AĞZI OLAN KONUŞUYOR

CİA Başkanlarından George J. TENET, " ülkenin çıkarlarını savunanlara ve o uğurda kendisini feda etmiş olanlara, her fırsatta saygını göster. Bunu, kendi öz çabalarını da onlarınkine ekleyerek ortaya koy. ORDUNUN ve KAMUNUN...

CİA Başkanlarından George J. TENET, " ülkenin çıkarlarını savunanlara ve o uğurda kendisini feda etmiş olanlara, her fırsatta saygını göster. Bunu, kendi öz çabalarını da onlarınkine ekleyerek ortaya koy. ORDUNUN ve KAMUNUN " esenliği için çalışanlara, destek olmak en kutsal görevdir." İfadeleri ile ordunun, bir millet için ne ifade ettiğini en güzel şekilde tanımlamıştır.
Ne var ki son yıllarda, ülkemizde, bu gerçekler, sürekli göz ardı ediliyor. Bir hiç uğruna, değerlerimiz, kurumlarımız, Devletimiz özellikle de Türk Silahlı Kuvvetleri yıpratılmaya çalışılıyor. Devleti ve TSK' yı, karalama ve kirletme faaliyetleri, medya üzerinden, TSK' ya yönelik psikolojik harekât tüm hızıyla sürüyor
Nitekim Emekli Koramiral Atilla Kıyat, " , 1993-1997 yılları arasında işlenen faili meçhul cinayetlerin devlet politikası olduğunu, o dönem yüzbaşı, üsteğmen olan kişilerin emir üzerine, bu cinayetleri işlediklerini ileri sürdü ve dönemin cumhurbaşkanlarının, başbakanlarının ve genelkurmay başkanlarının hesap vermesi gerektiğini söyledi.
Bu iddiayı yapan, bir askerdir. Bu nasıl asker ki, o günün şartlarını bildiği halde devletini suçluyor. Ve." ...94'ün, 95'in, 93'ün, 96'nın, 97'nin başbakanları, cumhurbaşkanları, genelkurmay başkanları, OHAL valileri... Yatağınızda nasıl rahat uyursunuz! Lütfen çıkıp açıklayın." diyerek çağrıda bulunuyor.
Ülkemizde, 90'lı yıllarda, Güneydoğu'da olanlara baktığımızda, 84'te başlayan PKK eylemleri, öyle bir noktaya gelmişti ki devletin öteden beri uyguladıkları yöntemlerin dışında, başkaca yöntemlere gidildi. Aslında temel mantık olarak, "Terör örgütü nasıl davranıyorsa bizde onun gibi davranmalıyız" denildi. Bu politika doğu veya yanlış tartışılabilir. Ancak İNSAN HAKLARI SAVUNUCUSU ABD, IRAK VE AFGANİSTAN' DA TERÖRLE MÜCADELEYİ, TERÖRÜN YÖNTEMİ İLE YAPIYOR, Hatta masum insanları öldürüyor ama ne ülkesinden, ne de dünyadan, yeteri kadar eleştiri alıyor.
Elbette faili meçhul cinayetlere, karşı olunmalıdır. Ancak o günün şartlarını bilmeden, bugünün insanların savunucuları, ABD ve AB' nin, terörle mücadele yöntemi orta iken, TV'lerde, faili meçhul cinayetleri, devlet politikası olarak göstermek, bir askere yakışmıyor. Şayet bilgi veya belge varsa, devleti suçlamak yerine, yargıya gitmelidir.
Elbette devletin, ilgili kurum/kuruluşlarının bilgisi dışında kurulan örgütlerin, "Derin Devlet "olması mümkün değildir. Varsa böyle bir örgütlenme, mutlaka önlenmeli ve mensuplarına da caydırıcı cezalar verilmelidir. Ancak bu alanda, yıllardır kavram kargaşası yaşandığı da ortadadır. Aslında son yıllarda, "derin devlet " le ilgili tartışmalar, insanımızın kafasında ikilem yarattı. Bu alanda, ağzı olan konuşuyor.
Ayrıca dünyadaki tüm ülkelerde, "derin devlet" kavramı vardır. Ülke çıkarlarını korumak ve kollamak içinde, örtülü olarak sürekli gündemdedir. Ancak ülkemizde ise siyasi iradenin, hataları veya toplum tarafından kabul görülmeyen olaylar, dış ve iç şer odakların senaryoları, sürekli 'DERİN DEVLETE ' mal edildi.
Ülkemizde, derin devlet, devletin üst kademesinin; Cumhurbaşkanı, MGK, TSK Komuta kademesi, MİT, Başbakanlık gibi devletin milli siyaset belgesini hazırlayan ve bunun uygulanması için gerekli tedbirlerin almasını sağlayan kurumların oluşturduğu; yasalarda yeri olmayan ancak teamül denilen alışagelinmiş kurallar çerçevesinde, Devletin bekası, milli birlik ve beraberliğin bütünlüğü için çalışmaların tümünün organize edilmesi, tüm bu kurumların mutabakatı ve anayasanın değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif bile edilemez kuralları dahilinde yapılır ki yapıcı şema bütününe literatürde derin devlet denir.
Hülasa, derin devlet, devletin, kendi kendisini koruma refleksidir. Derin devlet, zaten devletin bir uzvu, unsurudur. Derin devletin görevi, devletin bekasını sağlamaktır. Onu "derin"e iten, meşruiyetini şüpheli hale düşüren sebep, demokratik devlet işleyişinden koparak, kendi başına çare üretmeye kalkışmasıdır.
Ayrıca derin devlet adına yapılan olayları ve cinayetleri önlemek için, ülkede devlet boşluğuna meydan verilmemelidir. Yani devlet, her alanda görevini eksiksiz yapmalı, hiçbir gelişmeyi, icraatı ve olayı, seyrine bırakmamalı, sürekli kontrolü altında tutmalıdır.
Türkiye'de, derin devlet yok. Derin çeteler var. Son yıllarda Türkiye' de, kendilerini derin devlet diye satmaya çalışan, birtakım birimler vardır ama bunların bazıları tamamen ve kısmen çete halini almıştır. Hatta bunların bazıları, başka ülkelerin gizli servislerin denetimine girmiştir. Elbette Türkiye'de de rejimi, istiklalimizi, ülkemizin menfaatlerini, korumak ve kollamak için, tüm dünya ülkelerinde olduğu gibi, ülkemizde de, "DERİN DEVLET" stratejileri olacaktır. Problem, "DERİN DEVLET" değildir. Bu kavramın anlamını bilmeyen, yanlış kullanan veya şahsi çıkar ve amaç için kullanmasına da, zemin hazırlayan, fırsat ve izin veren, siyasi otorite ve kurum/kuruluşlardır. Koramiral rütbesinde, bir askerin, bunları bilmemesi ise düşündürücüdür.

Haberleri