Artık CHP'liler de Ramazan ayını vatandaşla birlikte yaşıyor...

Ramazan ayı, Ak Partinin tabanını oluşturan kesim ile daha çok iletişim kurması için önemli bir ay.Nitekim: Ak Parti 11-12 yıldır Ramazan aylarını siyaseten oldukça güzel değerlendirdi.İftar programları ve teravih namazları...

Ramazan ayı, Ak Partinin tabanını oluşturan kesim ile daha çok iletişim kurması için önemli bir ay.
Nitekim: Ak Parti 11-12 yıldır Ramazan aylarını siyaseten oldukça güzel değerlendirdi.
İftar programları ve teravih namazları öncesi ve sonrasıyla sık sık tabanını oluşturan insanlarla beraber oldu.
Ak Parti Ramazan ayları içinde böyle bir çalışma içindeyken, aynı Ramazan ayları CHP için boş geçiyor,tek tük yapılan mahalle gezileri ve sohbetlerin dışında bir ay boyunca siyaset anlamında herhangi bir kazanım sağlamıyordu.
Bu durum 2 yıl öncesine kadar tam da bu anlattığımız gibiydi.
İki yıl önce Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç'ın kendi bölgesinde başlatmış olduğu mahallelerde ki düzenli iftar programlarıyla durum değişti.
Ramazan ayının CHP nezninde ki algısı da.
Tepebaşı Belediyesinin mahallelerde ki iftar programlarını bu yıl da sürdürüyor olması ve bu programlara yoğun bir katılımın iştirak etmesi, Ramazan ayının bir anlamda CHP'liler için de ne denli önem taşıdığını ortaya koymuş oldu.
Ramazan ayının başlamış olduğu günden bu yana Tepebaşı Belediyesinin her akşam en az iki mahallede iftar programı var.
Her iftar programına binlerce mahalleli katılıyor.
Yine her iftar programında CHP liler vatandaşın içinde yerini alıyor.
İş öylesine değişik bir boyut kazanmış ki, Odunpazarı bölgesinde bulunan ve Sağ oy ağırlığı bulunan Emek Mahallesi iftar programı yapıp, Tepebaşı belediye Başkanı Ahmet Ataç'ı davet ediyor.
Kısaca...
İki yıldır Ataç'ın başlattığı gelenek ile artık CHP'liler de Ramazan ayını vatandaşla birlikte yaşıyor...
.........

Derler...derler...
Akaryakıtçıları toplayarak, Ticaret Odası seçimlerine bağımsız liste ile girdi.
Camalettin Sarar ve Ali Eldem'in başkanlık için yarıştığı seçimi kendi meslek grubunda kazanarak meclise bağımsız üye olarak girmeyi başardı.
-"Tesadüf" dediler.
Dört yıl sonra Ticaret Oda başkanlığına aday oldu ve güçlü rakibine rağmen kullanılan oyların yüzde 96'sını alarak Başkan seçildi.
Buna da tesadüf dediler.
2,5 yıl önce TOBB yönetim kuruluna alındı.
Bu Eskişehir'de ilk kez olan bir durumdu aslında.
O güne kadar Eskişehir hiç TOBB yönetiminde temsil edilmemişti.
-"Yedekten geldi ama" dediler, yine beğenmediler.
İkinci kez aday oldu Ticaret Odası Başkanlığına.
Tek adaydı.
Tek adaylı bir kongre olmasına rağmen 6500'e yakın üye,8 bine yakın oyu bizzat gelerek kullandı.
-"10 Bin üye gelmeliydi. Katılım çok azdı" dediler iyi mi.
Geçtiğimiz günlerde yapılan TOBB Genel Kurulunda yeniden TOBB'un 11 kişilik yönetimine girmiş Harun Karacan.
Eski yönetimden sadece 4 kişi yeni TOBB yönetiminde yer alabilmiş.
Yerini koruyabilen o 4 kişiden birisi de kendisi olmuş.
O her defasında bir şeyler diyenler vardı ya...
Şimdi muhtemelen "Niye TOBB Başkanı olamadı" diyeceklerdir...
Buna emin olun...
..........


Aday kriterleri
aşağı yukarı aynı

Türk Sanat Müziği denildiğinde, Eskişehir'de akla Hüseyin Erbay gelir.
Yaşamını sanata adamıştır ve musikiye sayısız isim kazandıran bir kişidir.
Liselerarası Türk Sanat müziği yarışmasında sormuştuk kendisine yarışmacıların başarı kriterini.
Aynen şunları söylemişti;
-"Duruşu, kılık ve kıyafeti, diksiyon ve telaffuzu, Tavır, üslup ve yorumu. Saz arkadaşlarına uyumu ve en önemlisi de koro şefinin yönlendirmelerine ne kadar uyup uymadığı. Bunların hepsine puan veririz. En çok puanı alan yarışmayı kazanır" demişti.
CHP içinde Odunpazarı için yaşanan yarış gündemde olunca, aklımıza Hüseyin Erbay hoca'nın yarışmacılarla ilgili söyledikleri geldi.
-"Aslında aynı yöntemi, aday belirlemede de kullanmak fena olmaz hani" diye düşündük muzipçe...
Niye olmasın ki...
-Duruş önemli mesela bir aday için...
-Kılık-kıyafet de öyle...
-Diksiyon ve telaffuz gerekli.
-Tavır, üslup ve yorum siyasette de insanların beklediği meziyetler.
-Saz arkadaşları yerine, partili arkadaşlarını koyun aynı şey.
Yönlendirme konusunda, Koro şefinin yerine de birilerinin olduğunu düşünürseniz, bu iş rahatlıkla çözülür gibi geliyor.
Sonuçta ikisi de yarışma.
Her ikisinin de kriterleri var.
Üstelik kriterler birbirine de çok uyuyor.
Sizce de öyle değil mi?
.........

BİRAZ DA GÜLMEK LAZIM
İki komşu kadın hafta sonu kocaları olmadan yemeğe çıkmışlar.
Yemekten sonra bara falan derken sabaha doğru iyice sarhoş eve yürümeye başlamışlar.
İyice sıkıştıklarını fark etmişler ama etrafta tuvalet falan bulamamışlar, mezarlığın yanından geçerken biri "hadi surda yapalım kimse görmeden" demiş, başka çare de yok, korka korka girip bir kenarda islerini bitirmişler.
Temizlenmek için bir şey bulamadıklarından biri kilodunu çıkarıp kullanmış, diğeri eve böyle dönemem diye oradaki çelenklerden düşmüş bir bandı alıp kullanmış.
Sabah kocalardan biri uyanıp karısını donsuz olarak sızmış görünce telefona sarılıp öbürünü aramış:
- yahu biz fena boynuzlandık galiba, karım eve sabaha karsı ve donsuz olarak dönmüş...
- sen gene iyisin, bizimkinin kıçına "seni asla unutmayacağız" diye bir de kart yapıştırmışlar.

Haberleri