ATATÜRK'Ü, SAYGIYLA ANIYORUZ

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk, ebediyete intikalinin 76. yılında, Türkiye’de, düzenlenen törenlerle anılacak. Ancak Türk toplumu olarak, Atatürk’ü, yeteri kadar, ne anladık, ne de anlatabildik....

Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk, ebediyete intikalinin 76. yılında, Türkiye'de, düzenlenen törenlerle anılacak. Ancak Türk toplumu olarak, Atatürk'ü, yeteri kadar, ne anladık, ne de anlatabildik. İnsanımıza da, resim ve heykel olarak tanıttık. Onun fikir ve düşüncelerini, insanımıza aktaramadığımız gibi, hayata da geçiremedik.
ATATÜRK, "Egemenlik kayıtsız ve şartsız milletindir." demesine rağmen, ortama "POLİTİK" ve "ELİT" güçler hâkim oldu. Padişahlık kaldırıldı ama çok partili dönemde, "Cumhuriyet Padişahları", boy gösterdi. Yıllarca, aynı isimlere, layık ve mahkûm olduk.
Oysa Kemalizm de, parlamento üyelerini halk, doğrudan doğruya ve hiçbir aracı olmadan kendisi seçecektir. Üyelerin seçiminde aracılığı, ne devletin yürütme kurumu olan hükümet, ne de partiler yapabilir. Çünkü halk, değer verdiği ve kendisinden de hizmet beklediği kişileri, bizzat kendisi seçecektir. Bugün öyle mi?
Şu bir gerçek ki, yıllarca, Atatürk, hep gündemde oldu. Her başı sıkışanda, ona inanmadığı halde, kalkan yaptı. Gerçek anlamda yorumlayan, çok az insan oldu. Çünkü Atatürk'ün, fikir ve düşüncelerini yorumlarken, nesnel, gerçekçi ve bilimsel olmak gerekirdi.
ATATÜRK, milliyetçi bir insandı. Ancak, O'nun milliyetçi düşüncesinde, ırkçı, ümmetçi, kafatasçı, gibi kavramlara yer yoktu. Bilakis, O'nun düşüncelerinde, Türk halkını birleştirici, bütünleştirici, bilimsel, akılcı ve gerçekçi kavramlara yer vardı.
Hayatı boyunca, ulusal ve uluslararası barıştan yana oldu. Tüm insanların, barış, huzur ve refah içinde yaşamasını istedi. "Yurtta barış, dünyada barış " özdeyişiyle de, bugünkü ve gelecek nesillere hedefi gösterdi. Ekonomik, siyasal, sosyal ve kültürel alanlarda, etkili, köklü devrimler yaptı. Bilimsel ve akılcı düşünceyi, devlete ve topluma egemen kıldı.
Hülasa Atatürk, gerçeğin adamıdır. Nerde ne yaptı, neye karar verdi ise daima en iyisini yapmış, en hayırlısına da karar vermiştir. Ayrıca Atatürkçülüğün ilkeleri de, birden bire ortaya çıkmadı. Bu ilkeler, tarihsel bir gelişim izledi ve Atatürk ideolojisi de zamanla oluştu.
Hayatı boyunca, ulusal ve uluslararası barıştan yana oldu. Tüm insanların, barış, huzur ve refah içinde yaşamasını istedi. "Yurtta barış, dünyada barış " özdeyişiyle de, bugünkü ve gelecek nesillere hedefi gösterdi.
ATATÜRK' e göre, tam bağımsızlık, millet ve devlet olmanın olmazsa olmaz koşuludur. Nitekim Atatürk, " tam bağımsızlık dendiği zaman, elbette siyasi, mali, iktisadi, adli, askeri, kültürel ve benzeri her hususta tam bağımsızlık ve tam serbestlik demektir Bu saydıklarımın herhangi birinde bağımsızlıktan mahrumiyet, millet ve memleketin gerçek manasıyla bütün bağımsızlıktan mahrumiyet demektir. Biz, bunu temin etmeden barış ve sükûna erişeceğimiz inancında değiliz " diyerek bugünkü ve gelecek nesli uyardı.
Diğer taraftan, Atatürk, askerlikte, siyasette, inkılâpçılıkta ve fikri mücadelede, emsali nadir bir dehadır. Tarihin, büyük tanıdığı şahsiyetlerle mukayese yapıldığı zaman, bariz üstünlükleri göze çarpmaktadır. Çünkü o hem fikir, hem de hareket adamıdır.
ATATÜRK 'ün bağımsızlık anlayışı, sadece siyasi yönden bağımsızlığı değildi. Aynı zamanda askeri, ekonomik ve kültürel bağımsızlığı da içine almıştır. O, tam bağımsızlıkla, kendi kendine yetebilen, savunmasından teknolojisine, tarımından ekonomisine kadar her alanda dışarıya muhtaç olmadan, hiçbir ödün vermek zorunda kalmadan ayakta durabilen bir yapıyı kastetmişti. Ve "İstiklal-i tam denildiği zaman, bittabi siyasi, mali, iktisadi, adli, askeri ve ila ahiri her hususta istiklal-i tam ve serbest-i tam demektir. Bu saydıklarımın herhangi birinde istiklalden mahrumiyet, millet ve memleketin, manayı hakikisiyle istiklalinden mahrumiyet demektir." demişti.
ATATÜRK, Şair Mehmet Emin Yurdakul'un, Manastır Askerî İdadisinde, öğrenci iken okuduğu 'Ben bir Türk'üm, dinim, cinsim uludur' mısraları ile başlayan manzumesinde, ilk millî benliğin gururunu tatmış ve " Ben asıl bunu, orduya katıldığım ilk günlerde, bir Anadolu çocuğunun gözyaşlarında gördüm ve kuvvetle duydum. Ondan sonra Türklük, benim en derin güven kaynağım, en engin övünç dayanağım oldu. Kendimi hiçbir zaman Osmanlılığın telkin ettiği başka milletleri öven ve Türklüğü aşağı gören, eksiklik duygusunu kaptırmadım." sözleri ile de bugünkü nesle, mesajları vermişti
ATATÜRK, ilim ve bilimi, Türk Milletinin varlığı için zorunlu görmüş ve " Dünyada her şey için, medeniyet için, hayat için, başarı için en gerçek yol göstericisi ilimdir, fendir. İlim ve fennin dışında yol gösterici aramak gaflettir, cahilliktir, doğru yoldan sapmaktır. " demiştir.
ATATÜRK' e, dünya, hayrandır. Nitekim UNESCO, " Atatürk, uluslar arası anlayış, iş birliği, barış yolunda çaba göstermiş, üstün kişi, olağanüstü devrimler gerçekleştirmiş bir devrimci, sömürgecilik ve yayılmacılığa karşı savaşan ilk önder, insan haklarına saygılı, dünya barışının öncüsü, yaşamı boyunca insanlar arasında renk, dil, din, ırk ayrımı gözetmeyen, eşi olmayan devlet adamı, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusudur. "' tanımı yaptı.
Atatürk'ün gözünde, TÜRK GENÇLİĞİ, "geleceğidir"; "taze güç'tür; "asil kan"dır; milletin "özsuyu" ve "hayat Kaynağı"dır. Gençlik idealisttir; çıkar ardında değildir. Daima Hakkın, doğrunun yanında yer alır. Yorgunluk nedir bilmez. Bezginliğe kendini kaptırmaz. Açık düşünceli, açık sözlü dürüst ve yapıcıdır. O nedenle de Türk milleti, geleceğini gençlere emanet etmiştir.
ATATÜRK devrimlerini, Türk toplumu ve gençler olarak, titizlikle korumak, ödün vermemek, yaygılaştırılması ve kökleşmesi için de, gayret ve caba göstermek zorundayız. Çünkü onun devrimlerine, fikir ve düşüncelerine, dün olduğu gibi, bugün ve gelecekte daha çok muhtacız.
ATATÜRK 'ü, SEVGİ/SAYGI ve MİNNET duygularımızla anıyoruz.

Haberleri