ATATÜRK VE GERÇEKLER

             Atatürk ve Cumhuriyet hakkında, iftira atan kişi/kişiler, her geçen gün, yeni bir yalanla gündeme geliyorlar. Bu insanların, son günlerde, en çok dillerine doladıkları mevzunun başında ise Atatürk’ün,  mal...

             Atatürk ve Cumhuriyet hakkında, iftira atan kişi/kişiler, her geçen gün, yeni bir yalanla gündeme geliyorlar. Bu insanların, son günlerde, en çok dillerine doladıkları mevzunun başında ise Atatürk’ün,  mal varlığı geliyor.


               Oysa Atatürk’ün, mal varlığının, bir kısmı kendisinin, ziyarete gittiği illerde hediye edilen evlerdir. Bir kısmı ise kurtuluş savaşından sonra, boşalan arazilerin, kurtuluş savaşında yollanan yardım paralarıyla, çiftliklere dönüştürülmesiyle kazanılmıştır.  Bu çiftlikler, resmi olarak Atatürk’ün gibi, gözükse de gerçekte millete aittir. 


              Tarih Uzmanı Yılmaz Koç, “Unutulanlar” isimli kitabında, Mustafa Kemal Atatürk’ün, mirasının, tam listesini yayınladı. Atatürk’ün, Hazine’ye, sadece çiftliklerini değil koyun, tavuk gibi birçok hayvan ile yoğurt imalathanesi bağışladığı da ortaya çıktı.


             Kitapta, 1937 yılında, Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal ATATüRK ün, zirai kalkınmaya yardımcı olmak maksadıyla, önemli bir karar aldığı belirtiliyor. Buna göre Atatürk, yıllarca, bizzat uğraşarak meydana getirdiği çiftliklerini, içinde bulunan fabrika, hayvan, alet ve benzer tüm varlığını, hazine’ye bıraktı.


         Alman  Prof.Walter L.WRIHT ”Atatürk, kişisel kazanç ve ün peşinde koşan, basit bir diktatör değil, gelecek kuşaklar için, sağlam temeller atmaya uğraşan,bir kahramandı.” dedi.


          öte yanda  Kadir Mısırlıoğlu, ” Beni tefe koyarlar ama keşke Yunan galip gelseydi. Ne hilafet yıkılırdı. Ne şeriat yıkılırdı. Ne medreseler lağvedilirdi. Ne hocalar asılırdı. Hiç biri olmazdı" diyecek kadar, cehalet içine düştü.


            Oysa. Evliya çelebi, Atina’daki ibadethanelerden bahsederken, şehirde, 300 civarında cami ve bir o kadar da kilise olduğunu söyler. Ama aynı Atina’da, bugün ibadete açık tek bir cami bile yoktur!


              Yıllardır, Atatürk’ ün, fikir ve düşüncelerini, kişisel çıkarlarının önünde engel gibi gören kişi/kişiler ve kesimler, Atatürk’ ü, İslamiyet karşı gibi gösterdiler. Oysa Atatürk yaşamı boyunca tebliğ edilen İslamiyet’i savunmuş, dini erozyona uğratacak, gelişmelere de sürekli karşı çıkmıştır. Siyasetin ve devlet işlerinin, dini düşüncelerden uzak utulmasına da özen göstermiş ve gösterilmesini de sürekli önermiştir.


             Yine ATATüRK, “ Bizim dinimiz, en makul, en tabii bir dindir. Ve ancak bundan dolayıdır ki son din olmuştur. Bir dinin tabii olması için akla, fenne, ilme ve mantığa uyması lazımdır. Bizim dinimiz, bunlara tamamen uygundur. Müslümanların, toplumsal hayatında, hiç kimsenin, özel bir sınıf halinde mevcudiyetini muhafaza hakkı yoktur. Kendilerinde öyle bir hak görenler, dini emirlere uygun harekette bulunmuş olamazlar. Bizde ruhbanlık yoktur. Hepimiz eşitiz ve dinimizin hükümlerine eşit olarak öğrenmeye mecburuz.. Her Fert, dinini,  din duygusunu, imanını öğrenmek için, bir yere muhtaçtır. Orası da mekteptir “demiştir.


              Kim ne düşünürse düşünsün, Atatürk, askerlikte, siyasette, inkılâpçılıkta ve fikri mücadelede, emsali nadir bir dehadır. Tarihin, büyük tanıdığı şahsiyetlerle mukayese yapıldığında bariz üstünlükleri göze çarpmaktadır. O, hem fikir, hem de hareket adamıdır.


              Atatürk, milliyetçi bir insandı. Ancak, O’nun milliyetçi düşüncesinde, ırkçı,  ümmetçi,  kafatasçı, gibi kavramlara, yer yoktu. Bilakis, O’nun, düşüncelerinde, Türk halkını birleştirici, bütünleştirici, bilimsel, akılcı ve gerçekçi kavramlara yer vardı.


              Atatürk, hep gündemde oldu. Ancak gerçek anlamda, Atatürk’ ün fikir ve düşüncelerini yorumlayan, çok az insan oldu. çünkü Atatürk’ün, fikir ve düşüncelerini yorumlarken, nesnel, gerçekçi ve bilimsel birleştirici ve bütünleştirici ve bilimsel doğruların rehberliği esas alınması gerekir.


                 Hayatı boyunca, ulusal ve uluslararası, barıştan yana oldu. Tüm insanların, barış, huzur ve refah içinde yaşamasını istedi.  “Yurtta barış, dünyada barış “ özdeyişiyle de, bugünkü ve gelecek nesillere hedefi gösterdi. Ekonomik, siyasal, sosyal ve kültürel alanlarda, etkili, köklü devrimler yaptı. Bilimsel ve akılcı düşünceyi, devlete ve topluma egemen kıldı.


                 Atatürk’ e göre, tam bağımsızlık, millet ve devlet olmanın olmazsa olmaz koşuludur. Nitekim Atatürk, “ Tam bağımsızlık dendiği zaman, elbette siyasi, mali, iktisadi, adli, askeri, kültürel ve benzeri, her hususta tam bağımsızlık ve tam serbestlik demektir. Bu saydıklarımın herhangi birinde bağımsızlıktan mahrumiyet, millet ve memleketin gerçek manasıyla bütün bağımsızlıktan mahrumiyet demektir. Biz, bunu temin etmeden, barış ve sükûna erişeceğimiz inancında değiliz “ diyerek bugünkü ve gelecek nesli uyardı.


              Atatürk ilkeleri de, birden bire ortaya çıkmadı. Bu ilkeler, tarihsel bir gelişim izledi ve Atatürk ideolojisi de zamanla oluştu.  Atatürk devrimlerini, titizlikle korumak, ödün vermemek, yaygılaştırılması ve kökleşmesi için de, gayret ve caba göstermek zorundayız.    


              çünkü Atatürk’ ün, fikir ve düşünceleri, milli berberliği ve ülke bütünlüğünü sağlarken, akla, mantığa, insanlığa, ahlâka,  en uygun dünya görüşüdür Ayrıca onun fikir ve düşüncelerine, dünden daha çok, bugün ve gelecekte  muhtacız.  

Haberleri