AK Parti İl Kongresi sonunda yapıldı.
Kongrenin önemli bir konuğu var.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan…
Kongrenin yapıldığı yer ESTÜ Spor Salonu… 2-3 Bin kişilik kapasiteye sahip bir salon…
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katıldığı bir kongrede ‘’katılım kaygısı’’ olur mu?
Doğalında olmaması gerekir…
Ancak o kaygının yaşandığı belli…
‘’Nereden belli’’ mi?
Kongreye davet amacıyla gönderilen mesajlardan…
Cep telefonlarına gönderilen mesaj oldukça dikkat çekici…
‘’Kıymetli Üyemiz,
Genel Başkanımız ve Cumhurbaşkanımız Sn. Recep Tayyip Erdoğan’ın video konferans yöntemiyle katılacağı AK Parti Eskişehir 8. Olağan İl Kongremize davetlisiniz.
Kongremizde üyelerimize özel hediyelerimiz ve çeşitli ikramlarımız da olacaktır.
Sizleri aramızda görmekten memnuniyet duyarız.’’
Mesaj böyle…
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ‘’video konferans yöntemi’’ ile değil bizzat katıldı.
Katılımı son dakika belli oldu.
İkinci bir mesaj gönderildi mi bilemiyoruz…
Mesajda dikkat çekici olan ‘’Üyelere özel hediyeler ve çeşitli ikramlar’’ ifadesi…
Böylesi bir ifade parti üyelerine karşı yapılmış ‘’saygısızlık’’ sayılır.
Neden konulduğu da belli…
‘’Katılım endişesi’’ olsa gerek…
Parti temsilcilerinin açıklamalarına bakılırsa AK Parti’nin Eskişehir’de on binlerce üyesi var.
O kadar üyeden 2-3 Bin kişilik salonu dolduracak kadarının bile kongreye katılmamasından endişe ediliyorsa ciddi bir sıkıntı var demektir.
Neyse…
KONGRE Mİ?
AK Parti’de yapılana ‘’il kongresi’’ deniliyor.
Ancak gelişmelere bakılırsa ‘’kongre’’ demek olanaksız…
‘’Aday olma özgürlüğü’’ diye bir şey yok.
Aday olabilmek için ‘’genel merkez vizesi’’ gerekir.
Mevcut İl Başkanı Gürhan Albayrak da ‘’vize’’ alıncaya kadar ‘’adayım’’ diyemedi.
‘’Vize’’ almış tek aday ve ‘’onaylanmış’’ tek liste ile yapılan bir oylama…
‘’Seçim’’ demek olanaksız…
Böylesi bir yöntemle oluşan başkan ve yönetime ‘’seçilmiş’’ denilebilir mi?
Denilemez…
‘’Atanmış’’ demek daha doğru olur.
Dedik ya, yapılanın ‘’kongre’’ ile uzaktan yakından ilgisi yok.
Yapılma nedeni de belli…
Yasal zorunluluk…
O zorunluluk olmasa belki hiç yapılmayacak…
‘’Formalite’’ yerine getirilmiş oluyor.
Neyse…
ŞAKA GİBİ
AK Parti’de bir organ var.
‘’Parti İçi Demokrasi Hakem Kurulu’’ adını taşıyor.
AK Parti’de gerçek anlamda bir ‘’kongre’’ bile yapılmıyor.
‘’Seçme ve seçilme hakkının özgürce kullanımı’’ diye bir şey de söz konusu değil…
Parti içerisinde demokrasinin ‘’D’ si bile yok.
İyi de ‘’Parti İçi Demokrasi Hakem Kurulu’’ neden var?
Ne iş yapacak bu kurul?
‘’Şaka gibi bir şey…’’
Bu tanımlamayı güçlendiren bir şey daha var.
O da kurulun yeni üyesi…
‘’Parti İçi Demokrasi Hakem Kurulu’’ için uygun görülen isim Osman Yüksel…
Başın gelenler malum…
Milletvekili adaylarını belirlemek için yapılan eğilim yoklamasında liste birincisi oldu.
Ama aday listesinde yer alamadı.
İl Başkanlığı için ‘’vize’’ verilmediği halde ‘’adayım’’ dedi.
Tüm baskılara adaylıktan çekilmedi.
Kongrede seçimi kazanarak il başkanı oldu.
Gel gör ki, il başkanlığı çok kısa sürdü.
Görevden alındı.
İsminin üzerine de kalın bir ‘’kırmızı çizgi’’ çekildi.
Osman Yüksel için ‘’parti için demokrasi yokluğu kurbanı’’ demek yanlış olmaz…
Ve o Osman Yüksel şimdi ‘’Parti İçi Demokrasi Hakem Kurulu’’ üyesi…
Gerçekten ‘’şaka gibi bir şey…’’