AK Partide bugüne kadar taşınan sıkıntı...

Bundan tam 15 yıl öncesi…AK Parti 2002 seçimlerinde birinci parti oluyor Eskişehir’de.3 Milletvekili çıkartıyor ama 4’ncü milletvekilini 350-400 oyla kaçırıyor.Hemen iki yıl sonrasında yani 2004 yılında mahalli seçimler...

Bundan tam 15 yıl öncesi…
AK Parti 2002 seçimlerinde birinci parti oluyor Eskişehir’de.
3 Milletvekili çıkartıyor ama 4’ncü milletvekilini 350-400 oyla kaçırıyor.
Hemen iki yıl sonrasında yani 2004 yılında mahalli seçimler yapılıyor.
AK Parti bu seçimlerde Odunpazarı ve Tepebaşı Belediyelerini rahat kazanıyor.
Büyükşehir Belediyesini ise 9-10 bin oy farkıyla kaybediyor.
Kuruluşundan buraya kadar AK parti’nin Eskişehir’de çok da sıkıntılı olduğunu söylemek mümkün değil.
Zira…
Hem 2002 seçimlerinde 4’ncü milletvekilini az bir oyla kaçırması hem de 2004 seçimlerinde Büyükşehir belediyesini yine az sayılabilecek bir oyla kaybetmesi, tamamıyla taktik hatası gibi görünüyor.
Belki, 2002 seçimlerinde parti daha iyi organize olabilse ve inansa 4’ncu milletvekilini çıkartacak.
Belki, 2004 seçimlerinde parti aday konusunda daha hassas olabilse, büyükşehir belediyesi kazanılacak.
Kısacası…
Eskişehir’de başa baş bir mücadelesi var AK parti’nin…
Sonuç olarak…
Yukarıda da söylediğimiz gibi Eskişehir AK Partide kuruluş yılları ve sonrasında devam eden birkaç yılda çok da büyük bir sıkıntı görülmüyor.
Ancak…
Ne oluyorsa, 2004 seçimlerini takip eden yıllar arasında oluyor.
Bu süreç Eskişehir’deki AK parti’de kırılma ve sıkıntı yılları olarak çıkıyor karşımıza.
Parti içinde yönetimlerin birbirleri arasında başlayan uyumsuzluk, alenen ortaya konulan güç gösterileri ve milletvekillerinin ayrı taraflarda saf tutması, parti içindeki sıkıntıya tavan yaptırıyor.
İşte bunun sonucunda önce 2009 seçimlerinde sahip olduğu Tepebaşı Belediyesini kaybediyor AK parti, 2014 yılı seçimlerinde de Odunpazarı Belediyesini…
Bu sürecin ardından, AK Parti’nin Eskişehir’de bir türlü toparlanamadığı başka bir süreç başlıyor.
örneğin:
İlk Cumhurbaşkanlığı seçiminde istediği oy çıkmıyor.
7 Haziran seçimlerinde ilk kez Eskişehir’de 2’nci parti oluyor.
1 Kasım seçimlerinde az bir oy farkıyla Eskişehir’den birinci parti çıksa da, en son yapılan referandumda Eskişehir’den alınan “Evet” oyu, AK parti’nin 1 Kasım seçimlerinde aldığı oyun da altına düşüyor.

Sonuç olarak…
AK Parti’nin Eskişehir’de yaşadığı başarısızlık sanki 2004 seçimleri sonrasında başlayan düşüş sürecinin bugünlere kadar taşınması gibi görünüyor.


.....


Kimliksiz kent!


Mimarlar Odası Başkanı Canan Oytan bir konuşma yapmış sempozyumda.
Yaptığı kıymetli ve doğru tespitler var.
Şöyle diyor:
-Kentler de insanlar gibi canlı organizmalardır.
-Şüphesiz aksayan bozulan yerleri olacaktır ve bu yerler düzeltilecek, iyileştirilecek, güzelleştirilecektir. Bunlar yapılırken geçmişle gelecek arasında bağ koparılamaz.
-Belleksiz bir kentleşme toplumsal dinamikleri bozmakta, ısrarla sahip çıktığımız yerel değerleri bertaraf etmektedir.
-İnşaat sektörünün yegâne kalkınma aracı olarak görüldüğü politikaların neden olduğu yıkım sadece doğal çevreyi değil tarihi mirasımızı da hedef almaktadır.
-Kent kültürü ve kent mirası hızla yok edilmektedir.
-Süreç içinde kimliksiz kentlerin ne yazık ki yaşanamaz mekânsal alanlar olduklarını görmemizi sağlamıştır.
Mimarlar Odası Başkanının bu sözlerini okurken Eskişehir geldi aklımıza.
örneğin:
Badem ağaçlarının olmadığı Bademlik geldi.
Vişne açlarının olmadığı Vişnelik de aynı şekilde.
Karabayır’da artık bağ’ların olmadığını düşündük ister istemez.
Elmalık mevkiinde, Elma ağaçlarının tarih olduğu geçti aklımızdan.
çukurçarşı’da, çukurun olup çarşı’nın olmadığı, Gültepe’de Gül’e hasret kalındığını düşündük ister istemez.
Akarbaşı’nda artık akan bir suyun olmadığı da geldi aklımıza.
Yakında…
Sıcaksular’da suyu, Hamamyolu’nda Hamam’ı da bulamayacağız bu gidişle.
Tıpkı Mimarlar Odası Başkanının söylediği gibi…
Kimliğini kaybetmiş bir kentte, etrafımızda yaşanmaz mekânlarla çevrili hapsolmuşçasına geçecek hayatımız.
Kimliğini kaybetmiş bir kentte, eskiyi ve hatıraları özlemle anarak geçecek…


.....


Darısı bizim partilerimizin başına…


Memurluktan istifa edip, özel sektöre geçiyor.
Siyasete ilgi duyuyor ve yükseliyor.
2 yıl Bakanlık yapıyor.
Partisinden istifa edip yeni bir parti kuruyor ve kurduğu partinin ismini de “yürüyüş” koyuyor.
Bunun siyasi bir intihar olduğunu söylüyor herkes.
Tek bir seçime dahi girmemiş, hayatında Belediye Meclis üyesi dahi seçilmemiş bir kişi anlayacağınız.
Cumhurbaşkanı adayı oluyor.
Arkasında tek bir siyasi destek yok.
Tek bir milletvekili ismi açıklamadan, tek bir siyasi vaatte bulunmadan Cumhurbaşkanlığı seçiminde ikinci tura kalıyor.
Fransa’yı 50 yıldır yöneten Sağ ve Sol iki merkez partiyi geride bırakıp, yüzde 60’ın üzerinde oy alarak Cumhurbaşkanı seçiliyor.
ülkenin Napolyon’dan sonra Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturan en genç ismi oluyor.
Emmanuel Macron…

Ne diyelim…
Darısı bizim partilerimizin başına…


.....


Biraz da gülmek lazım


Polis yolda bir trafik kazasıyla karşı karşıya.. arabadaki kadın ve adamı ağır yaralı olarak hastaneye götürüyorlar.. polis etrafı incelerken birden araba enkazının içinden dışarı çıkmaya çalışan bir maymun görüyor.. Hayvanı kurtarıyor ve ona keşke bu nasıl oldu anlatabilsen diyor..
Aaa maymun birden
-ben konuşabiliyorum!! Demesin mi?
Polis şaşırıyor ve soruyor
-Sen bu kazayı gördün mü?
-Evet ben de arabadaydım, ben onların maymunuydum
-Nasıl oldu anlat öyleyse
-Son sürat gidiyorduk.. Bu arada ikisi de içiyorlardı
-Eeee?
-Sonra birlikte marihuana çektiler
-Aman Allah’ım... sonra...?
-öpüşmeye başladılar...
-Bir dakika bir dakika... Yani simdi senin sahiplerin arabada son sürat
Giderken hem içiyor hem esrar çekiyor hem de öpüşüyorlardı öyle mi?
-Aynen
-Peki bütün bunlar olurken sen ne yapıyordun?
-Arabayı kullanıyordum.

Haberleri