AK Parti Tepebaşı eski Belediye Başkanı Tacettin Sarıoğlu, kişisel sosyal medya hesabından bir paylaşımda bulunuyor.
Paylamışı öyle yenir yutulur cinsten değil.
Partinin yöneticilerine seslenip, hırsızlığı tescillenmiş kişilerin uzak tutulmasını ve onlara mal varlıklarını hangi maaşla yaptığının sorulmasını istiyor.
Son derece dikkat çeken bir paylaşım bu…
Altına bir dolu yorum yazılmaya başlanıyor.
Yorumda bulunanların tamamı AK Partili ve yorumu yapan Sarıoğlu’na bir şekilde hak veren cümleler kullanıyorlar.
Bir ara, AK Parti eski il başkanlarından Fikret Dönmez, bir zamanlar, siyaseti rant aracı olarak yapan birilerini tarif ettiğini, bu yüzden yargı tarafından 3 ay hapis cezasına çarptırıldığını, süreç içinde haklı çıktığını, zira kendisini mahkum ettiren siyasetçinin çok zengin olup hala siyaset yaptığını yazıyor yorumunda…
Yine tamamı AK Partili olan AK partililerin yorumları akmaya devam ediyor…
En son paylaşımı yapan Tacettin Sarıoğlu, paylaşımların arasına, önceki seçimlerde partinin oyunu düşürenlerin hangi yüzle aday adayı olduğunu ve insanların yüzüne nasıl bakacağını sorun bir paylaşımda buluyor…
Anlaşılan o ki, AK Parti içinden Milletvekili aday adayı olmuş bir isim hedef alınmış.
Kimin olduğunun pek önemi yok.
Zaten paylaşımlara söylenenler takip edildiğinde, bu paylaşımların hangi isim için yapıldığını anlamak da zor değil aslında.
O yüzden…
önemli olan, kimin hedef alındığından ziyade, AK Parti içinde yıllardır var olan kavganın artık gizli saklı değil, kamuoyuna açık ve aleni şekilde yapılıyor olması…
Hatta…
Geçmişte yaşanan ama yutkunulan sözlerin bugün büyük bir öfkeyle ortaya dökülüyor olması…
AK parti Eskişehir’de öylesine olaylar, öylesine kavgalar yaşadı ki, bu yaşananlar hiçbir zaman, bu şekilde orta yere saçılmamıştı…
Demek ki artık öfkeler dizginlenemiyor…
Demek ki tahammül sınırları artık insanları tutamıyor.
Demek ki parti içinde bugüne kadar yutkunanlar, sonucu ne olursa olsun “Artık ağzıma geleni söyleyeceğim” diye düşünüyor…
Bu da şunu gösteriyor ki: AK Parti cenahında sokağa taşmaya ramak kalan bu kavga artık gizlenemez, önlenemez, kontrol altına alınamaz bir kavga halini alıyor…
.....
Adayı beğenmeyen CHP’lilere…
Cumhuriyet Halk Partisi’nin Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce olarak açıklandı.
Partide, muharrem İnce’nin aday gösterilmesine karşı geniş bir mutabakat var.
Buna rağmen…
CHP’li olup, CHP’nin gösterdiği adayı beğenmediğini, içine sindiremediğini, başka partiye oy vereceğini söyleyen de yok değil…
Elbette herkes her türlü düşüncesinde özgür…
Belki kendilerine göre haklı gerekçeleri de vardır.
Ancak…
CHP’nin gösterdiği Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce’yi beğenmeyen CHP’liler arasında, bir önceki Cumhurbaşkanlığı seçiminde aday gösterilen Ekmeleddin İhsanoğlu için “CHP hiç olmazsa partimizden bir adayı gösterseydi” diye tepki gösterenler varsa, kusura bakmasınlar ama hiç de haklı değiller…
Onların bu davranışını ancak “tedavisi mümkün olmayan rahatsızlık” olarak ancak tarif edilebilir.
.....
Tarif başkaydı ama…
Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanı adaylarını tarif ederken:
-Maliyeyi anlayacak, ekonomiyi bilecek…
-Her kesimi kucaklayacak…
-Kavgacı olmayacak. çünkü kavgayı ben yapacağım…
-Miting yapmayacak…
-Türkiye’nin her kesiminden rahatlıkla oy alabilecek bir isim olacak açıklaması yaptı…
Bu tarifin üzerine Muharrem İnce CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı olarak açıklandı.
Muharrem İnce tarife tıpa tıp uyan bir isim değil.
O halde insanın aklına 2 şey geliyor…
Ya Kılıçdaroğlu aday konusunda özellikle böyle bir tutum izledi…
Ya da…
Kılıçdaroğlu’nun kafasında bu tarifi taşıyan bir aday ismi vardı ama sonradan bu isimin değişmesi durumunda kalındı
......
Hem büyümesi için her şeyi yap, hem de “büyüdü” diyerek böl…
üniversitelerde yeni fakülte ve bölümlerin açılmasına karar veren YöK…
üniversitelerde öğrenci ve öğretim üyeleri kontenjanını arttıran da YöK…
üniversitelerin, çeşitli kampuslar halinde yayılmasını onaylayan da YöK…
Kısacası…
üniversiteleri her yönüyle devasa boyutlara getiren, bunun olmasının önünü açan YöK’den başkası değil…
İşin garip tarafı…
“üniversiteler çok büyüdü. Bu halleriyle yönetilebilir olmaktan çıktı. Aşırı büyüme üniversitelerde büyük sorunlar yaratmaya başladı” diyerek, üniversitelerin bölünmesini isteyen de YöK.
Bu nasıl bir iştir anlamak mümkün değil…
önce büyümesini ve yönetilebilir olmaktan çıkması için elinden geleni yapıyorsun, sonra da çıkıp “çok büyüdü, budamak lazım” diyerek, üniversiteleri bölüyorsun…
Anlayan beri gelsin…