-Seçmenin yüzde 41’i, 18 ila 30 yaş arasında ve aynı zamanda bu yüzde 41’lik genç seçmen lise ve yüksek öğretim görmüş.
-18 ila 30 yaş aralığında olan lise ve yüksek öğrenim görmüş seçmenin neredeyse yüzde 75’i son yapılan referandumda “Hayır” oyu vermiş.
-Aynı genç seçmenin yüzde 70’e yakını son yapılan Cumhurbaşkanlığı seçiminde Erdoğan’a, Milletvekili genel seçiminde de AK Parti’ye oy vermemiş.
-Son yapılan mahalli idareler seçiminde ise bu oran yeni seçmenlerle birlikte daha da yükselmiş.
-Bu sözünü ettiğimiz gençlik aynı zamanda gelişen her olayı, soran, sorgulayan, sosyal hayat ve sosyal medya ile ilişkilendiren bir gençlik.
-Ailesinin yaşantısı ve düşüncesini olduğu gibi kabullenmeyip, karşılaştığı farklı fikirleri Okul kantinlerinde, cafelerde, sinema ve benzeri sosyal aktivitelerde tartışıp, muhakeme yapabilen de bir gençlik aynı zamanda.
-önüne konulan tercihi peşin peşin kabullenme yerine özellikle sosyal medya ve sosyal çevre üzerinde karşılaştığı örneklerle ret edebilen de bir gençlik.
-Yaşamı sınırlandıran, özgürlükleri azaltan ve baskı altında tutan siyasi düşüncelere karşı popüler kültür hayatını yaşama taraftarı olan bir genç nesilden bahsediyoruz.
-Belki de o yüzden kentleşme ve eğitim arttıkça AK partiye olan mesafe de artıyor.
-Belki de o yüzden önüne koyulan tercihi kabul etmeyen bu genç nesil, soran, sorgulayan ve sorguladığını da sosyal hayatla ilişkilendiren bu yapısı nedeniyle AK Parti’ye oy vermiyor.
-Belki de o yüzden, sosyal hayata ve özgürlüğe müdahaleci olarak gördüğü AK Parti düşünce tarzının yaşamak istediği popüler kültür hayatı önünde bir engelmiş gibi görüyor.
Tüm bu anlattıklarımız açık seçik gösteriyor ki:
AK Parti’de ciddi bir gelecek problemi var.
çünkü…
AK Parti gençlerin oyunu alamıyor.
çünkü…
Gençleri partiye monte edemiyor.
Ve çünkü…
AK parti, AK partili ailelerin çocuklarının ailesi gibi düşünmemesine engel olamıyor.
İşin diğer bir tarafı…
Ve her seçim sözünü ettiğimiz bu gençlere en az lise mezunu olan, okul, kantin, cafe, sinema, ve en önemlisi de sosyal medya ile iç içe büyümüş, en az bir müzik aleti çalıp, bir spor dalı ile uğraşan binlercesi ekleniyor.
Kısacası…
AK Parti gençleri kazanamıyor.
Gençlerin içinde olmadığı bir siyasi düşünce ve siyasi partinin geleceği çok uzun olmaz.
AK Parti iktidara geldiği 2002 tarihi’nde 1-2 yaşında yeni doğmuş olan çocuklar bu mahalli seçimlerde oy kullandı.
üstelik bu çocuklar liseyi bitirmiş, belki de üniversiteye başlamış olarak, sosyal medyayı en iyi şekilde kullanan, müzik ve spor ile uğraşmış, popüler kültür hayatını yaşamak isteyip, buna müdahale edebilecek her türlü düşünceye sıcak bakmayan bir gençler oldu.
O yüzden…
AK Parti gençlerin giderek kendisinden uzaklaştığı bu süreci tersine çeviremezse, önünde büyük bir gelecek sıkıntısı yaşayacaktır.
Demedi demeyin…
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
Güzel…
Büyükşehir Belediyesi Kırsal’ı kalkındırma projesi çerçevesinde üreticilere fidan ve fide dağıtımı gerçekleştirildi.
özellikle Sarıcakaya ve Mihalgazi bölgelerinde bulunan üreticilere bu fidan ve fideleri ücretsiz dağıttı.
Dağıttığı fidan ve fidelerle üreticinin kazancına kazanç kattı.
Seçimlerde Sarıcakaya ve Mihalgazi bölgesi Büyükerşen’i tercih etmedi.
bu iki ilçede de AK parti belediye başkanlığı seçimini kazandı.
seçimlerin hemen ardından “büyükşehir belediyesi bu projeden kesinlikle vazgeçmemeli. Bir veriyorsa iki vermeli. Varsın oy kazanmasın. Yeter ki o bölgelerde bulunan çiftçiler kazansın” demiştik.
Dün büyükşehir belediyesinden kırsal kalkınma desteği projesi çerçevesinde aynı bölgelere yine ücretsiz fide dağıtımı yapıldığı haberi geldi.
“İşte bu!” dedik kendi kendimize…
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
Samimiyet kazandı aslında…
Seçim öncesi iki yazı kaleme aldık.
Bunlardan birincisi adayların ortaya koydukları samimiyetleriyle ilgiliydi.
Hiçbir seçim çalışmasının samimiyet kadar etkili olamayacağını ifade etmiştik bu yazımızda.
Diğeri ise: seçimin asıl kazanan ve kaybedenlerinin süreç içinde görüleceğine yönelikti.
“öyle seçimler var ki, kazananların kaybettiğini, kaybedenlerin de kazandığını ortaya çıkardı” yorumunda bulunmuştuk.
Eskişehir’deki seçim sonuçları adeta her iki yazımıza uygun bir netice ile sonuçlandı…
Seçimde samimi olanlar kazandı…
Samimiyetten uzak, kendisi olmayan, rol yaptığı hissedilenler kaybetti.
Samimi olan ve seçim kampanyasını da samimiyetle sürdürenler ise, kaybetmesine rağmen kazandı…
Sonuç olarak…
Eskişehir’de seçimleri samimiyet kazandı.
Samimiyetsiz ise kaybetti.
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
Anket sonuçları ya hiç yoktu, ya da gaz verdiler…
Daha önceki seçimlerde de yapmıştı Eskişehir’deki AK partililer bunu, ne yazık ki bu seçim öncesi de yaptılar…
Seçimlere bir ay kala hep bir ağızdan başladılar “Anketlere göre çok iyi durumdayız” demeye
Seçime bir hafta kala “Büyükşehir’de 2 puan, Odunpazarı’nda 4 puan öndeyiz. Tepebaşı’nda ise fark kapandı” ya döndü iş…
Seçime 2-3 gün kala ise “Bu iş bitti. Büyükşehir’i en az yüzde 2-3 oy oranı farkıyla, Odunpazarı’nı en az 4-6 oy oranı farkıyla, Tepebaşı’nı da çok az da olsa bir farkla kazanıyoruz” denildi…
“Son yapılan anketlerin sonuçları” denilerek, yapıldığı söylenen anketler adeta havalarda uçuştu.
Sandıklar açıldığında gördük ki, aynı AK parti Eskişehir merkezinde büyükşehir’i yüzde 7, Odunpazarı’nı yüzde 3-4, Tepebaşı’nı ise yüzde 12-13 oyla kaybetmiş…
Ne diyelim?
Ya ortada AK partililerin söylediği gibi Eskişehir merkezine ait anketler ve sonuçları yoktu ya da hiç olmadı.
Ya da…
Anket yapan firmalar “merak etmeyin. öndesiniz. Seçimi kazanıyorsunuz” diye Eskişehir’deki AK partililere gaz verdi…