ATALARIMIZI ELEŞTİRMEK!

Geçmişimize, sahip çıkmak ve mazideki gerçekleri saptırmadan kamuoyu ile paylaşmak, anlaşılabilir bir durum ancak bunu, ülkenin enerjisini tüketecek, şekilde siyasi polemiklere ve ranta, malzeme haline getirmek, bu günün gerçekleri...

Geçmişimize, sahip çıkmak ve mazideki gerçekleri saptırmadan kamuoyu ile paylaşmak, anlaşılabilir bir durum ancak bunu, ülkenin enerjisini tüketecek, şekilde siyasi polemiklere ve ranta, malzeme haline getirmek, bu günün gerçekleri ve öncelikleri karşısında, Türkiye ve gündeme getirenlere de hiçbir kazanç sağlamaz.
Elbette her toplumda olduğu gibi, Türk toplumunda da, sosyolojik depremler yaratan arzu edilmeyen olaylar yaşanmıştır. Siyasilerin görevi, bu olayları siyasi çıkar için kullanmak değildir. Bu olayların yanlışlarından "İBRET", doğrularında "ÖRNEK alarak icraat yapmak ve ülkeyi geleceğe hazırlamaktır. Bu gelişmelerden de geleceğe dönük sağlıklı sonuçlar üretmektir.
Son aylarda, Cumhuriyetin kuruluş yıllarındaki uygulamaları, siyasi tartışmaların önemli malzemesi haline geldi. Dersim le başlayan tartışma, camilerin ahır yapılıp yapılmadığı, Kuran'ın, Namaz Bilgisi ve diğer bazı dini yayınların yasaklanıp yasaklanmadığı, dindarların mağaralarda, Kuran okumak zorunda bırakılıp bırakılmadığı ekseninde devam ediyor.
Başbakan Sayın Erdoğan ile CHP Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu arasında, cumhuriyet tarihi üzerinden yürütülen tartışma, kamuoyunda kaygı ile izlenirken, karşılıklı hakarete varan bir üslupla sertleşerek sürüyor. Tartışmalarda, Mustafa Kemal Atatürk'ün adını geçirmiyor ama örtülü olarak da sorumlu tutuluyor.
Diyelim ki, Türkiye geçmişiyle de yüzleşsin. Atatürk ve İnönü dönemlerini de konuşsun. Çok partili dönemde demokrasi ayıplarıyla; darbelerle, askeri müdahalelerle, işkence ve ağır insanlık suçları ile de yüzleşsin. Bu tartışmalar ve hesaplaşmalar, Türkiye' ye ne kazandıracak? Kaybedilenleri geri mi getirecek?
Oysa Türk toplumuna, hizmet eden tüm insanlar, yanlış ve doğru da yapsa Atalarımızdır. O nedenle de İKTİDARIN VE MUHALEFETİN GÖREVİ, ATALARIMIZIN İCRAATINI ELEŞTİRMEK DEĞİLDİR. ATALARIMIZIN YANLIŞLARINDAN İBRET, DOĞRULARINDAN ÖRNEK ALARAK, TÜRKİYE' Yİ MUASSIR MEDENİYET SEVİYESİNE ÇIKARMAKTIR.
Son yıllarda, örtülü de olsa Atatürk dönemi de eleştiri konusudur. Oysa Atatürk'ün başarısı, inkâr edilemeyecek, kadar gerçek ve muhteşemdir. Atatürk' ün, fikirleri ve yaptıklarıyla övünüyoruz. Ancak bazı kişi/kişiler ve kesimler, devletin kurucusunu gözden düşürmeye çalışmaktadır. Ancak Atatürk, Türk milleti var olduğu sürece, gönüllerde yaşamaya devam edecektir.
Atatürk' e, yalnız Türkler değil, dünyada hayrandır. Nitekim A.B.D. Başkanı
John F. KENNEDY, "Atatürk, bu yüzyılın büyük insanlarından birinin tarihi başarılarını, Türk halkına ilham veren liderliğini, modern dünyanın, ileri görüşlü anlayışını ve bir askeri lider olarak kudret ve yüksek cesaretini hatırlatmaktadır. Çöküntü halinde bulunan bir imparatorluktan özgür Türkiye' nin doğması, yeni Türkiye' nin, özgürlük ve bağımsızlığını şerefli bir şekilde ilan etmesi ve o zamandan beri koruması, Atatürk' ün, Türk halkının işidir. Şüphesiz ki, Türkiye' de, giriştiği derin ve geniş inkılâplar kadar, bir kitlenin kendisine olan güvenini, daha başarı ile gösteren bir örnek yoktur." demiştir.
Ayrıca Atatürk, gerçeğin adamıdır. Nerde ne yaptı, neye karar verdi ise daima en iyisini yapmış, en hayırlısına da karar vermiştir. Ayrıca Atatürkçülüğün ilkeleri de, birden bire ortaya çıkmadı. Bu ilkeler, tarihsel bir gelişim izledi ve Atatürk ideolojisi de zamanla oluştu. Atatürk devrimlerini, titizlikle korumak, ödün vermemek, yaygılaştırılması ve kökleşmesi için de, gayret ve caba göstermek zorundayız. Çünkü onun devrimlerine, fikir ve düşüncelerine, dünden daha çok, bugün ve gelecekte de muhtacız.
Hala bu gerçeği göz ardı eden, kişi/kişiler varsa ne denebilir ki?

Haberleri