ATATÜRK VE EĞİTİM

 Eğitim-Bir-Sen, eğitim sistemimiz ile ilgili hazırladığı raporda,,” Türk eğitim sisteminde, Cumhuriyet’in kuruluşundan, bu yana sürdürülen temel bir yanlışın, ATATÜRKÇÜLÜK ve KEMALİZM “ olduğunu, kamuoyu ile paylaştı.Oysa...

 Eğitim-Bir-Sen, eğitim sistemimiz ile ilgili hazırladığı raporda,,” Türk eğitim sisteminde, Cumhuriyet’in kuruluşundan, bu yana sürdürülen temel bir yanlışın, ATATüRKçüLüK ve KEMALİZM “ olduğunu, kamuoyu ile paylaştı.
Oysa ATATüRKçüLüK,  ulusal bağımsızlık ve ulusal kurtuluş demektir, emperyalizmin düşmanıdır, anti - emperyalisttir. özgürlükçüdür. İnsan Hakları savunucusudur. Her türlü terörün karşısındadır. Vurguncuların, yobazların, çıkarcıların düşmanıdır... Birleştiricidir, toplumcudur, çağdaşlaşmadır
Ayrıca Eğitim ve öğretim programlarından, Atatürkçülük ve Kemalizm çıkartılsın demek, anayasaya da aykırıdır. Nitekim Anayasamızın, 42. Maddesi, “Eğitim ve öğretim, Atatürk ilkeleri ve inkılâpları doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre, Devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Bu esaslara aykırı, eğitim ve öğretim yerleri açılamaz” hükmüne rağmen “Eğitim Bir Sen, Atatürk ilkeleri ve inkılâpları” nın eğitim-öğretim programlarında, yer almasını istemiyor.
Şu bir gerçek ki Türk toplumu olarak, Atatürk’ü, yeteri kadar, ne anladık ne de anlatabildik. İnsanımıza da,  resim ve heykel olarak tanıttık. Onun fikir ve düşüncelerini, “Atatürkçülük ve Kemalizm”i, insanımıza anlatamadığımız gibi, hayata da geçiremedik.
Yıllarca Atatürk, hep gündemde oldu. Her başı sıkışanda, ona inanmadığı halde, kalkan yaptı. Gerçek anlamda yorumlayan, çok az insan oldu. çünkü Atatürk’ün, fikir ve düşüncelerini yorumlarken, nesnel, gerçekçi ve bilimsel olmak gerekir.
öte yandan ATATüRK, bir ulusun yaşamında eğitimin, önemini belki de en iyi anlamış, anlatmış bir liderdir.  Ona göre, ekonomide, sağlıkta, sanatta, sporda, nerede bir problem varsa, onun temelinde eğitim yatmaktadır.
Nitekim ATATüRK, “En önemli ve verimli vazifelerimiz milli eğitim işleridir. Milli eğitim işlerinde kesinlikle zafere ulaşmak lazımdır. Bir milletin, gerçek kurtuluşu ancak bu şekilde olur.” demiştir.
Ayrıca ATATüRK “Benim manevi mirasım bilim ve akıldır” demişti.
Yine ATATüRK, “şimdiye kadar izlenen talim ve terbiye usullerinin milletimizin tarihindeki gerilemede en mühim olduğu, bu nedenle bir millî eğitim programından söz ederken, eski devrin hurafelerinden ve millî bünyemiz, hiç uymayan yabancı fikirlerden, şarktan ve garptan gelen, tüm tesirlerden tamamen uzak, millî seciye ve tarihimizle mütenasip bir kültüre sahip olması zarureti” belirtilmiş, “çocuklarımızı ve gençlerimizi yetiştirirken onlara bilhassa mevcudiyeti ile, hakkı ile, birliği ile, taarruz eden bilumum yabancı anasırla mücadele lüzumu ve efkâr-ı milliyeyi, kemal-i istiğrak ile şiddetle ve fedakârane müdafaa zarureti telkin edilmelidir” önerisinde bulunmuştur.
ATATüRK, ulusal gelenek ve kökümüze dayanan, ulusal ve milli hâkimiyet ve istiklalimizin değerini bilen ve onu kesinlikle korumaya kararlı, bir gençliğin yetişmesine rehberlik eden, insanlığa karşı saygılı, iyi kalpli ve ahlaklı vatandaşlar yetiştiren, vicdan ve fikir hürriyetine, sahip ve saygılı, laik bireyler yetiştiren bir eğitim istemektedir.
 Ayrıca ATATüRK “şiddete dayanmayan, şuurlu bir disiplin anlayışı kazandıran, kadın erkek, ırk, din, mezhep ve sınıf farkı gözetmeden, her vatandaşa, fırsat eşitliği verme imkanı sağlayan, fikir ve beden eğitimine, önem veren, deneye, uygulamaya, yaparak yaşayarak öğrenmeye dayanan ve hayatta, geçerli bilgileri veren, aktif bir öğretim sistemi uygulama yeniliklere ve gelişmeye daima açık olan, en ileri düzeyde bilgi verecek, bir ders programı uygulayan, bir eğitim öngörmektedir.
öte yandan Eğitim-Bir-Sen’in raporunda “ Dünün Türkiye’sinde, vatandaş yerine devlet, katılım ve demokrasi yerine otorite, insan hak ve özgürlükleri yerine ideoloji, yetki devri yerine merkezileşme,!” ifadeleri yer aldı.
Halbuki Atatürk, “Egemenlik kayıtsız ve şartsız milletindir.”  demesine rağmen, ülkemizde, çok partili dönemde, ortama, “POLİTİK” ve “ELİT” güçler, patilere de liderler hakim oldu. Padişahlık kaldırıldı ama çok partili dönemde, “Cumhuriyet Padişahları”,  boy gösterdi. Millet olarak da yıllarca, aynı isimlere, layık ve mahkûm olduk.
Oysa Kemalizm de, parlamento üyelerini, halk, doğrudan doğruya ve hiçbir aracı olmadan kendisi seçecektir.  üyelerin seçiminde, aracılığı, ne devletin yürütme kurumu olan hükümet,  ne de partiler yapabilir. çünkü halk, değer verdiği ve kendisinden de hizmet beklediği kişileri, bizzat kendisi seçecektir.   Bugün öyle mi?
Atatürk, milliyetçi bir insandı. Ancak, O’nun milliyetçi düşüncesinde, ırkçı,  ümmetçi,  kafatasçı, gibi kavramlara yer yoktu. Bilakis, O’nun düşüncelerinde, Türk halkını birleştirici, bütünleştirici, bilimsel, akılcı ve gerçekçi kavramlara yer vardı.
ATATüRK, hakkında kim, ne düşünürse, düşünsün, Atatürk, gerçeğin adamıdır. Nerde ne yaptı, neye karar verdi ise daima en iyisini yapmış, en hayırlısına da karar vermiştir. O nedenle de Türk toplumu, Atatürk’ e, dünden daha çok, bugün ve gelecekte muhtaçtır.

 

Haberleri