Başbakan Sayın ERDOĞAN, " Yeni anayasa çalışmalarının, Mart sonuna kadar bitmesi noktasında olduğunu, bu hususta, Meclis Başkanı'nın da açıklamasının bulunduğunu hatırlatarak, "Temennimiz odur ki Mart sonuna kadar, bu iş biter. Bitmemesi halinde, AK Parti, bu konuda yaptığı çalışma, meclis gündemine taşınacaktır. Eğer biz parlamentoda, beklediğimiz desteği aldığımız ve referandum gücünü yakaladığımız anda da biz millete gideriz" diyerek, Ak Partinin uzlaşma olmadan da Anayasa hazırlayacağını, söyleyerek, adeta muhalefete gözdağı verdi.
Aslında AK Parti kurmaylarının, bu tavrı yadırganmamalıdır. Çünkü 22 Temmuz seçiminden sonra da ülkenin hayati sorunları çözüm beklerken, AK Parti, Batı tekniğiyle, şark kurnazlığı yaparak, yeni anayasa çalışmalarını, gündeme getirdi. Bu amaçla Prof. Dr. Ergun Özbudun başkanlığındaki akademisyen heyetine yaptırılan çalışma, Sapanca' daki toplantılarda netleşerek, kamuoyuna açıklamıştı.
AK Partinin 2010 yılında hazırladığı Anayasa Taslağın da Anayasa'nın 10, 20, 23, 41, 53, 69, 74, 84, 94, 125, 128, 129, 144, 145, 146, 147, 148, 149, 156 ve 159. maddelerinde değişiklik öngörüyordu. Anayasanın Geçici 15. maddesinin yürürlükten kaldırılmasını da düzenleyen teklif taslağında, Anayasa'ya 3 geçici madde de yer alıyordu. Teklif taslağının yayımı tarihinde yürürlüğe girmesi ve halkoylamasına sunulması halinde ise tümüyle oylanması öngörülüyordu..
CHP, pakete destek vermedi.
AK partinin, geçmişte hazırladığı Anayasa teklifleri geçerli mi önümüzdeki günlerde görülecektir. Ancak Meclis Anayasa Komisyonu Başkanı, KUZU, "AK Parti'nin, Meclis Anayasa Uzlaşma Komisyonu'na sunduğu yargı paketine ilişkin, "Temyiz mahkemesi kuruluyor. Böylece Yargıtay, Danışta ve askeri yargı üst mahkeme olarak, o isimlerle değil ama bir çatı altında, daireler biçimde devam edecek, ayrı bir mahkeme biçiminde değil" sözleri ile de geçmişteki tekliflerinde ısrarcı olacakları gösterdi..
Oysa Anayasa hazırlıkları, AK Parti yanında, diğer siyasi partiler, sivil toplum örgütleri, devletin önde gelen anayasal kurumları ve akademisyenlerde katılımı veya kurucu meclisle gerçekleştirilmesi gerekirdi. Bu, hem demokratik olacaktı, hem de hazırlanan anayasa toplumun tüm katmanları tarafından da kabul görecekti. AK Parti'nin, hazırladığı Anayasa, toplumun büyük bir kesimi tarafından kabul görmediği gibi, sürekli de tartışma konusu olacak.
Oysa AKP kurmayları, Anayasa' nın, tüm kesimlerle uzlaşarak yapılacağı söylemişlerdi. Nitekim TBMM Başkanı, Cemil Çiçek'in, yeni anayasa taslağının hazırlık çalışmalarında, hiçbir gizlilik olmadığını, taslağın her kesimin görüşü alındıktan sonra, Meclis'e getirileceğini açıkladı ama AKP, kendi bildiğini okumaya devam ediyor.
Yeni Anayasa çalışmalarını yürütmek üzere, Türkiye Büyük Millet Meclisinde temsil edilen 4 siyasi parti (AK Parti, CHP, MHP ve BDP) üçer üye bildirmiş, Anayasa Uzlaşma Komisyonu çalışma usul ve esaslarını belirlemiş ve kamuoyunu da umutlandırmıştı.
Başbakan Sayın Erdoğan, partisinin Mart ayı sonunda kendi anayasa taslağını getirerek, referanduma götürmeyi deneyeceklerini açıklamasının ardından, AKP'de, Meclis'teki sandalyeler üzerinden, tam bir matematik hesabı yapılmaya başlandı. Referanduma taşıyacak 330 sayısından, 5 eksiği bulunan, AKP, bu yolda, en büyük desteği BDP' den, beklediği de söyleniyor.
AKP' nin, anayasa önerisinde, yer alacak, anayasal vatandaşlık ve başkanlık sistemi ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, başkanlık sistemiyle, tamamen denklem dışına itilmesi fire nedenleri olarak görülüyor. Ayrıca AKP'nin, kendi anayasa paketini getirmesinin ve Meclis'te oylanmasının, Mayıs ayını bulacağına dikkat çekilirken, bu anayasanın referandum kaderini, İmralı görüşmeleri ve BDP' nin tutumunun belirleyecektir.
Aslında Anayasa yapmak, güç bir iştir. Onun içinde toplumun tüm kesimleri tarafından ' Toplum Katılımı" ve " Ortak akıl" ve "Orta payda" gibi kavramların, çalışmalara hakim kılınması, önerilerinin, dikkate alınması, olmazsa olmaz konumdadır. Çünkü ANAYASALAR TOPLUMSAL UZLAŞMA METİNLERİDİR. AKP, bu gerçeği göz ardı ederek, ben yaptım oldu felsefesi ile hareket ediyor. Yöntem bu olunca, Yeni Anayasa, her aşamada tartışma konusu olacak. Kabul edilse bile, hep tartışılacaktır.
Hülasa ülkemizde partiler, demokrasinin, bir kurallar rejimi olduğunun unuturlar. Ülkemizde oluşan gerginlikleri, azaltmak veya ortadan kaldırmaları gerekirken, daha da körüklerler veya yeni gerginliklerin, çıkmasına da vesile olurlar, Oysa Siyasi iktidarlar, kendi hukukunu yapıp, buna göre ülkenin yönetimine de talip olmazlar. Çünkü bu durum, demokratik kurallara ve çağdaş hukuk normlarına da aykırıdır.
ANAYASA UZLAŞMA METNİDİR
Başbakan Sayın ERDOĞAN, " Yeni anayasa çalışmalarının, Mart sonuna kadar bitmesi noktasında olduğunu, bu hususta, Meclis Başkanı’nın da açıklamasının bulunduğunu hatırlatarak, "Temennimiz odur ki Mart sonuna kadar, bu...