Başbakan Sayın Prof. Dr. DAVUTOĞLU, TBMM'ye, sunduğu programda, "Toplumsal farklılıkların, siyasal temsilinin sağlandığı, âdemimerkeziyetçi sistemin güçlendirildiği, karar alma süreçlerinin hızlandığı, yeni bir siyasal sisteme geçebiliriz" açıklamasıyla federalizmi Meclis'e taşındı.
Adem-i merkeziyet, Osmanlıca menşeli bir kelimedir. Merkezin yokluğu anlamına gelir. Adem-i merkeziyetçilik ise; Merkezden yönetimin tam zıddıdır. Yani bir takım hizmetlerin yönetimin merkezinden değil de, yerinden yönetilip yerine getirilmesidir.
Aslından Ak Parti'nin, Milli Savunma Bakanı, Vecdi Gönül, Tekirdağ'da katıldığı bir açılış töreninde, federalizme ve Amerika'ya övgüler dizmişti. AKP'li Bakan, ABD'nin eyalet sistemi uygulamasında, Osmanlı Devleti'nden esinlendiğini de söylemişti.
Adem-i merkeziyetçilik, devlet merkezinin gücünü azaltarak, yerel yönetimlerin yetkilerinin artırılmasını savunan siyasi görüş, "Merkezin yokluğu", manasına gelir. Liberal ideolojinin savunduğu görüşlerden biridir.
Aslında bu sistem Ahrar Fırkası kurucusu, Prens Sabahattin'in üstlenmiştir. Bu fikir akımının düşünceleri, Osmanlı Devleti'nde, resmi devlet politikası olarak uygulamaya sokulmuştu. Osmanlı Devleti hükümetinin ,merkezi yetkileri azaltılmış, Devlet içindeki çeşitli unsurların yönetime katılması sağlanmış, Liberal ekonomiye geçilmiş,. Federal Devlet modeli uygulanmıştır.
Osmanlı da, ademi merkeziyetçilik, istenen başarıya ulaşamadı. Sistem, milliyetçilik akımının hızla yayılmasına, Osmanlı Devleti'nde, meydana gelen iç karışıklıklar ve dış teşvikler nedeniyle, Balkan toplumlarının, önce milliyetçilik hislerini kamçılamış, daha sonra ayaklanmalar, ve savaşlarla da istenilen sonuclara ulaşmışlardır
Son yıllarda ise "BAŞKANLIK" sistemi ve "AÇILIM SÜRECİ" gündemdedir. Bu gelişmeler, ülke gündemine, neden getiriliyor, en iyi, bu unsurları gündeme getiren kesimler bilir ama mevcut idari sistemin dışındaki, yapılanmalar, özellikle de ADEMİ-İ MERKEZİYETCİLİK" ve "EYALET SİSTEMİ" gibi yeniden yapılanmalar, Türkiye'yi, geri dönüşü olmayan ciddi sorunlarla karşı karşıya bırakır.
Nitekim 1985 yılında, İktidara gelen Mikhail GOBACOV, iktidara geldiğinde, Sovyetler Birliğinin yapısını, değiştirmeye karar vermişti. Bu değişme veya yeniden yapılanma, iki koldan olacaktı. "GLASNOST" (açıklık) ve "PERESTROKYA" (siyasi sitemi, devlet örgütünün ve hükümet organlarının yeniden yapılanması) fikir ve uygulamaları" ile bütünleşince, Sovyetler Birliği' nin, dağılması kaçınılmaz oldu. Mikhail GOBAÇOV, sonuçta hatasını anladı. Sovyetler Birliği'ni kurtarmak için, her yolu denedi. Ancak, tüm çabalarına rağmen, başlamış olan çöküşü önleyemedi.
Bugün ülkemizde, SSCB' de olduğu gibi, devletin ve ülkenin yeniden yapılanması gündemdedir. Türkiye Cumhuriyeti'nin, kuruluş ilkelerinin, Anayasa'nın değiştirilmesi dahi teklif edilemeyen, başlangıç maddelerinde belirtilen, "tek bayrak, tek başkent, tek dil, tek milli marş, tek millet, tek vatan ve tek devlet" tartışılır hale geldi.
Ülkemizde, diğer bir tartışmada, başkanlıktır. Başkanlık 1980'lerden başlayarak, neredeyse on yıl arayla, Özal, Demirel ve Erdoğan başkanlık sistemini tartışmaya açtılar. Bu tartışmalar, dönemin muhalif siyasi aktörleri tarafından, başbakanların kişisel kariyer, planları bağlamında değerlendirilirken, kamuoyunda da anlamlı bir karşılık bulmadı.
Oysa Türkiye'de, demokratik rejimin sürmesi ve kökleşmesine uygun olan sitem, Parlamenter sistemdir.Çünkü Başkanlık sistemi, Türkiye'yi, demokratik sistemden koparma tehlikesini de beraberinde getirebilir. Zaten Türk halkı da başkanlık sistemine karşıdır.
Nitekim 1 Kasım seçiminde, en yakın tahmini yapan, A&G Araştırma Şirketi'nin sahibi Sayın Adil Gür ". Seçmen Başkanlık, eşittir federasyon, federasyon eşittir bölünme olarak görüyor. Bu nedenle, tehlikeli buluyor ve destek vermiyor. "diyerek bir gerçeği kamuoyu ile paylaştı.
Türkiye'de, Siyasi otoriteye göre, 36 etnik grup var. Ancak bugün, hiçbirinin, diğerinden farkı yok. Etnik gruplara, ayrıcalıklı haklar verilmesi, Özellikle de, "ANADİLLE EĞİTİM", Türkiye' de çok ciddi sorunlar yaratır. Çünkü "DİL" bir etnik grubun, millet olmasında, en önemli unsurdur.
Ayrıca Ortadoğu'da, dengelerin değiştirilmesi ve yeniden dizayn edilmesi, gündemde iken, "ADEMİ-İ MERKEZİYETCİLİK", "BAŞKANLIK" gibi yapılanmaları, gündeme getirmek, ciddi sorunları da beraberinde getirecektir. Çünkü Ortadoğu haritası, yeniden şekillendiriliyor. Türkiye' nin, kaderini ve geleceğini etkileyecek olan hızlı bir süreç yaşanıyor.
ADEMİ-İ MERKEZİYETCİLİK
Başbakan Sayın Prof. Dr. DAVUTOĞLU, TBMMye, sunduğu programda, Toplumsal farklılıkların, siyasal temsilinin sağlandığı, âdemimerkeziyetçi sistemin güçlendirildiği, karar alma süreçlerinin hızlandığı, yeni bir siyasal...