşılanmadı.
Tam aksine şaşkınlık yarattı, yadırgandı.
Doğal olarak Recep Taşel de ‘’neden’’ sorusu ile karşılaştı.
Recep Taşel için gerçekten zor bir soru…
‘’İyi çalışmadılar’’, ‘’görevlerini yerine getirmediler’’ diyemezdi…
Dese de kimseyi inandıramazdı.
Onları diyemeyince bulduğu bir yanıt var.
‘’Uyum ve güven sorunu vardı.’’
Neden böyle bir yanıt bulduğunu bilemiyoruz…
Ancak son derece ‘’sorunlu’’ bir yanıt…
Onu diyeceğine keşke ‘’canım istedi yaptım’’ deseydi daha az sorunlu olurdu.
Öyle demiş olsa, hiç olmazsa yeni sorular oluşturmazdı.
‘’Uyum ve güven sorunu vardı’’ yanıtının oluşturduğu çok sayıda soru var.
Kendisine de yöneltiliyor elbette ki…
Açıktan verdiği bir yanıt yok.
Kapalı kapılar arkasında söyledikleri ise çok…
‘’Neler’’ mi?
Arkadaşımız Arif Anbar, bazılarını Sağlı Sollu Haber Sitesi’ndeki yazısında aktardı.
Kapalı kapılar arkasında söylenilenlerin somut bir kanıtı yok.
‘’Akla yatan bir yanları’’ falan da bulunmuyor.
‘’Komplo teorileri’’ dense olur.
İşin düşündürücü yanı Recep Taşel, ‘’40 yıllık kül yutmaz politikacı’’ olarak ürettiği teorilere inanıyor.
Onun için olsa gerek ki yönetim kurulu üyeleri arasında ‘’benden olanlar, bana karşı olanlar’’ hesabı bile yapıyor.
‘’Şaka gibi bir şey’’ dense olur…
Ama şaka değil…
Hesabı neye göre yaptığını bilemiyoruz ama ulaştığı sonuç kendisi açısından son derece düşündürücü…
Kendi hesabına göre çoğunluğu ‘’kıl payı’’ ancak sağlıyor.
O birilerini ‘’güven sorunu var’’ deyip zan altında bırakmaya çalışıyor ya… Yaptığı hesaba göre kendisine karşı ciddi bir ‘’güven sorunu’’ var.
Bu da onun il başkanlığını ‘’tartışılır’’ hale getirir… Partide il başkanı sorunu olduğunu ortaya koyar.
Söylenecek daha çok şey var.
Ancak bugünlük sözü daha fazla uzatmaya gerek yok.
Uzun sözün kısası ‘’40 yıllık kül yutmaz politikacı’’ olarak Recep Taşel, en acemi politikacıların bile yapmayacağı büyük bir yanlışa imza attı.
Bir başka deyişle de attığı ‘’mermi’’ bumerang gibi dönüp kendisini vurdu.