Acımasız olmak, sadece kendimizi acıtır...

Futbolda, Teknik direktörü eleştirmek istiyorsanız, sürekli olarak kaybedilen maçları kollarsınız.Çünkü…Kazanılan maç sonrasında teknik direktörü eleştirmek inandırıcı olmaz.Ancak.Maç kaybedildiyse, hele hele bu maç kendi...

Futbolda, Teknik direktörü eleştirmek istiyorsanız, sürekli olarak kaybedilen maçları kollarsınız.
Çünkü...
Kazanılan maç sonrasında teknik direktörü eleştirmek inandırıcı olmaz.
Ancak.
Maç kaybedildiyse, hele hele bu maç kendi saha ve seyirci önünde verildiyse, eleştiri için beklenilen an gelmiştir.
Kaybedilen maç sonrası yapılan eleştiri bu yüzden çok taraftar toplar.
Herkes, puan kaybı için üzgündür çünkü.
Çoğunluk bu üzüntülü ruh haliyle size "Eleştirmekte haklı" diyerek katkı verir.
Aynı durum yönetimler için de aynıdır.
Takımın kazandığı maç sonrası eleştiremezsiniz yönetimi.
Halbuki, içinizde eleştirip, yerden yere vurma arzusu kabardıkça kabarıyordur.
Beklersiniz takımın maç kaybetmesini.
-"Ah bir maç kaybedilse de, şöyle yerden yere vursam" düşüncesi, takıma olan sevginizden ağır basmaya başlar.
O yüzdendir ki...
Gerek teknik direktör'e olsun, gerekse yönetime ısınamayanlar, bir türlü sevemeyenler, içlerinde eleştirme arzusu her geçen gün artanların tek bekledikleri, kaybedilen bir maçtır...
Halbuki...
Kulağa ne kadar hoş gelse de, hiç kimse sürekli kazanan, her maçından eze eze galip ayrılan, daha lig başlamadan şampiyonluğu garanti olan bir takımın taraftarı olmak istemez.
Diğer taraftan...
Ne kadar acı olsa da...
Hiç kimse, sürekli yenilen, her çıktığı maçta rakibi karşısında aciz duruma düşen, daha lig başlamadan düşeceği kesin olan bir takımın taraftarı da olmak istemez.
İşin doğrusu...
Futbolda yenmenin de yenilmenin de olabileceğini kabullenmektir.
Bir takımın başarısı, performansını bir önceki sezonun altına düşürmemesinde gizlidir.
Eskişehirspor'un, Süper lige çıktığı ikinci yılda tüm maçlarını yenilgisiz tamamlayacağını kimse zaten tahmin etmiyordu.
Lig boyunca bir yerlerde takılacağı zaten normal bir durum olarak görülüyordu.
Zaten böyle de oldu.
Kendi evinde Kayseri'ye yenildi.
Uzun soluklu ligde, Eskişehirspor'un bundan sonra da takılacağı maçlar olacak...
"İmkansız" denilen maçları aldığını göreceğiz...
Bunun yanı sıra...
Kendi evinde, kendinden daha zayıf rakiplerine yenildiğine de belki şahit olacağız...
Kısacası...
Bir maç kaybedildi diye, felaket tellalı olmak gerekmiyor...
Eğer bu kaybedilen maçın üzüntüsü ile acımasız eleştirilere ortak olursak, istemeden de olsa birilerinin hazırladığı senaryoya ortak oluruz...
Özellikle de...
O sürekli kenarda bekleyen ve "Ah bir maç kaybedilse de "diyenlerin senaryolarına...
Eskişhirspor, Süper lige önemli bir başlangıç yaptı.
Kayseri maçına kadar da, yenilmezliğini korudu.
Bu bir başarıdır.
Önemli olan, (arada sırada normal puan kayıpları olsa da) bu başarının devam etmesidir.
Galatasaray'dan deplasmanda alınan puan ne denli mucize değilse, Kayseri'ye karşı alınan yenilgi de mucize değildir...
Dünyanın hiçbir yerinde de...
Galatasaray'dan puan almış bir takımın başarılı ilan edilen, yönetimi, teknik direktörü ve futbolcuları da, bir hafta sonra başarısız ilan edilmez.

Haberleri