Toplu sözleşme pazarlığından yeni çıkmış sendika başkanı.
Salonda kendisinden haber bekleyen işçilere hararetli bir konuşma yapmaya başlamış.
Demiş ki;
“Yoldaşlar!
Yönetimle yeni bir sözleşme yaptık.
Bundan böyle haftanın dört günü çalışmayacağız!”
İşçiler bunu duyar duymaz coşkuya kapılmış.
“Yaşasın!” bağırışları zirveye çıkmış.
Sendika Başkanı devam etmiş…
“çalışma saatimiz beşte değil, dörtte bitecek!”
“Yaşaaaa”
“çalışmaya dokuzda değil, on birde başlayacağız!”
“Helaaallll”
“Maaşlarımız yüzde 150 artacak!”
“İşte budur”
“Bundan sonra yalnızca çarşambaları çalışacağız!”
+++
O kadar çok havaya girmiş ki çalışanlar…
Bu sözün ardından derin bir sessizliğe gömülmüşler.
O sırada işçilerden birisi atılmış öne;
“Her çarşamba mı?” diye bağırmış!
+++
Fıkra bu şekilde…
Yani ne kadar çok rahat edersek, konforun bir o kadar artmasını bekliyoruz.
Konfor arttıkça daha da, daha da fazlası gelsin diye gözetiyoruz.
çalışmak, didinmek, çabalamak nedense hep ağır bir yük gibi görünüyor.
Bir zamanlar tarlasından çıkmayan üreticiye şimdilerde hasat yapmak bile ağır geliyor.
Ki hasattan sonra hakkını alacak.
Ancak!
TV’lerde gördüğü lüks yaşam, şehrin konforu daha cazip geliyor.
“Onlar masa başında para kazanırken, ben neden sarı sıcakta çalışayım?” diye düşünüyor.
++++
Geçmişte evine daha fazla ekmek götürebilmek için mesai yolu gözleyen işçi, şimdi çıkış borusunun çalmasını bekliyor.
Dışarıdaki sosyal yaşam çok daha çekici çünkü!
üretmekten daha değerli görünüyor ona.
Daha fazla kazanmak içinde “erkenden emekli olmanın yollarını arıyor”
Daha az çalışmak için de rapor almanın formüllerini geliştiriyor.
+++
Memur ise malum…
Sabah 8, akşam 5 mesaisi.
“Devletim için ne üretirimden” ziyade:
Kendisine, “Bizim ücretlerimiz neden az?” diye sormak önceliği oluyor.
+++
Elbette üretmek adına üzerine ne düşüyorsa yerine getirenleri tenzih ediyoruz.
Fakat geldiğimiz bu noktayı da görmek gerekli.
Her geçen gün daha da az çalışmak için kendimize bahaneler uyduruyoruz.
Bu bahaneleri her geçen gün çeşitlendirip, sosyal yaşamdaki konforun tadına daha çok bakmak istiyoruz.
Tüm bunlar günümüz ülkesinin bir gerçeği maalesef.
+++
Tüm bunları neden anlattık?
Hani hep “üreterek kazanacağız” formülünü ısıtıp ısıtıp kamuoyunun karşısına koyuyoruz ya…
Bu konuya dikkat çekelim istedik.
Ancak!
Tıpkı fıkrada olduğu gibi “Sadece çarşamba çalışacaksınız” diye birisi çıkıp gelse bile buna burun kıvıracak bir konuma geldik çoğumuz.
“Yani ekonomik sıkıntılar gün yüzüne çıktığında hemen hükümeti suçluyoruz ama birazda kendimize bir iğne batırsak olmaz mı?” Diye düşünüyoruz.
Belki kendimizi değiştirdiğimizde, değişecek çok daha başka şeyler vardır?
Ne dersiniz?
+++
Herkese iyi bayramlar diliyorum.
Bayram sonrasında görüşmek üzere…
AZ ÇALIŞMAK ÇOK KONFOR!
Toplu sözleşme pazarlığından yeni çıkmış sendika başkanı.Salonda kendisinden haber bekleyen işçilere hararetli bir konuşma yapmaya başlamış.
Demiş ki;
“Yoldaşlar! Yönetimle yeni bir sözleşme yaptık. Bundan böyle...