Başbakan Davutoğlu 4 yıllık yeni eylem planını açıkladı geçenlerde.
Eylem planı içinde son derece dikkat çeken konular var.
Dahası...
Davutoğlu'nun 9 başlıkta açıkladığı 'Öncelikli Dönüşüm Programı'nda 76 milyonun hayatını değiştirecek önemli düzenlemeler var:
Örneğin:
-Büyükşehirlerdeki tüm iş yeri, üniversite ve okul servisleri kalkacak. Öğrenci, işçi, memur ve çalışana ücretsiz ya da indirimli kart verilecek
-Büyükşehirlerde okul servis araçlarının kapasite ve güzergâhları yeniden değerlendirilecek.
-Öncelikle mevcut raylı sistem hatları üzerindeki iş yerleri, üniversite ve okullarda semt servisi uygulaması kaldırılacak.
- Toplu taşıma sistemlerinin çevresindeki durak ve istasyonlarda 'Park Et-Devam Et' uygulamaları yaygınlaştırılacak.
En önemlisi de...
-Büyükşehirlerde, Kent merkezlerine Otomobil girişi sınırlandırılacak.
Mesela...
Taksim, Kızılay gibi yoğunluğu olan bölgelere araç ile giriş paralı olacak.
Niçin "En önemlisi" diyoruz?
Çünkü Kent Merkezine otomobil girişinin sınırlandırılması konusu Eskişehir için yabancı değil.
BÜYÜKERŞEN BUNU
4 YIL ÖNCE SÖYLEMİŞTİ.
Zira...
Büyükşehir belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen bu meseleyi, yani Kent merkezine araç girmesinin sınırlandırılması meselesini bundan 4 yıl önce katıldığı bir temel atma töreninde bizzat söylemişti.
Sonrasında da, değişik zamanlarda bu benzeri sözlerini tekrarladı.
Aynen şöyleydi Büyükerşen'in sözleri;
- "Şehirde otopark yok, yok diyoruz ama otopark yapmaya kalkınca da pek çok engel önümüze çıkıyor. Araya bilirkişiler giriyor. Bilirkişi raporlarına onca itiraz yapılıyor. Sonra o itirazlar görüşülüyor. Olacak iş değil! Bunun yanı sıra Eskişehirliler otoparkları zaten kullanmıyor. Ancak kentin değişik bölgelerine otoparklar yaptırıyorum. Bunlar bitsin, caddelere park eden araçları hemen çektireceğim. Ya da şehir merkezine araç girişleri paralı hale getirebilirim. Şehir içerisinde herkes toplu taşıma araçlarını kullansın. Ayrıca kurallara uymayanlara da ağır cezalar getirebilirim"
Hatta...
Büyükerşen, şehir merkezine araç girişinin paralı hale getirilerek sınırlandırılmasının bazı Avrupa ülkeleri ve İngiltere'de uygulandığının da her defasında altını çizmişti
BAŞTA AK PARTİLİLER TEPKİ
GÖSTERMİŞTİ BU SÖZLERE...
Büyükerşen"in "Kent merkezine araç girişini paralı hale getirerek sınırlandırabilirim" sözleri, başta AK partinin Eskişehir'deki temsilcileri olmak üzere, geniş bir kesimin tepkisini çekmişti.
Hatta.
AK partililer bu sözlere "Sen şehrin alt yapısını hazır hale getirme, trafik yoğunluğunu ortadan kaldıracak tedbirleri alma ve bina sahiplerinden otopark parası almana rağmen, araçları park edecek otoparkları yapma, bunun yerine şehir merkezine girecek araçlardan para talep et. Böyle belediyecilik olur mu?" diye büyük tepki göstermişti.
Şimdi aynı formülü AK partinin Genel başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu söylüyor.
Kent merkezlerine araç girişinin sınırlandırılacağını ve bu konun 4 yıllık eylem planı içine alındığını söylüyor.
Davutoğlu'nun bu konuda söylediklerine, toplumun geniş bir kesimi tıpkı Büyükerşen'e olduğu gibi tepki gösterecektir.
Buna hiç şüphemiz yok.
Bizim asıl merak ettiğimiz...
Büyükerşen "Kent merkezine araç girişini paralı hale getireceğim" dediğinde tepki gösteren AK partililerin, Büyükerşen ile aynı şeyi söyleyen Genel başkan ve Başbakanlarına aynı tepkiyi verip veremeyeceği meselesidir...
Ne dersiniz?
Eskişehir'deki AK partililer, Büyükerşen'e verdikleri tepkiyi Davutoğlu'na da verirler mi?
......
Üniversite'de duvarlar yıkılıyor
Anadolu Üniversitesi'nin arkası, olabildiğince yüksek duvarlarla çevrili.
Rektör Naci Gündoğan seçilmesinin hemen ardından ilk olarak bu duvarların yıkılacağını söylemişti.
Üç metre yüksekliğindeki bu duvarların hem görüntü itibarıyla çirkin olduğunu, hem de yıpranan duvarların çevredeki mahalle ve sokak sakinleri tarafından "Bir gün başımıza yıkılacak" şeklinde yakınmalarına neden olduğunu söylemişti.
Geçtiğimiz günlerde, söylediklerini hatırlatıp, sorduk Rektör Gündoğan'a "Duvarların yıkımı ne alemde?" diye.
Göreve başlar başlamaz ihaleye çıkılmış.
Ancak...
Gerek ihale süreci, gerekse ihaleye giren firmaların Kamu İhale Kurumuna yaptığı müracaatlar üzerine iş uzamış.
Ancak...
Neticede sonuca bağlanmış ihale.
-"En kısa süre içinde duvarlar yıkılacak. Yerine ise, daha modern, dışarıdan kampusun içinin görülebileceği, modern şık parmaklıklı koruma materyalleri konulacak" dedi.
Anlayacağınız...
Üniversite'nin duvarları yıkılıyor...
Umarız, beton duvarlar gibi, Üniversitelerdeki sabit fikir duvarları da süreç içinde bir bir yıkılır...
.........
Gerçekten hiç konuşmasalar mı?
Bazen seçilmiş ve atanmışlar öyle bir zamanda öylesine önemli bir konuda ve öylesine ilginç laflar ediyor ki, ortalık adeta birbirine giriyor.
Şu "Kent Meydanı" konusunda yaşananlara bakın? Ne demek istediğimizi anlarsınız.
Vali, soru soran gazeteciye ayak üstü "Biz zaten Atatürk Stadyumunun olduğu yere Meydan yapmayacağız ki, orayı Anadolu Üniversetise'ne vereceğiz, Üniversite de buraya kampus yapacak" diyor.
Aylardır "Kent Meydanı" olacak denilen bir yer için böyle bir laf edildiğinde ve bu lafın açılımı yapılmadığı takdirde, ortalık ayaklanır tabii.
Zaten ayaklandı da...
Sonrasına bir bakın?
AK parti Milletvekili Ülker Can çıkıyor ve konu ile alakası olmamasına ve tartışma ile hiçbir bağlantısı bulunmamasına rağmen:
-"Atatürk Stadyumunun olduğu yeri yapılaşmaya açmak isteyen asıl Büyükerşen'in ta kendisidir" diyor.
Büyükerşen cevap veriyor kendisine. Elindeki belgeyi de gösterip:
-"Ülker hanım'a bu açıklamayı yaptırmak zavallılıktır" diyerek.
Ülker Can, ertesi gün bir başka belge çıkartıp, Büyükerşen'i suçlamaya devam ediyor ve "Yaşına hürmeten bir şeyler i söylemeyeceğim" diyor.
Bu arada...
AK partinin diğer milletvekili Salih Koca, ne söz verdilerse onun yapılacağını söylüyor önce...
Ardından da...
Tüm bu tartışmaların nereden çıktığı bilinmezmiş gibi "Valimiz daha detaylı açıklamaları yakında yapacak" diyor.
Yapılan tüm bu açıklamalar sonrasında olup bitenlere baktığınızda ise...
İnsanın "Bu seçilmiş ve atanmışlar acaba hiç konuşmasalar daha mı iyi olacak?" diyesi geliyor.
......
BİRAZ DA
GÜLMEK LAZIM
Bir diyetisyen, huzurevinde geniş bir kalabalığa konferans vermektedir:
"Midemize indirdiğimiz her şey, bizleri her an öldürebilecek kadar tehlikelidir !
Kırmızı et kanser yapar, gazlı içecekler midemizin dokusunu tahriş eder, sebzeler öldürücü bakteriler barındırabilir, Çin yemekleri karbonhidrat yüklüdür. Ayrıca hiçbirimiz içme suyunun barındırabileceği mikropların uzun vadedeki etkilerinin farkında bile değiliz.
Fakat bir yiyecek vardır ki, içlerinde en tehlikelisidir. Hepimiz onu mutlaka yemişizdir ya da yemek zorunda kalabiliriz. İçinizde birisi, en ciddi rahatsızlıkları yaratacak ve uzun yıllar bizlere acı verebilecek bu gıdayı tahmin edebilir mi ?
Ön sıralardan, hayli yaşlı bir ihtiyar ayağa kalkar ve titrek sesiyle :
"Düğün pastası" der...
AK partililer Büyükerşen'e verdikleri tepkinin aynısını Davutoğlu'na da verir mi?
Başbakan Davutoğlu 4 yıllık yeni eylem planını açıkladı geçenlerde.Eylem planı içinde son derece dikkat çeken konular var.Dahası
Davutoğlunun 9 başlıkta açıkladığı Öncelikli Dönüşüm Programında 76 milyonun...