Ülkenin gündeminde olan pek çok konu bundan 12-13 sene önce gerçekleşseydi, bütün bir halk itiraz eder, sokaklara dökülür, gösteriler yapardı. Gazeteler sürmanşet atar, bildiriler yayımlanırdı. İktidar olanlar konu üzerinde hassasiyetle durduklarını, bunun için bir araştırma komisyonu kurduklarını söyleyerek tepkileri yatıştırmaya çalışırlardı.
Şimdi bölücülük almış başını giderken, eşkıya , ülkenin ana caddelerinde kimlik kontrolleri yapıp ayakbastı parası adı altında gasp ve soygun yaparken yetkililer hala yurda huzur ve barışın geleceğini, yeni demokrasi paketinin en kısa zamanda açıklanacağını pişkin bir ifade ile söyleyebiliyorlar. Maalesef küresel güçlerin elinde, bölücülerin önünde diz çökmüş zavallılar durumuna düşmüş bir konumdayız.
İnsanların yavaş gerçekleştirilen değişikliklere nasıl tepkisiz kaldığını göstermek için mecazi anlamda kullanılan kurbağa hikayesini bilirsiniz. Kurbağa, kaynayan suya atıldığında dışarı zıplayıp dışarı çıkar. Fakat soğuk suya konulup yavaş yavaş ısıtıldığında ne olduğunu fark edemeyip haşlanarak ölür.
Konunun aslına bakarsak yıllar önce ne demişti propagandistleri ; ''alıştıra... alıştıra...'' Pekala biz alışmaya mı başladık? Yoksa nemelazımcılık hastalığına mı yakalandık? Milli duyarlılığımızı kaybetmeye mi yöneldik? Yoksa gündelik meşgale yüzünden ülke sorunlarından mı uzaklaştık? Bu soruların cevaplarını her vatanseverin cevaplaması gerekiyor. Zaten şu anda için için bir dip hareketinin başladığını türlü haber kaynakları belirtmektedir. Hoşnutsuz, memnuniyetsiz bir yeni muhalefet anlayışı doğmaktadır. Kırmadan, dökmeden demokratik esas ve kurallar içinde kalarak yürütülen bu hareket, devlet ve milletin çıkarlarını da gözeterek usülüne uygun olarak gelişmektedir.
İstiklal Savaşımızın Kolordu Komutanı Ali Fuat Paşa, o sıkıntılı günlerde dosta düşmana Eskişehir toprağından şu mesajı veriyordu :''Bir milletin asırlarca uğruna kan döktüğü mukaddesatına tevcih elden tecavüze karşı ihzar edilmekte olan müdafaa-i meşruasına bu dünyada hiçbir mani olamayacağını her ferde bir defa daha ihtar eylerim.''
Bugün huzur ve güven ortamı kaybolmuş, ülke bütünlüğü kaygıları had safhaya çıkmıştır. Her taviz, bölücülerin istek ve arzuları kabartmakta, vatanı parçalama, milleti bölme konusunda artık açıktan beyanatlar verilmektedir. Millet, sadece devlete olan bağlılığını sürdürerek şimdilik son sözünü söylememektedir. Bilenler bilir, Türk'ün son sözü, ''ya'' ile başlar ''ya'' ile biter. Sözün ortasında bağımsızlık, özgürlük, birlik, bölünmezlik bulunur. Esas önemlisi vatan ,millet için hayatlarını feda edeceklerini haykıran kahraman seslerin yankısı vardır.
ALIŞTIRA ALIŞTIRA
Ülkenin gündeminde olan pek çok konu bundan 12-13 sene önce gerçekleşseydi, bütün bir halk itiraz eder, sokaklara dökülür, gösteriler yapardı. Gazeteler sürmanşet atar, bildiriler yayımlanırdı. İktidar olanlar konu üzerinde...