-Seçimlerin ardından Eskişehir’de CHP nin başarısı konuşuluyordu.
-Partinin uzun yıllar sonra Eskişehir’de birinci parti olmasının büyük bir başarı olduğu ifade ediliyordu.
-Bu başarının tesadüf olmadığı ve 99 yılından itibaren sol’a oy vermeye alışan Eskişehir halkının, belediyelerden sonra, artık genel seçimlerde de CHP’yi tercih ettiği söyleniyordu.
Ve tüm bunların sonucunda…
-“CHP Eskişehir’in kalesidir” yorumu yapılıyordu…
Biz de bu söylenenlerin ardından bir yazı kaleme alıp şunları söylemiştik:…
“Gerçekten de Eskişehir, yapılan son seçimde alınan başarı sonrasında CHP’nin kalesi oldu mu?
“Olmadı” demek mümkün değil zira, son seçimde alınan müthiş bir başarı var.
“Oldu” demek de mümkün değil zira, bunu diyebilmek için en azından bir seçimin daha geçmesi gerekiyor.
Dolayısıyla şu durumda yapılabilecek en sağlıklı tespit…
“Eskişehir CHP’nin kalesi olma yolunda önemli bir aşama kaydetmiştir” tespiti olacaktır.
Yukarıda da söylediğimiz gibi…
Eskişehir’in CHP’nin kalesi olması için iki şartın yerine gelmesi gerekiyor.
Birinci şart: biraz önce de bahsettiğimiz gibi, bir seçim daha yapılmalı ve CHP bu seçimde de aynı başarıyı göstermeli.
İkinci şart ise: CHP’nin Eskişehir’de bulunan eski ve yeni 6 aktörüne endeksli.
Yani…
Büyükşehir belediye başkanı Yılmaz Büyükerşen…
Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt…
Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç…
Ve partinin yeni Milletvekilleri Gaye Usluer, Utku çakırözer ile Cemal Okan Yüksel’e bağlı.
Daha doğrusu…
Bu 6 ismin süreç içindeki birbirleriyle olan uyumlarına bağlı…
Bu uyum devam ederse mesele yok.
Eskişehir, tıpkı İzmir gibi CHP’nin gerçek bir kalesi haline gelecektir.” Demiştik…
Ardından da…
Bu 6 isim arasındaki uyumun bir şekilde bozulması halinde, işin bu sefer “Kalenin Bedenleri” türküsüne döneceğini söylemiştik.
Gelinen noktada görünen o ki…
Mesele sözünü ettiğimiz türküye doğru gidiyor galiba…
.....
önemli olan o yetkinin kılıç
gibi sallanıyor olması…
Referandumda oylanacak olan maddelerden biri de meclis ile ilgili.
Bir taraf bunu “Cumhurbaşkanının fesih yetkisi” diye yorumluyor, diğer bir taraf ise “meclisin yenilenmesi” diye…
Aslına bakarsanız…
Kimse kimsenin zekası ile oynamamalı.
Zira…
Cumhurbaşkanının fesih yetkisi de Cumhurbaşkanının Meclisi yenileme yetkisi de aynı şey.
Dün bir dostumuz aradı bu madde ile ilgili…
-“Amaç o yetkinin kullanılıp kullanılmayacağı değil. önemli olan böyle bir yetkinin Demokles’in kılıcı gibi meclisin üzerinde durması. Asıl yanlış olan bu” dedi.
Ardından da…
-“Farzı mahal Cumhurbaşkanı meclisten çıkartılmak istenen bir yasayı istemiyor. Meclis ise bunu çıkartmaya kararlı görünüyor. İşte o anda Cumhurbaşkanının ‘yeni bir seçim tarihi olarak hangi tarihi belirleyeyim?’ şeklinde meclisi yenileme kararı alacağının iması bile, var olan meclisi bu yasayı çıkartmaktan vaz geçirecektir” diye konuşarak, lafı başkanlığın CHP’de, çoğunluğun AKP’de olduğu büyükşehir meclisine getirip, şöyle tamamladı sözlerini:
-“Bak, mecliste AKP çoğunluğu var ve Büyükerşen’in bazı talepleri AKP’li meclis çoğunluğu tarafından kabul edilmiyor. Büyükerşen’in elinde böyle bir fesih ya da yenileme yetkisi olsa ve bunu kullansa, meclis her dediğini kabul etmez mi? Meclis üyelerinin yeniden seçilip seçilememe korkusu bunu yaptırmaz mı? Bu teslimiyeti ister istemez getirmez mi?”
.....
Biz helalleşeceğiz arkadaş!
Odunpazarı Belediyesi'nin küçük sanayi sitesi için başlattığı bir dönüşüm projesi var.
Planları hazırlandı, maketleri kamuoyu ile paylaşıldı.
Kısacası...
Yolun yarısına neredeyse varıldı.
İşte tam da bu sırada, çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Odunpazarı Belediyesinin dönüşüm yapacağı küçük sanayi sitesini de içine alan büyük bir alanı "Afet Riskli Alan" ilan etti.
Bu durum, dışarıdan bakıldığında, söz konusu projeyi uygulamada belediyenin elini rahatlatan bir karardı.
Bakanlıktan yetki alması halinde, belediyenin bu projeyi daha rahat uygulaması imkanı doğuruyordu.
İşte bu meseleyi sorduk Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt'a.
-"Söz konusu bölge, bakanlık tarafından afet riskli alan ilan edilince sizin eliniz rahatladı ama aynı karar mülk sahiplerini ister istemez endişeye sevk etti" dedik.
Hiçbir mülk sahibinin endişelenmesine gerek olmadığını söyledi Kazım Kurt önce.
Ardından da...
-"Yöntem ne olursa olsun biz başından beri söylediğimiz üzere mülk sahipleri ile helalleşerek ve kimseyi mağdur etmeyerek bu projeyi gerçekleştirmede kararlıyız. Elimize bir fırsat geçti diye kimsenin mağdur olması için çaba harcamayız. Göreceksiniz, yetki alır almaz bu projeyi sosyaldemokrat anlayış doğrultusunda nasıl gerçekleştirdiğimizi herkes görecek" dedi.
Kazım Kurt'tan bu konuda bölgedeki mülk sahiplerine de bir uyarı geldi.
Mülk sahipleri adına dava açmak isteyenlerin yoğun çaba harcadığına ilişkin duyumlar aldığını söylüyor Kazım Kurt.
-"Bu durumu bir fırsat olarak görenler var" diyor.
Ardından da.
-"Daha önce benzeri durumlarda açılmış davalar var. Hiç birinin kazanılmadığını biliyoruz. O yüzden bu konuda kimsenin paralarının boşa gitmesini istemem."diyerek tamamlıyor sözlerini.