Aday belirleme kriterleri ve bundan bi haber olan partiler

Ahmet Vefik Paşa 1800’lü yıllarda bir idarecinin vasıflarının ne olması gerektiğini anlatmış.Şöyle sıralamış yönetici vasıflarını:1- MUTEBER : İtibar edilir. Güvenilir.2- MUTEDİL : Aşırılıklardan kaçınılmalı....

Ahmet Vefik Paşa 1800'lü yıllarda bir idarecinin vasıflarının ne olması gerektiğini anlatmış.
Şöyle sıralamış yönetici vasıflarını:
1- MUTEBER : İtibar edilir. Güvenilir.
2- MUTEDİL : Aşırılıklardan kaçınılmalı. Ilımlı olmalı.
3- MÜLTEZİM : İşini bir yük değil, bir gereklilik olarak görmeli.
4- MUTLİF : Eksikleri, aksaklıkları, telafi edici olmalı.
5- MUVAFFAK : Becerikli ve başarılı olmalı.
6- MUVAKKİT : Zamanlama konusunda dakik olmalı.
7- MUZAFFER : Başarı kazanmayı prensip edinmeli.
8- MÜCEDDİD : Statükocu olmamalı. Yeniliklere açık olmalı.
9- MÜEYYİD : Farklı fikirlere ve tekliflere açık olmalı. Değerlendirmeli.
10- MÜDEBBİR : Hesaplayarak ve tedbirli iş yapmalı.
11- MÜTEFEKKİR : Düşünen, muhakeme eden olmalı.
12- MÜFERRİH : Rahatlatıcı ve güleryüzlü olmalı. Affetmesini bilmeli.
13- MÜLTEFİT : Taktir etmeli. "Marifetin İltifata tabi olduğunu" bilmeli.
14- MÜMEYYİZ : İyi ile kötüyü, doğru ile yanlışı ayırabilmeli.
15- MÜMTAZ : Yeterli bilgiye sahip olmalı. Ancak kibirli olmamalı.

HHH

Ünlü İslam Filozofu Farabi de bir yöneticinin nasıl olması gerektiğini yüzyıllar öncesinden belirlemiş.
Şöyle diyor Erdemli toplumun yöneticisinde aranacak vasıfları anlatırken;

1) Sağlam bir beden.
2) Sözü anlama kudreti.
3) Güçlü bir hafıza.
4) En küçük kanıtı değerlendirecek bir zekâ.
5) Düşündüklerini açıklayabilecek kıvraklıkta bir dil.
6) Öğretmeyi ve öğrenmeyi sevmek.
7) Yemeye, içmeye ve kadınlara düşkün olmamak.
8) Doğruluğu ve doğruları sevmek, yalandan nefret etmek.
9) Altın ve gümüşün değil, yüceliğin peşinde koşmak.
10) Adaleti sevmek, zulümden nefret etmek.
11) Adalet isteyenlere karşı ılımlı, kötülere karşı sert bir mizaç.
12) Doğruları korkmadan cesaretle hayata geçirebilecek bir azim ve irade...
13) Ve en önemlisi de bilgelik.

HHH

Gelelim günümüze...
Dünyaca ünlü bir firma da belirlemiş çalıştıracağı yöneticilerin taşıması gereken vasıfları...
Şöyle sıralamış yöneticilerinde olmasını istediği kretirleri:
1.Objektif Olmak
2. Analitik düşünme
3. Doğru ifade yeteneği
4. Kontrolü kaybetmemek
5. Öngörü yeteneği ve B Planı
6.Kendi hatalarını açıklıkla üstlenebilmeli
7. Ekibinin başarılarını ödüllendirmeli
8. Ekibin birlik ve devamlılığını korumalı
9.Yeniliklere açık olmalı
10. İşleri takip ve kontrol etmeli

HHH

Şimdi durup dururken bunları niye hatırlattık...
Siyasi Partiler mahalli seçimlerde şehirleri yönetmek için öyle adaylar çıkartıyor ki, ne yüzyıllar öncesinin Farabi kurallarına uyuyor aday çıkarttığı kişi, ne de 1800 lü yılların Ahmet Vefik Paşa kriterlerine...
Hadi onlar eski diyelim...
Günümüzün en ünlü firmalarının "Yönetici vasıfları" nı bile taşıyan yok içlerinde.
Ve bu insanlara yönetmeleri için koca şehirler teslim edilmek isteniyor...
Kısacası...
Yüzyıllar öncesinin "Yönetici" vasıflarını bile üzerinde bulundurmayan, hatta bir fabrikayı yönetecek donanımına sahip olmayan insanlar, aday gösterilmek suretiyle yüz binlerce hatta milyonlarca insanın yaşadığı şehirlerin başına geçirilmek isteniyor.
Olacak şey değil ama...
Oluyor işte...
Hem de her 5 yılda bir oluyor bu söylediğimiz...
.......
Kime emanet?
2009 seçimlerinin en akılda kalan seçim afişiydi yukarıda gördüğünüz fotoğraf.
DSP Odunpazarı adaylı olarak nur Süllü'yü göstermiş, Büyükşehir Belediye Başkan adayı olan Büyükerşen eliyle ileriyi gösterir halde Nur Süllü'ye "Odunpazarı Sana Emanet kızım" diyen afişi, şehrin hemen her yerine asılmıştı.
Aradan 5,5 yıl geçti.
Yeni bir seçim kapıyı çaldı.
Aynı Odunpazarı için şimdi 4 tane aday adaylıklarını ilan etmiş isim var.
Dolayısıyla...
Büyükerşen'in emanet edeceği Odunpazarı için şimdilik 4 seçenek var.
Bu fotoğrafa belki bu 4 isimden biri girecek...
Kim bilir?
Belki de Odunpazarı'nın emanet edileceği isim, fotoğrafın gerçek sahibi olacak.
......


Babasının değerlisi...
Zeynep; Dilimize Arapçadan geçen bir kelime...
Arapçada taşıdığı anlam ise son derece ilginç :
-"Babasının Süsü-Babasının değerlisi"
Şu sıralar Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç'a "Nedir hazinen?" diye sorsalar, tereddütsüz 1 yaşını dolduran kızı Zeynep'i gösterir...
Önceki gün davetliydik Zeynep Ataç'ın ilk doğum gününe...
Ataç ailesi, Hanelerine güneş gibi doğmasının üzerinden geçen 365 günün her saniyesini özel kılan Zeynep için hazırlanmıştı.
Küçük Zeynep ilk kez böyle kalabalık ve seçkin bir davetli grubunun önüne çıkıyordu.
İlk kez doğum günü pastasını kesti.
İlk kez alkışladı davetlileri gülücüklerle süslediği tüm şirinliğiyle.
Sanki olup biten her şeyin kendisi için yapıldığının farkındaydı.
1 yaşının ilk dansını yaptı babasıyla örneğin.
İlk kez annesinin kucağında davetlilere tek tek "Hoş geldin" yerine geçen gülücüklerle teşekkür etti.
Belki Ataç ailesinin son ferdiydi ama...
Aileye doğum gününde bile yaşam boyu unutulmayacak "ilk"leri yaşattı küçük Zeynep.
Doğum günü sonunda katılan herkesin temennisi aynıydı minik Zeynep için...
-"Ne şanslı çocuk bu"
Aynı temenni Ahmet Ataç'a da iletildi.
Ve bu temenni karşısında Ahmet Ataç'ın söylediği "Galiba asıl şanslı olan biziz" sözü, şüphesiz güne damgasını vurabilecek en güzel söz oldu...
Küçük Zeynep 1 yaşını doldurdu doldurmasına ama...
Anne ve babasının yüzünde ki görülmeye değer mutluluk, bin yılın verdiği mutluluktan farksızdı.
Ne diyelim?
Zeynep için Nice yıllara...
Ataç ailesi için nice bin yıllık mutluluklara olsun...
.....


BİRAZ DA GÜLMEK LAZIM
Coca Cola'nın pazarlama temsilcilerinden biri, Arabistan'daki görevinden hayal kırıklığı ile döner.
Niye başarılı olamadığını arkadaşlarına şöyle anlatır;
- Beni Arabistan'a ilk gönderdiklerinde iki sorun vardı.
Arapça bilmiyordum. Halkta da okuma-yazma öyle iyi değil. Bu yüzden, onlara vermek istedigim mesajı yan yana üç resim halinde düzenledim .
Birinci resimde bir Arap... Çölde kumların üzerinde sürünüyor, susuzluktan kavrulmuş, ölmek üzere.
İkinci resimde Arap, kumların arasında bulduğu Coca Cola'yı içiyor.
Üçüncüde adam dipdiri, ayakta, canlı ve neşeli.
- Eee, harika fikir! Anlamadılar mı?
- Anladılar anladılar ama... sorun da bu ya. Araplar sağdan sola okuyorlarmış meğer!..

Haberleri