Bugün 10 Kasım... Atatürk, yurt genelinde törenlerle anılacak.
Törenlerde, neler konuşulacak bilinmez ama son yıllarda, hız kazanan ve ülkemiz açısından da büyük tehlike arz eden yıkıcı, bölücü ve gerici, faaliyetler, yanında dış ve iç şer odakların senaryoları, karşısından, O' nun fikir ve düşünceler, en büyük güvencemizdir.
Atatürk, askerlikte, siyasette, inkılâpçılıkta ve fikri mücadelede, emsali nadir bir dehadır. Tarihin, büyük tanıdığı şahsiyetlerle mukayese yapıldığı zaman, bariz üstünlükleri göze çarpmaktadır. Çünkü O, hem fikir, hem de hareket adamıdır.
Atatürk, gerçeğin adamıdır. Nerde ne yaptı, neye karar verdi ise daima en iyisini yapmış, en hayırlısına da karar vermiştir. Atatürkçülüğün ilkeleri de, birden bire ortaya çıkmadı. Bu ilkeler, tarihsel bir gelişim izledi ve Atatürk ideolojisi de zamanla oluştu.
Atatürk, milliyetçi bir insandı. Ancak, O'nun milliyetçi düşüncesinde, ırkçı, ümmetçi, kafatasçı, gibi kavramlara yer yoktu. Bilakis, O'nun düşüncelerinde, Türk halkını birleştirici, bütünleştirici, bilimsel, akılcı ve gerçekçi kavramlara yer vardı.
Atatürk, hep gündemde oldu. Ancak gerçek anlamda Atatürk' ün fikir ve düşüncelerini yorumlayan, çok az insan oldu. Çünkü Atatürk'ün, fikir ve düşüncelerini yorumlarken, nesnel, gerçekçi ve bilimsel birleştirici ve bütünleştirici ve bilimsel doğruların rehberliği esas alınması gerekir.
Hayatı boyunca, ulusal ve uluslararası barıştan yana oldu. Tüm insanların, barış, huzur ve refah içinde yaşamasını istedi. "Yurtta barış, dünyada barış " özdeyişiyle de, bugünkü ve gelecek nesillere hedefi gösterdi. Ekonomik, siyasal, sosyal ve kültürel alanlarda, etkili, köklü devrimler yaptı. Bilimsel ve akılcı düşünceyi, devlete ve topluma egemen kıldı.
Atatürk' e göre, tam bağımsızlık, millet ve devlet olmanın olmazsa olmaz koşuludur. Nitekim Atatürk, " tam bağımsızlık dendiği zaman, elbette siyasi, mali, iktisadi, adli, askeri, kültürel ve benzeri her hususta tam bağımsızlık ve tam serbestlik demektir Bu saydıklarımın herhangi birinde bağımsızlıktan mahrumiyet, millet ve memleketin gerçek manasıyla bütün bağımsızlıktan mahrumiyet demektir. Biz, bunu temin etmeden, barış ve sükûna erişeceğimiz inancında değiliz " diyerek bugünkü ve gelecek nesli uyardı. Ancak ABD, AB ve IMF ile Türkiye'deki siyasi otoritenin, ilişkileri değerlendirildiğin de bu uyarıların yerine getirildiğini söyleyebilir miyiz?
Hülasa Türk toplumu olarak, Atatürk'ü, yeteri kadar, ne anladık ne de anlatabildik. İnsanımıza da, resim ve heykel olarak tanıttık. Onun fikir ve düşüncelerini, insanımıza aktaramadığımız gibi, istenen boyutta hayata da geçiremedik.
Yıllarca da bazı kişi/ kişiler, özellikle de politikacı ve art niyetli insanlar, Atatürk' ün fikir ve düşüncelerini, kalkan yaparak amaç ve hedeflerini gerçekleştirmek için sürekli sömürdüler. Bu sömürü, dün olduğu gibi bugünde devam etmektedir.
Can Dündar'ın Mustafa'sı buna en güzel örnektir.
Can Dündar, bu belgeseli güya, insan Mustafa Kemal'i anlatıyor, ama gerçek bu değil. İnsani boyut sadece kamuflaj, yani kılıftır. Bu psikolojik bir operasyondur
Şu bir gerçek ki filmin, tartışma konusu yapılması, filimin bazı çevrelerinin istek ve amaçları doğrultusunda yapıldığının da tescilidir. Nitekim Sigara Savaşanlar Vakfı Onursal Başkanı Sayın Prof. Dr. Orhan Kural, " Filim sponsorunun, perde gerisinde, sigara tekelleri olduğunu söyledi. Filmde hedef, açık ve nettir. Film bazı kesimlerin, ticari reklâmını yaparken, örtülü hedef, Atatürk ' ü, önce sıradanlaştırmak, sonra da dışlamaktır.
Atatürk hakkında, kim ne düşünürse düşünsün. Türk ulusu, bugünkü bağımsızlığını ve sahip olduğu, ekonomik, kültürel, sosyal gelişmişliğini, çağdaşlaşmayı, O' na borçludur. Onun yolu, refah, mutluluk, barış ve huzurdur. Atatürk ve Atatürkçülüğe karşı çıkmak ise, Türk milletinin, felaketidir.
Bilinmelidir ki, Türk Milletinin tek kurtuluş yolu, Atatürk' ün yoludur. Milli birlik ve berberliğimizi ve ülke bütünlüğünü sağlayacak, akla, mantığa, insanlığa, ahlâka, Müslümanlığa, en uygun dünya görüşü, Atatürkçülüktür. Türk milletinin, hâli, geleceği ve istikbali Onda gizlidir.
Ülkesini seven, torunlarının geleceğini düşünene, her insan, tüm engel ve olumsuz gelişmelere rağmen, bilgi ve bilinçle özümsenmiş köklü bir sevgiyle, hep Atatürk' e, bağlı kaldı. Bu insanlarımız için, 10 Kasım günleri, bir matem günü olarak düşünülmedi. O' nun fikir ve düşüncelerine, yöneltmek için bir fırsat olarak değerlendirildi.
Atatürk' ü, özlemle anıyoruz. Ruhu şad, mekânı Cennet olsun...
ATATÜRK'Ü, ÖZLEMLE ANIYORUZ...
Bugün 10 Kasım
Atatürk, yurt genelinde törenlerle anılacak. Törenlerde, neler konuşulacak bilinmez ama son yıllarda, hız kazanan ve ülkemiz açısından da büyük tehlike arz eden yıkıcı, bölücü ve gerici, faaliyetler, yanında...