ARAŞTIRMA VE UYGULAMA HASTANELERİ

İnsanların, en değerliği sermayesi, şüphesiz sağlığıdır. Yaşamın getirdiği yorgunluk, sağlıksız ve dengesiz beslenmeler, insan ömrünü kısaltmaktadır. İnsanların sağlığını koruyabilmeleri, günümüz şartlarında,...

İnsanların, en değerliği sermayesi, şüphesiz sağlığıdır. Yaşamın getirdiği yorgunluk, sağlıksız
ve dengesiz beslenmeler, insan ömrünü kısaltmaktadır. İnsanların sağlığını koruyabilmeleri, günümüz şartlarında, gittikçe zorlaşmakta; sağlık hizmetleri almaları zorunlu hale gelmektedir.
Türkiye'de, 43 tanesi eğitim ve araştırma hastanesi olmak üzere, 934 adet Sağlık Bakanlığı hastanesi vardır. Sağlık Bakanlığı çıkarmış olduğu, hiçbir yönetmelik, tüzük, yönerge ve genelgede eğitim ve araştırma hastanelerini, ayrı tutmamış, birkaç atama maddesinde değişiklik yapmıştır.
Ülkemizde Araştırma ve Uygulama Hastaneleri, genellikle de Tıp Fakülteleri bünyesinde bulunmaktadır. Üniversite hastaneleri, ülkemizdeki hastane sayısının eksikliği nedeniyle değil, öncelikle eğitim, araştırma ve uygulama yapılarak, bu amaca yönelik hizmet sunulması amacıyla kurulmuştur. Üniversite hastanelerinin, mevzuatımızdaki isminin "Uygulama ve Araştırma Merkezi" olmasının nedeni de budur
Sağlıklı insan olmada, Araştırma ve uygulama hastanelerinin payı büyüktür. Özellikle de Uygulama ve Araştırma Hastanelerinin, doktorlarımızın, arzu edilen seviyede yetişmelerinde, büyük payı vardır. Ayrıca Ar-Ge çalışmaları ile sağlık sektörüne katkıda bulunurken, pek çok sağlıkla ilgili, sorunlara da çözüm buluyor.
Elbette Tıp fakültelerinde, öncelik her zaman "EĞİTİM" indir. İkinci sırada, "AR-GE" üçüncü sırada ise "HASTANE HİZMETLERİ" dir. İşin aslına bakıldığında, bu sistem yalnızca teoride kalıyor. Hastane hizmetleri, ağırlık taşıyor. Bazen de ön plana geçiyor.
. Türkiye, Tıp Fakültesi sayısı açısından, dünya da beşinci ülkedir. 1990 yılında Türkiye'deki, Tıp Fakültesi sayısı, 25'ti. Ülkemizde, şu an 81 tane tıp Fakültesi mevcut.. Yani 20 yılda, tıp fakültesi sayısında, %200'lük bir artış var. İyi fizibilite yapılmadan meydana gelen bu artış ve beraberinde pek çok tıp fakültesi ve hastanelerinde kaliteyi düşürdü.
Ayrıca Araştırma ve Uygulama Hastanesi, arzu edilen boyutta tıbbi teknolojiyi sahip değildir. Hâlbuki en son tıp teknolojilerine, sahip olması gerekir. Çünkü burada, sağlığımızı emanet ettiğimiz doktorlar yetişiyor. Hastanelerde, yatak sayısının fazla olması, ülkemizde, hasta sevk sisteminin, sağlıklı çalışmaması ise kapasitesinin üstünde, hizmet vermesine neden oluyor.
Ülkemizde tıp Fakültelerinin, öncelikli görevi hizmet üretmek değil, öğrenci yetiştirmek ve Ar-Ge çalışmaları yapmak ve sağlık sorunlarına, çözüm bulmaktır. O nedenle de hükümet ve halkımız, her türlü desteği vermelidir. Tıpla ilgili, en son teknolojilere sahip olmalı, personel ve öğretim üyesi eksikliği de olmamalıdır.
Araştırma ve Uygulama Hastanelerinin personel, özelliklede hemşire eksikliği olduğu söyleniyor. Bu eksikliğin, hastalıkların tedavisini olumsuz etkilediği, herkes tarafından bilinmektedir. Özellikle hemşire kadrosunun, sayısal yetersizliği, kendi alanında, ne kadar bilgili ve becerili olursa olsun, hekimin çabalarının, boşa gitmesine ve doğal olarak hastanın, bundan zarar görmesine, neden olabilmektedir. O nedenle de hastanelerin, hemşire eksikliği bir an önce giderilmelidir.
Tıp fakültelerinde, öğrenci kontenjanın, kontrolsüz artışı, üniversite hastanelerinin, sağlık sistemi içinde, yeterli değeri bulamaması ve sut fiyatlarının yetersizliği, personel eksikliği, emekle orantılı olmayan maaş sistemi, Özel hastanelere, transfer ve asistan sayılarında azalma gibi, sorunlarla, karşı karşıyadır. Hükümetin, tıp fakültelerinin, bu durumunu, acilen ele alması gerekiyor. Bu alanda, milletvekillerine, ciddi görevler düşüyor.
Türkiye genelinde, hastane doluluk oranı %57'dir. Ama eğitim ve araştırma hastaneleri, özellikle büyük merkezlerdeki eğitim ve araştırma hastanelerinde doluluk oranı, %100'ün üzerindedir.. Böyle bir doluluk içerisinde olan Araştırma ve Uygula Hastanelerinin, fonksiyonu sadece ismindeki araştırma sözünden ibaret kalmaktadır.
Araştırma ve Uygulama Hastanelerinin, en önemli geliri, döner sermaye gelirleridir. Bu gelirlerdeki Maliye'nin,%15'lik payı %1'e indirilmiştir. Gelen Döner Sermaye gelirinin %40'ı personele dağıtılmakta, %40'ı ile de hastane masrafları karşılanmakta olup, telefon giderlerinden her türlü ilaca, yatağa, her türlü masraf Döner Sermaye'den yapılmaktadır..Üstelik, Merkez Döner Sermaye'ye bir pay gönderilmektedir.
Uygulama ve Araştırma Hastanelerinde, yapılan Ar-Ge çalışmalarına, daha fazla pay ayrılmalı, yatak sayıları, azaltılmalı, Eğitim ve Ar-Ge' y,e öncelik tanımalıdır. Çünkü yetişmesini istediğimiz doktorlar, bu alanlarda, sağlanacak imkan ve olanaklarla orantılıdır.
Üniversite hastanelerinin, öncelikli görevi hizmet üretmek değil, öğrenci yetiştirmek ve Ar-Ge çalışmaları yapmak ve sağlık sorunlarına, çözüm bulmaktır. O nedenle de hükümet ve halkımız, her türlü desteği vermelidir. Tıpla ilgili, en son teknolojilere sahip olmalı, personel ve öğretim üyesi eksikliği de olmamalıdır.
Tıp fakülteleri ve Uygulama Hastanelerinin, sorunlarının çözülmesinde, başta halkımız, siyasi otorite, ilgili bakanlıklar, milletvekilleri, YÖK, üniversite ve Tıp fakülteler ile öğretim üyeleri öğrenciler ve hayırsever insanlarımız, üzerine düşen görevleri, eksiksiz yerine getirmelidir. Çünkü söz konusu olan, insan hayatıdır.

Haberleri