AGRESİF OLMAK!

Son günlerde, İktidarla muhalefet arasındaki gerginlik, kaygı verici boyutlara ulaştı. İktidar ve muhalefet liderleri söylemlerinin, ne getirip götüreceğini hesap etmeden konuşuyorlar. En büyük yanlışlıkları da konuşmalarının,...

Son günlerde, İktidarla muhalefet arasındaki gerginlik, kaygı verici boyutlara ulaştı. İktidar ve muhalefet liderleri söylemlerinin, ne getirip götüreceğini hesap etmeden konuşuyorlar. En büyük yanlışlıkları da konuşmalarının, fikir ve düşüncelerinin, hatta tavır ve davranışlarının, insanımız açısından, bir" EĞİTİM" olduğunun da farkında bile değiller.
Konuştuğumuz pek çok insanımız, Liderlerin "AGRESİF" konuşmalarında rahatsızdır. Liderlerde kavga yerine, ülke sorunları üzerinde kafa yormasını, halkın refah seviyesini yükseltmesi gerektiğini, her vesile vurguluyorlar.
Ayrıca ülkede refah ve huzuru artırmak, "VAAT" ve SÖZLE" olmaz. "PROJE ÜRETİMİ" gerektirir. İçinde bulunduğumu çağda, ülkelerin, toplumların, bölgelerin, şirketlerin ve kentlerin zenginliği, bünyelerindeki, "PROJELERLE" eşdeğerdir. O nedenle de liderler, proje üretmeli, ürettikleri projeleri, kamuoyu ile paylaşmalıdır. Ancak ülkemizde, liderler, bildiğini okumaya devam ediyorlar.
Nitekim CHP Genel Başkanı Sayın KILIÇDAROĞLU, Başbakan 'a, "Sen kindarsın. Sen münafıksın. Kindar olan insan Mümin olamaz. Kindar olan insan mütedeyyin olmaz. Kindar olan insan dindar olamaz... Sen kindarsın, sen münafıksın. Sen dini siyasette kullanıyorsun." sözleri, sorunu çözmediği gibi, ortamı daha da gerdi.
AKP Lideri Sayın Erdoğan' ın," Bıçak kemiğe dayandı, kimseye pabuç bırakmayız, gereken yapılacak, bedeli neyse öderiz, ödetiriz, boş laflara karnımız tok, hevesleri kursaklarında kalacaktır. Sözün bittiği yerdeyiz, hatalarımızı tekrar etmeyeceğiz, bin düşünür pir adım atarız, inceldiği yerden kopsun " sözleri, insanların zihnini karıştıracak nitelikte olup, gerginlikleri ve kutuplaşmaları daha da artıracak niteliktedir.
MHP Lideri Sayın Bahçeli ise, " Adalet ve Kalkınma Partisi istismar etmediği manevi değer, el uzatmadığı, tahrip etmediği milli değer kalmamıştır... Yanlış ve beceriksiz politikalar sonucu ekonomi büyük bir felaketin eşiğine gelmiş, tarım çökmüş ve ekonomik ve sosyal hayatın, her alanında büyük bir yıkım yaşanmıştır." diyor ama seçim sonrası, Ak Parti' nin icraatlarına destek verdi.
Oysa siyaset, ciddi bir iştir. Türkiye' nin de çözüm bekleyen çok ciddi ve hayati sorunları var. Partiler ise sorunları çözmek yerine, yeni sorunlar üretiyorlar. Kısır çekişmelerle de toplumda gerginliğe ve kutuplaşmaya da neden oluyorlar.
Şu bir gerçek ki ülkemizde partiler, demokrasi gereği olarak, siyasi literatürde yer alırlar. Ancak demokrasinin, bir kurallar rejimi olduğunun unuturlar. Parti içi demokrasiyi göz ardı ederek, lider hakimiyetini ön planda tutarlar. Ülkemizde oluşan gerginlikleri azaltmak veya ortadan kaldırmaları gerekirken, daha da körüklerler veya yeni gerginliklerin çıkmasına da vesile olurlar.
Hülasa Türkiye'de, siyaset, kavga, çekişme, hakaret, maalesef, siyasette prim bu yoldan kazanılmak isteniyor. Oysa eleştirmek, tartışmak için, "iyi düşünme" nin, "İyi konuşma" nın, gerekli olduğu kuşku götürmez bir gerçektir. Ancak siyasetçiler eleştiri ve tartışmalarda, bu normlar dikkate alınmaz.
Elbette İstesek de istemesek de işimiz ve mesleğimiz, ne olursa olsun, yaşamımız süresince eleştiriden, tartışmadan uzak kalamayız. Hiç değilse günlük yaşantılarımızın gereği ya eleştiririz, ya da eleştiriliriz. Gerektiğinde de kimi tartışmalara katılmak isteği, ya da zorunluluğu duyarız. Beğendiklerimiz veya benimsemediklerimiz de olur. Ancak agresif tavır ve davranışta bulunan, onur kırıcı ve insanların motivasyonunu bozan, eleştirilerde bulunmanın siyasilerin, bu tür davranışlarının, mazereti ve kabul edilir bir tarafı yoktur.
Ayrıca eleştirinin ve tartışmanın, geçmediği yer ve durum yoktur. Eleştiri ve tartışma yaşamın parçaları, daha doğrusu bütünü içindedir. Ondan da kimse uzak ve ilgisiz kalamaz. Öyleyse, karşılıklı olarak, HOŞGÖRÜ, BAŞKALARINA SAYGI, ANLAYIŞ... göstermek zorundayız. Uygarlığın temeli, yaşam biçimi de budur. Demokrasi de bu temeller üzerine inşa edilir. Ama siyasilerin icraatları bu tablonun tam tersidir.
Maalesef Türkiye' de, siyasetçiler, geçmişteki alışkanlıklarından bir türlü kurtulamadı. Hatta geçmişteki siyasi partilerin, devamı olduklarını da her vesile kamuoyu ile paylaştılar. Yerel, ulusal ve küresel alandaki gelişmeleri ve değişimleri de sürekli göz ardı ettiler. Hülasa bildiklerini okudular, alışkanlıklarını terk etmediler.
Ülkemizde, siyasiler, hala geçmişteki yöntemlerini tesiri altındalar. Arzu edilmeyen yöntemlerle, gündemde kalmak istiyorlar. Hâlbuki XXI. yüzyılda, bir kadro ve proje hareketi öne çıktı. Ama liderlerimiz, hala dünyadaki bu gelişmelerin, ya farkında değiller, ya da geçmişteki liderlerin alışkanlıklarını, sürdürmekte kararlılar.

Haberleri