Avcı'nın Bakan olmasının siyasi sonuçları ne olur?

Daha önce de yazdık.Nabi Avcı’nın Milli Eğitim Bakanı olması gecikmiş bir karar.Aslında; bundan önceki kabinede Bakan olması gerekiyordu Nabi Avcı’nın.O kabinede yer bulmaması asıl sürprizdi bizim için.Neticede hak yerini...

Daha önce de yazdık.
Nabi Avcı'nın Milli Eğitim Bakanı olması gecikmiş bir karar.
Aslında; bundan önceki kabinede Bakan olması gerekiyordu Nabi Avcı'nın.
O kabinede yer bulmaması asıl sürprizdi bizim için.
Neticede hak yerini buldu.
Zaten, TBMM Milli Eğitim Komisyon Başkanı olduğunda "Geleceğin Milli Eğitim bakanı" yorumları yapılmıştı.
Sonuç olarak Nabi Avcı gecikmeli de olsa o Bakanlığın koltuğuna oturdu.
Şimdi herkes Nabi Avcı'nın Bakan olmasının sonuçlarını değerlendiriyor.
Yapılan değerlendirmeler de genellikle "Eskişehir'e kazandıracağı değerler" üzerine oluyor.
Şüphesiz ki Nabi Avcı'nın Bakan olması Eskişehir için gurur verici.
Şüphesiz ki Nabi Avcı'nın Bakan olması Eskişehir'e pek çok şeyler kazandıracak.
Ancak...
Bir de Nabi Avcı'nın Bakan koltuğuna oturmasının siyasi değerlendirmesi var.
Bunu pek çok kişi yapmıyor.
Şöyle ki;
Nabi Avcı'nın Bakan oluşu, Eskişehir'deki Ak Parti teşkilatına büyük bir moral oldu.
Teşkilat, kendi şehrinden bir milletvekilinin Bakan koltuğuna katılmasıyla güç kazandı.
Ak parti, önümüzde ki mahalli seçimlere Bakan gücü ile hazırlanma imkanına kavuştu.
İktidar partisi, Mahalli seçimleri Bakan gücü sayesinde kazanma beklentisine girdi.
En önemlisi de...
Ak parti bundan böyle "Eskişehir'de artık bizim de Büyükerşen gibi bir markamız var" deme imkanına kavuştu.
Tabi bu sadece Ak parti tarafından bakıldığında yapılan yorumlar.
Nabi Avcı'nın Milli Eğitim Bakanı olmasının karşı tarafta, yani CHP de yorumlamaları yok değil.
CHP'liler örneğin, Nabi Avcı'nın Bakanlığının mahalli seçim sürecinde kendilerine fayda getireceğine inanıyor.
Vatandaşın "İktidar, Belediyeyi almak için Büyükerşen'in karşısına yine bir bakan çıkarttı" diye düşüneceğini tahmin ediyor CHP'liler.
Dahası...
Milli Eğitim Bakanlığının sıkıntılı bir bakanlık olduğunu ve bu yüzden sürekli eleştirilecek bir Bakanın Eskişehir'de mahalli seçimler konusunda partisine faydadan çok zarar getireceğini düşünüyorlar.
En önemlisi de...
Kemal Unakıtan gibi, paranın başında duran bir Bakanın bile Belediyeyi Büyükerşen'den alamadığını söyleyip;
-"Bunu Milli Eğitim bakanı hiç yapamaz" diyorlar.
Sonuç olarak...
Nabi Avcı'nın Milli Eğitim Bakanı olarak Eskişehir'e sağlayacağı katkılardan şüphemiz yok.
Ancak...
Bakan koltuğuna oturmasının Eskişehir siyasetini nasıl yönlendireceğini ise, önümüzde ki günler gösterecek gibi...
...........
Mikro Kredi denilince akla sadece o geliyordu...
Mikro kredi denildiğinde akla gelen ilk isimdi Esra Durul Aynalı.
Projenin kuruluş aşamasından, bugüne kadar gelen süreçte son derece başarılı çalışmalara imza attı.
Eskişehir, onun ve arkadaşlarının çalışmaları sonucunda Bölge müdürlüğü haline getirildi.
Geçtiğimiz günlerde öğrendik ki, ayrılmış görevinden.
-"Nasıl olur?" dedik kendi kendimize...
-"Bu denli başarılı bir insanı nasıl olur da ayırırlar?"
Kendisini ve eşini tanırız.
İkisi de birbirinden mükemmel insanlardır.
Tam kalemimizi sivriltiyorduk ki haksızlık karşısında, telefon aldık kendisinden.
Meğer Esra Durul Aynalı'nın ayrılışı, kendi isteği ile olmuş.
O böyle istemiş.
Kısacası...
Sağlığına ve ailesine daha çok zaman ihtiyacı doğmuş.
İstek kendinden gelince sorgulayamadık tabi bu ayrılışı.
-"Hayırlı olsun" diyebildik sadece...
Bu karar belki kendisi, sağlığı ve ailesi için hayırlı bir karar.
Ama...
Mikro kredi projesi için aynı şeyi söylemek mümkün değil.
Çünkü...
Yukarıda da söylediğimiz gibi Esra Eskişehir'de mikro Kredi'nin her şeyiydi...
............
Muhteşem Süleyman aslında Eskişehir'de de oynuyormuş iyi mi?
Bir toplulukta sohbet koyulaşmış.
Futbol bitiyor siyaset başlıyor.
Öyle ciddi bir sohbet de değil yapılan.
Ama...
Sohbeti yapanlar Eskişehir'i yakından bilen, Eskişehirlilerin de yakından bildiği kişiler.
Bir ara o boş sohbet dizi filmlere geliyor.
Biri çıkıp;
-"Vay bee. Muhteşem Süleyman'ın son bölümünü izlediniz mi? Nasıl da boğdurdu can yoldaşı olan Pargalı'yı diye soruyor.
Diğer ise;
-"Eee Olum kaşındı o. Hürrem ile didişmeyecekti. Kadın ne anasının gözüymüş ki, ne yaptı etti Porgalı'yı Padişaha öldürttü" diyor.
İşte o sırada, köşede oturan ve aslında sohbete de pek katılmayıp sadece dinleyen biri çıkıp patlatıyor meseleyi;
-"Siz Muhteşem Süleyman'ı televizyondan seyrediyorsunuz ama aynı film Eskişehir'de de oynuyor. O'nu hiç izlediğiniz falan yok" diyor.
Herkes dikkat kesiliyor bu çıkışa.
Bazıları;
-"Nasıl yani? Nerede oynuyormuş bu film ki?" diye soruyor.
Adam devam ediyor konuşmaya.
-"Bakın Belediyelerden birine anlarsınız aynı filmin burada da oynandığını" diyor ama, söylediği yeterince açık değil.
Hangi Belediye? Padişah Kim? Pargalı kim?, en önemlisi Hürrem kim?
Adam yine açık vermeden son sözü söylüyor...
-"Bakın şöyle, bugüne kadar yanından ayırmadığı can yoldaşını son zamanlarda harcayan kim? Ve harcanan adam kiminle kavga ettiği için harcandı?"
Toplukta bulunanlardan bazıları anlıyor meseleyi ve "Haaaa o mesele" diye birleştiriyor kafasında.
Bazıları ise, hala anlamadığını boş gözlerle bakarak açıkça hissettiriyor.
Biz ise sadece izliyoruz topluluk içinde yaşananları.
Tıpkı her iki filmi de izler gibi...
Üstelik...
Anlayıp anlamadığımızı hiç mi hiç hissettirmeden...
Ne diyelim?
Tüm bu yazdıklarımızdan sonra anlayanlar "Haaa o mesele" desin...
Anlamayanlar ise...
Boş gözlerle baksın...

Haberleri